İman Esasları-1
İslâm dininin iman esasları, ilmihal kitaplarında ‘Amentü’ terimiyle ifade edilir. Amentü metninde geçen ifadelerin anlamı şöyledir: ‘Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inandım. Öldükten sonra diriliş haktır. Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in ‘onun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim’.
Yüce Peygamberimiz (s.a.v.), İman Esaslarımızı şöyle özetlemiştir:
“İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmak, kadere, hayır ve şerrin Allah’ın yaratmasıyla vücud bulduğuna iman etmektir.”
Peygamberimiz (s.a.v.)’in diliyle altı madde halinde özetlenen i’tikad esasları, İslâm dini’nin özünü teşkil eder.
İnsanın akıl ve bilgi gücüyle çözümleyemeyeceği varlık ve hayat problemlerini İslâm i’tikad nizamı ile çözer. İnsan, evreni ve evrendeki bütün varlıkların gerçeğini bu nizamla tanır. Varlıkların yaratılış hikmetlerini ve kaçınılmaz sonucunu bu nizamla öğrenir. İnsan, dünya hayatını, buradaki görevlerini ve ölümlü hayatın kutsal amacını bu sistemden öğrenir. Ruhsal bunalımlardan, karanlık ve karmaşık felsefelerden, temelsiz insan ideolojilerinden, sonuçsuz düşüncelerden ancak bu sistemle korunur.
İnsan, yaşamın anlamını, ruh aydınlığını, kalbinin kuvvet ve neşesini bu ancak bu ilâhî nizamda bulur.
İslâm i’tikad nizâmını teşkil eden altı esası aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür. Daha detaylı bilgi için İlmihal ve Akaid kitaplarına başvurulmalıdır.
Amentü’de yer alan esaslardan Allah’a iman ile kader ve kazaya iman konularında, vahiyle birlikte aklî ve mantıkî açıklama ve ispatlar yapılabileceği, his ve deneye dayalı bilgilerden yararlanılabileceği kabul edilmiş ise de, ahirete iman ve meleklere iman konularında bu mümkün görülmemiş, bu hususlarda yalnızca vahyin verdiği bilgilere güvenilebileceği belirtilmiştir.
İslâm i’tikad nizâmı’nın temeli, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)’a imandır. Kendi zatı ile var olan ve bütün varlıkları yaratan Allah (c.c.)’dır.
O, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan, ezelî ve ebedî yaratıcıdır.
O, yaratan, bilen, işiten, gören, kanun koyan, dileyen, dilediğini arzu ettiği anda yaratmaya gücü yeten, tüm varlıkların rızkını veren, öldüren, bütün yüce sıfatlarla vasıflı ve eksik özelliklerden uzak olan ve rahmeti gazabını kuşatan bir Rab’dır.
O, bize kendisini Kur’an-ı Kerim’de İhlas sûresinde şöyle tanıtmaktadır:
“Ey peygamber, de ki O, Allah (c.c.)’dır ve birdir. Bütün varlıklar O’na muhtaç ve O hiçbir şeye muhtaç değildir. Doğurmamıştır, doğrulmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi ve benzeri değildir.” (İhlas sûresi, 112/1-4.)
Allah (c.c.)’a iman, Allah’ın var ve bir olduğuna, bütün üstünlük sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan uzak ve yüce bulunduğuna inanmaktır.
Her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir Allah (c.c.)’a inanmak, ergenlik çağına gelmiş ve akıllı her insanın ilk ve asli sorumluluğudur. Allah inancı insanın yaratılışında var olduğu için, çevresinden olumsuz etkilenmemiş bir kimsenin Allah’ın varlığını ve birliğini kabullenmesi gerekir. Bunun içindir ki, Kur’an ayetlerinin bir kısmında özellikle tevhid inancı üzerinde durularak, Allah’ın ortağı ve benzeri olmadığı vurgulanmıştır. Allah’ın var oluşu konusu, Kur’an’da insan için bilinmesi doğal, zorunlu ve açık bir gerçek olarak kabul edilmiştir. Yaratılışı bozulmamış ve sağlam bir insanın normal olarak yaratanını tanıyacağı belirtilmiştir.
İslâm akaidine göre Allah (c.c.) birdir ve tektir. Bu bir oluş, sayısal anlamda bir ‘bir’lik değildir. Çünkü sayı bölünebilir veya katlanabilir. Allah (c.c.) böyle olmaktan yücedir. O’nun bir oluşu, zatında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde, rab oluşunda ve hakimiyetinde eşi ve benzeri olmayışı yönündedir. “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı yer ve gök kesinlikle bozulup gitmişti..” (Enbiya sûresi, 21/22.) ayeti bu gerçeği bildirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder