9 Mart 2016 Çarşamba

Aslıhan Erkişi - Gidişime ağlama

Aslıhan Erkişi - Gidişime ağlama

 
Aslıhan Erkişi

a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
04 Mart 2016, 08:00

Gelin bugün baba-kız bağına dair yazılmış şiirler ve bestelenmiş şarkılar üzerine hasbihal edelim. İlk örnek çok iyi bildiğiniz bir şarkı; Veda Busesi... Şiir Orhan Seyfi Orhon’a ait.
 
Rivayete göre; Orhon’un kızı kanserdir. Hastalıkla mücadele ederken bir yandan da rikkatli, duygusal şair babasına tembihlerde bulunma ihtiyacı hisseder.

“Babacığım, halim belli, söz ver, gidişime ağlamayacaksın...” Ah mümkün mü! Ayrılık lafta durduğu gibi değil ki. Ve o gün gelir, kızı bu hayata gözlerini yumar. Ama büyük şair kızına verdiği sözü tutamamıştır. Denemiştir belki, o dirense de; kalp yangınına, ayrılık acısına, burun sızısı ve gözyaşlarına sözü geçmemiştir. Sonra verdiği söz aklına gelir, şair kendisine sitem dolu şu dizelerle seslenir:

Hani? O bırakıp giderken seni,
O öksüz halini takmayacaktın?…………….
Bir alev halinde düştün elime,
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?

Bu dizeler bilinenler... Bir de bu şiirin bestelenmemiş dörtlüğü var ki, çok hazin...

“Hani ey gözlerim. O son vedada,
Yolunu kaybetmiş yolcunun dağda,
Birini çağırmak için imdada,
Yaktığı ateşi (gözyaşları) yakmayacaktın..

Bundan gayrı, bu şarkıyı bir de böyle dinleyin bakalım.

Titrer yüreğim
Babaların kaybettikleri kızlarına yaptığı şarkılara bir başka örnek de Suphi Ziya Özbekkan’ın Viyana’da vefat eden kızı Hümeyra’ya ithafen bestelediği Muhayyer makamındaki şarkıdır:
 
Titrer yüreğim her ne zaman yadıma gelsen,
Kan ağlar içim, hatırı naşadıma gelsen,
Şu hal-i perişanıma bir kerre bakıp,
Allah için ey şuh-i şenim, imdadıma gelsen...

Nasıl bir aşk söyletir insana bu sözleri?.. Dedim ya, bu işte ilahi bir taraf var.

Kyle Rogers

‘Babalar ve Kızları’ (Fathers and Daughters) filminde yer yer sıkıntılı sahneler olsa da, film iki müthiş oyunculuk için izlenir. Çoğu izleyicinin yorumu küçük kızı oynayan Kylie Rogers’ın, babası rolündeki Russell Crowe’dan daha iyi oyunculuk çıkarttığı yönünde. Bu acımasız yorumun nedeni, aslında küçük kızın babasına büyük bağlılığı ve onu yansıtmadaki nefis mimikleriydi bence... Aman Allahım, babaya ancak bu kadar güzel bakılabilir. Hele o Crowe’a bakarken gözyaşları yok mu? Kyle Rogers’a tebrikler.
 
Hastalığı sevmek

Yahu hastalık sevilir mi diyor dostların bazıları. Duyar gibiyim. Erenlerin bu konuda bazı mistik ve adeta hasta olmayı sevdirecek yaklaşımları olsa da benim muradım o değil.

Küçükken hastalığı severdim. Çünkü babam başucuma gelir, saçımı okşar ve “Benim güzel kızım ne istermiş bakalım, ne alayım ben kızıma?” benzeri şeyler söylerdi kendine has müşfik edasıyla.

Gerçi o her dem şefkatli bir babadır. İstediğim şeyler için daha “alınabilir” bir zemin oluşması ve babamla bir başka bağ vesilesiydi hasta olmak. Her zamanki nazlı nazlı hitaplar babaya tabii.  Öyle... Ben sırf bunun için bile hasta olmayı sevmişimdir küçükken…

Allah onlara hayırlı ömürler versin. Yerleri başımızın üstü ve gönüllerimiz. Selam ve sevgiyle...

 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder