Jöleli saça mesh edilir mi?
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
11 Mart 2016, 08:00
Abdest alırken başın en az dörtte birini meshetmek farzdır. Bu dörtte bir, başın ön tarafı olabildiği gibi, arka ve yan kısımları da olabilir. Başın tamamı jöleli olduğu halde jöle, altına suyu geçiriyorsa mesh sahih olur. Eğer jöle altına suyu geçirmiyorsa mesh sahih olmaz, dolayısıyla abdest de geçerli olmaz. Burada ayrı bir nokta da jölenin ihtiva ettiği maddelerin keyfiyetidir.
Jölede, dinimizce haram kılınan domuzdan elde edilmiş katkı maddeleri veya alkol vs. bulunuyorsa, bu da namaza mani olur. Çünkü domuz da alkol de dinimizde necis (pis) kabul edilmiştir. Kirli şeylerden arınmak ise namazın şartlarından biridir.
Konuşma üslûbu nasıl olmalı?
Kur’ân-ı Kerîm bize, konuşma üslûbumuzun nasıl olması gerektiğini öğretiyor:
“Kavlen sedîdâ”: Her zaman doğru söz söyle. (Ahzâb Sûresi, 70. Ayet)
“Kavlen kerîmâ”: (Bilhassa ana-babaya) tatlı ve gönül alıcı sözler söyle. (İsrâ Sûresi, 23. Ayet)
“Kavlen ma’rûfâ”: Yerinde ve uygun söz söyle. (Ahzâb Sûresi, 32. Ayet)
“Kavlen belîğâ”: Beliğ ve tesirli söz söyle. (Nisâ Sûresi, 63. Ayet)
“Kavlen meysûrâ”: Gönül alıcı söz söyle. (İsrâ Sûresi, 28. Ayet)
“Kavlen leyyinâ”: Suyun akışı gibi yumuşak bir söz söyle. (Tâ-hâ Sûresi, 44. Ayet)
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
11 Mart 2016, 08:00
Abdest alırken başın en az dörtte birini meshetmek farzdır. Bu dörtte bir, başın ön tarafı olabildiği gibi, arka ve yan kısımları da olabilir. Başın tamamı jöleli olduğu halde jöle, altına suyu geçiriyorsa mesh sahih olur. Eğer jöle altına suyu geçirmiyorsa mesh sahih olmaz, dolayısıyla abdest de geçerli olmaz. Burada ayrı bir nokta da jölenin ihtiva ettiği maddelerin keyfiyetidir.
Jölede, dinimizce haram kılınan domuzdan elde edilmiş katkı maddeleri veya alkol vs. bulunuyorsa, bu da namaza mani olur. Çünkü domuz da alkol de dinimizde necis (pis) kabul edilmiştir. Kirli şeylerden arınmak ise namazın şartlarından biridir.
Konuşma üslûbu nasıl olmalı?
Kur’ân-ı Kerîm bize, konuşma üslûbumuzun nasıl olması gerektiğini öğretiyor:
“Kavlen sedîdâ”: Her zaman doğru söz söyle. (Ahzâb Sûresi, 70. Ayet)
“Kavlen kerîmâ”: (Bilhassa ana-babaya) tatlı ve gönül alıcı sözler söyle. (İsrâ Sûresi, 23. Ayet)
“Kavlen ma’rûfâ”: Yerinde ve uygun söz söyle. (Ahzâb Sûresi, 32. Ayet)
“Kavlen belîğâ”: Beliğ ve tesirli söz söyle. (Nisâ Sûresi, 63. Ayet)
“Kavlen meysûrâ”: Gönül alıcı söz söyle. (İsrâ Sûresi, 28. Ayet)
“Kavlen leyyinâ”: Suyun akışı gibi yumuşak bir söz söyle. (Tâ-hâ Sûresi, 44. Ayet)
Adak
Gazneli Sultan Mahmut, bir seferinde Hintlilerle savaş yapacaktı. Hintlilerin pek kalabalık olan ordularını görünce canı sıkıldı, şaşırdı. Rabbine yönelip şöyle bir adakta bulundu; "Eğer" dedi, "bu orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimeti yoksullara dağıtayım."
Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut galip gelmiş, sayısız ganimet elde edilmişti.
Sultan, hemen adamlarından birini çağırıp dedi ki: “Bu ganimetleri yoksullara dağıtın. Çünkü savaştan önce Allah'a adakta bulunmuştum. Şimdi bu adağımı yerine getirmem lazım."
Sultanın yakınındakiler bu duruma itiraz ettiler: “Bunca mal, bunca altın, değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere ver, memnun olsun ya da emret hazineye götürsünler" dediler.
Bu sözler sultanı da tereddüde düşürdü. Ganimeti yoksullara mı dağıtayım, yoksa dediklerini mi yapayım, diye şaşırdı kaldı. Tam o sırada bir meczup yanlarından geçiyordu. Sultan Mahmut onu uzaktan görünce "Hah" dedi, "en iyisi şu meczuba sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o, ne asker tanır ne de sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler."
Meczubu yanına çağırdı, meseleyi ona olduğu gibi anlattı. Meczup dedi ki: “Sultanım! Eğer bir daha Allah'a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap, adağını düşünme. Yok, bir zaman gelecek, yine işin O’na düşecekse utan, onlara uyma sakın, adağını yerine getir.”
Üç şeyi unutmayalım
Şu üç şey kimde bulunursa o kişi imanın tadını almış demektir:
Allah’ı ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek.
Sevdiğini yalnız Allah için sevmek.
Küfre düşmekten çok korkmak.
Gazneli Sultan Mahmut, bir seferinde Hintlilerle savaş yapacaktı. Hintlilerin pek kalabalık olan ordularını görünce canı sıkıldı, şaşırdı. Rabbine yönelip şöyle bir adakta bulundu; "Eğer" dedi, "bu orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimeti yoksullara dağıtayım."
Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut galip gelmiş, sayısız ganimet elde edilmişti.
Sultan, hemen adamlarından birini çağırıp dedi ki: “Bu ganimetleri yoksullara dağıtın. Çünkü savaştan önce Allah'a adakta bulunmuştum. Şimdi bu adağımı yerine getirmem lazım."
Sultanın yakınındakiler bu duruma itiraz ettiler: “Bunca mal, bunca altın, değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere ver, memnun olsun ya da emret hazineye götürsünler" dediler.
Bu sözler sultanı da tereddüde düşürdü. Ganimeti yoksullara mı dağıtayım, yoksa dediklerini mi yapayım, diye şaşırdı kaldı. Tam o sırada bir meczup yanlarından geçiyordu. Sultan Mahmut onu uzaktan görünce "Hah" dedi, "en iyisi şu meczuba sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o, ne asker tanır ne de sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler."
Meczubu yanına çağırdı, meseleyi ona olduğu gibi anlattı. Meczup dedi ki: “Sultanım! Eğer bir daha Allah'a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap, adağını düşünme. Yok, bir zaman gelecek, yine işin O’na düşecekse utan, onlara uyma sakın, adağını yerine getir.”
Üç şeyi unutmayalım
Şu üç şey kimde bulunursa o kişi imanın tadını almış demektir:
Allah’ı ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek.
Sevdiğini yalnız Allah için sevmek.
Küfre düşmekten çok korkmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder