Cemil Tokpınar - Aile içi iletişim için ne yapmalı?
Cemil Tokpınar
c.tokpinar@meydangazetesi.com.tr
11 Mart 2016, 08:00
Bir Dünya Kadınlar Günü’nü daha kutladık. Böylece aile içi problemleri çözebilmek, huzursuzluğu mutluluğa dönüştürmek konuları bir kere daha gündeme geldi. Şunu unutmayalım ki, ailenizin gelişimi ve mutluluğu için en güzel yöntemleri yine siz bulursunuz ve siz uygularsınız. Bugün eşinden şikâyet eden, aile içi iletişimi yetersiz görenler için uygulanması mümkün, ama biraz gayret gerektiren birkaç tavsiyede bulunacağız.
1 Bulunduğunuz hâle şükredin
Ne kadar ağır bir iletişimsizlik, sevgisizlik ve soğukluk yaşıyorsanız yaşayın, mutlaka sizden daha kötü durumda olanlar bulunabilir. İçinde bulunduğunuz mutluluğu yetersiz görebilirsiniz, ancak sahip olduğunuz güzelliklerin farkında mısınız?
Kendisine karşı istediğiniz sıcaklığı duyamadığınız eşinizin güzel yönlerini, hoşlandığınız taraflarını, olumlu davranışlarını düşünün. Hatta bunları bir kâğıda yazın ve aile hayatınız üzerinde etkisini tartın.
Acaba bu olumlu yönleri geliştirmek mümkün değil mi?
2 Sevginizin bedelini ödeyin
Vermeden almak, yatırım yapmadan kazanmak, zahmet çekmeden rahat etmek istiyoruz. Oysa hiçbir zaman armut pişip ağzımıza düşmez. Yaşayacağınız bir mutluluk veya başarının mutlaka bedelini ödeyeceksiniz. Ailemiz için hangi acıyı çektik, hangi fedakârlığa katlandık, hangi bedeli ödedik?
Her insan Allah’ın dünyaya gönderdiği ham bir malzemedir. Tıpkı bir sarayı meydana getiren taş, kum, tuğla, çimento gibi. Kimisi bu malzemeden Mimar Sinan gibi Selimiye Camii’ni inşa eder, kimisi küçük bir kulübe yapar. Mimar Sinan gibi olup, kendinizi ve eşinizi geliştirmeniz gerekir.
Peygamber Efendimizi (a.s.m.) düşünelim. Asrın en cahil, en zalim ve en sapık toplumundan, insanlığın yıldızlarını çıkardı. Sevgisiyle ve nuruyla, insanları parlattı ve yüceltti.
Erkek olun, kadın olun, eşiniz sizin için ham bir malzemedir. Ondan muhteşem bir mutluluk sarayı inşa edebilirsiniz. Yeter ki, sürekli kendinizi ve onu geliştirme, anlama ve mutlu etme çabası içinde olun.
c.tokpinar@meydangazetesi.com.tr
11 Mart 2016, 08:00
Bir Dünya Kadınlar Günü’nü daha kutladık. Böylece aile içi problemleri çözebilmek, huzursuzluğu mutluluğa dönüştürmek konuları bir kere daha gündeme geldi. Şunu unutmayalım ki, ailenizin gelişimi ve mutluluğu için en güzel yöntemleri yine siz bulursunuz ve siz uygularsınız. Bugün eşinden şikâyet eden, aile içi iletişimi yetersiz görenler için uygulanması mümkün, ama biraz gayret gerektiren birkaç tavsiyede bulunacağız.
1 Bulunduğunuz hâle şükredin
Ne kadar ağır bir iletişimsizlik, sevgisizlik ve soğukluk yaşıyorsanız yaşayın, mutlaka sizden daha kötü durumda olanlar bulunabilir. İçinde bulunduğunuz mutluluğu yetersiz görebilirsiniz, ancak sahip olduğunuz güzelliklerin farkında mısınız?
Kendisine karşı istediğiniz sıcaklığı duyamadığınız eşinizin güzel yönlerini, hoşlandığınız taraflarını, olumlu davranışlarını düşünün. Hatta bunları bir kâğıda yazın ve aile hayatınız üzerinde etkisini tartın.
Acaba bu olumlu yönleri geliştirmek mümkün değil mi?
2 Sevginizin bedelini ödeyin
Vermeden almak, yatırım yapmadan kazanmak, zahmet çekmeden rahat etmek istiyoruz. Oysa hiçbir zaman armut pişip ağzımıza düşmez. Yaşayacağınız bir mutluluk veya başarının mutlaka bedelini ödeyeceksiniz. Ailemiz için hangi acıyı çektik, hangi fedakârlığa katlandık, hangi bedeli ödedik?
Her insan Allah’ın dünyaya gönderdiği ham bir malzemedir. Tıpkı bir sarayı meydana getiren taş, kum, tuğla, çimento gibi. Kimisi bu malzemeden Mimar Sinan gibi Selimiye Camii’ni inşa eder, kimisi küçük bir kulübe yapar. Mimar Sinan gibi olup, kendinizi ve eşinizi geliştirmeniz gerekir.
Peygamber Efendimizi (a.s.m.) düşünelim. Asrın en cahil, en zalim ve en sapık toplumundan, insanlığın yıldızlarını çıkardı. Sevgisiyle ve nuruyla, insanları parlattı ve yüceltti.
Erkek olun, kadın olun, eşiniz sizin için ham bir malzemedir. Ondan muhteşem bir mutluluk sarayı inşa edebilirsiniz. Yeter ki, sürekli kendinizi ve onu geliştirme, anlama ve mutlu etme çabası içinde olun.
3 Affedici olun
Eşiniz ne kadar eksik ve kusurlu olursa olsun, onu mutlaka sevin. Onu sevmeniz için “eşiniz” olması yeter; başka bir sebebe gerek yoktur. Evliliği sarsan “aldatma” gibi problemlerin dışında her problem çözülebilir, her hata bağışlanabilir, her eksik giderilebilir.
Bakın yabancı bir yazar şöyle diyor: “Bazıları sevdikleri adamla evlenmek için dua eder; benim duam biraz farklı. Ben Allah’a, evleneceğim adamı sevmek için dua ediyorum.” (Rose Pastor Stokes)
4 En büyük gücünüz sağlığınız
Çoğumuz Rabbimizin bize verdiği gücün farkında değiliz. Sanırız ki, en büyük güç kişisel gayretlerimizle elde ettiğimiz varlıklardır. İyi para getiren bir işimiz, evimiz, arabamız en büyük kazanç kabul edilir. Maddî varlığa sahip insanlar, Allah’ın şanslı kulları olarak adlandırılır.
Oysa en büyük güç, “varlık ve sağlık” ile istifademize sunulan “dünya ve kâinat”tır. Kim ne kazanmışsa, Allah’ın ihsan ettiği, vücut ve akıl sayesinde kazanmıştır. Hem Rabbimiz, bütün dünyayı emrimize vermeseydi, biz ne kazanabilirdik?
Varlığıyla övündüğümüz başarılar, hizmetimize verilen varlıkları doğru ve verimli bir şekilde kullanmaktan ibarettir. Ve bu varlıklardan farklı şekillerde dünyanın bütün ülkelerine verilmiştir. Yeter ki, faydalanmasını bilelim.
Tıpkı bunun gibi, birlikte hayatınızı geçirdiğiniz eşiniz, size verilen muhteşem bir nimettir.
Allah elde edilmesi zor olanı bize vermiştir, biz ondan yararlanmasını bilmiyoruz. Her insan, benzersiz cevherleri içine alan bir hazinedir. Yeter ki, ondan yararlanmasını bilelim.
Eşiniz ne kadar eksik ve kusurlu olursa olsun, onu mutlaka sevin. Onu sevmeniz için “eşiniz” olması yeter; başka bir sebebe gerek yoktur. Evliliği sarsan “aldatma” gibi problemlerin dışında her problem çözülebilir, her hata bağışlanabilir, her eksik giderilebilir.
Bakın yabancı bir yazar şöyle diyor: “Bazıları sevdikleri adamla evlenmek için dua eder; benim duam biraz farklı. Ben Allah’a, evleneceğim adamı sevmek için dua ediyorum.” (Rose Pastor Stokes)
4 En büyük gücünüz sağlığınız
Çoğumuz Rabbimizin bize verdiği gücün farkında değiliz. Sanırız ki, en büyük güç kişisel gayretlerimizle elde ettiğimiz varlıklardır. İyi para getiren bir işimiz, evimiz, arabamız en büyük kazanç kabul edilir. Maddî varlığa sahip insanlar, Allah’ın şanslı kulları olarak adlandırılır.
Oysa en büyük güç, “varlık ve sağlık” ile istifademize sunulan “dünya ve kâinat”tır. Kim ne kazanmışsa, Allah’ın ihsan ettiği, vücut ve akıl sayesinde kazanmıştır. Hem Rabbimiz, bütün dünyayı emrimize vermeseydi, biz ne kazanabilirdik?
Varlığıyla övündüğümüz başarılar, hizmetimize verilen varlıkları doğru ve verimli bir şekilde kullanmaktan ibarettir. Ve bu varlıklardan farklı şekillerde dünyanın bütün ülkelerine verilmiştir. Yeter ki, faydalanmasını bilelim.
Tıpkı bunun gibi, birlikte hayatınızı geçirdiğiniz eşiniz, size verilen muhteşem bir nimettir.
Allah elde edilmesi zor olanı bize vermiştir, biz ondan yararlanmasını bilmiyoruz. Her insan, benzersiz cevherleri içine alan bir hazinedir. Yeter ki, ondan yararlanmasını bilelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder