Aslıhan Erkişi - Gönül meselesi
Aslıhan Erkişi
a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
08 Temmuz 2016, 08:00
Bayramlar… Bir bayram daha anladım ki bayramı bayram yapanlar, çocuklar.
Dünyanın en güzelleri, en kirlenmemişleri çocuklar…
Hâlâ yeni alınan elbiselerine sevinen, sırf harçlık almak için kapı kapı dolaşan, el öpme yarışına giren çocukların bayramı bayram…
O sebepten hiç hayıflanmayalım; nerede o eski bayramlar, nerede o eski Ramazanlar diye… Ne pidenin kokusu eski Ramazanları, ne yeni elbiselerimiz eski bayramları hatırlatıyor artık bize. İster kabul edelim, ister etmeyelim, eski bayramları yaşayacak gönül kalmadı bizde. Dünya memleketinin derdi, kederi yordu gönülleri.
E ne yapacağız şimdi, içimizi kararttın demeyin, hiç de kararmasın. Kalan ömrümüzün kalan bayramlarını en güzel nasıl yaşarız, onu düşünelim…
Birincisi mutlaka ailelerimizi ziyaret edelim, büyüklerimizi arayıp soralım. Onları mutlu etmenin kalbe yaydığı ferahlık ve enerji tarif edilemez. Anne elinden çıkmış baklavaları, özenle hazırlanmış bayram sofralarını hangi 7 yıldızlı otelde bulabilirsiniz?
Özür dilerim…
Burada anne ve babası hayatta olmayan dostlarımdan kalpten özür diliyorum. Bayramlarda yakınlarından ve sevdiklerinden uzakta kalmaya mecbur olanlardan da… Rabbim en güzel mekanlarda tekrar bir araya getirsin inşallah…
Eğer hâlâ doymamış şeker kıvamındalarsa
İkincisi; mutlaka çocukları izleyelim. Onların, o bayram heyecanıyla yaşadıkları haller, dünyanın en muhteşem sahnesi. En iyi komedi filmlerinden komik, en duygusal sahnelerinden duygulu…
Ben, yalnızca bizim çocukluğumuzda ayakkabılarımızla yatardık zannederdim, her bayram öncesi. Eğer çocuğunuzu istediği her şeyi almaya alıştırmadıysanız ve hâlâ doymamış şeker kıvamındalarsa, aynı hatıralara tekrar şahit olup gözlerinizde yaşlar birikebiliyor... Kendi çocukluğunuzu, kendi bayramlarınızı yaşıyorsunuz onların bayram sevincinde.
“Acaba kaç para verecek?” bakışı
Başka zaman el öptüremediğiniz çocuklarınızı, her gelenin elini öpmek için birbirleriyle yarışıyor vaziyette bulabiliyorsunuz bayramlarda.
El öpmeye giden çocuk, bir iştahla büyüğünün elini öpüyor, sonra biraz geriye çekilip gözlerinin içine bakıyor.
Bakışın anlattığı şu: Acaba kaç para verecek? : )
Parayı her aldığında sıfırdan başlıyor saymaya. Coşkulu sesi içerden geliyor: “5-10-25-55… Oleeey 60 lira param oldu!”
Eğer el öpüp para alamazsa, surat asılıyor, en kırgın ve üzgün ifadesiyle kulağınıza şunu fısıldıyor: “Ama annee para vermedii.”
Vermeyenin eksiğini tamamlamaktan cepte para kalmadı. Sizden ricam, 5 liranızı ayırıverin şu yavrucaklara…
E artık çocuk da olmadığımıza göre... Ya bayramı bayram edeceğiz ya bayramı zehir edeceğiz. Bayramları güzel kılmak, huzurlu kılmak, bayramlardan lezzet almak bizim elimizde. Siz hangisini tercih ederdiniz kalan ömrünüzde?
Bayram gibi günleriniz olsun…
a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
08 Temmuz 2016, 08:00
Bayramlar… Bir bayram daha anladım ki bayramı bayram yapanlar, çocuklar.
Dünyanın en güzelleri, en kirlenmemişleri çocuklar…
Hâlâ yeni alınan elbiselerine sevinen, sırf harçlık almak için kapı kapı dolaşan, el öpme yarışına giren çocukların bayramı bayram…
O sebepten hiç hayıflanmayalım; nerede o eski bayramlar, nerede o eski Ramazanlar diye… Ne pidenin kokusu eski Ramazanları, ne yeni elbiselerimiz eski bayramları hatırlatıyor artık bize. İster kabul edelim, ister etmeyelim, eski bayramları yaşayacak gönül kalmadı bizde. Dünya memleketinin derdi, kederi yordu gönülleri.
E ne yapacağız şimdi, içimizi kararttın demeyin, hiç de kararmasın. Kalan ömrümüzün kalan bayramlarını en güzel nasıl yaşarız, onu düşünelim…
Birincisi mutlaka ailelerimizi ziyaret edelim, büyüklerimizi arayıp soralım. Onları mutlu etmenin kalbe yaydığı ferahlık ve enerji tarif edilemez. Anne elinden çıkmış baklavaları, özenle hazırlanmış bayram sofralarını hangi 7 yıldızlı otelde bulabilirsiniz?
Özür dilerim…
Burada anne ve babası hayatta olmayan dostlarımdan kalpten özür diliyorum. Bayramlarda yakınlarından ve sevdiklerinden uzakta kalmaya mecbur olanlardan da… Rabbim en güzel mekanlarda tekrar bir araya getirsin inşallah…
Eğer hâlâ doymamış şeker kıvamındalarsa
İkincisi; mutlaka çocukları izleyelim. Onların, o bayram heyecanıyla yaşadıkları haller, dünyanın en muhteşem sahnesi. En iyi komedi filmlerinden komik, en duygusal sahnelerinden duygulu…
Ben, yalnızca bizim çocukluğumuzda ayakkabılarımızla yatardık zannederdim, her bayram öncesi. Eğer çocuğunuzu istediği her şeyi almaya alıştırmadıysanız ve hâlâ doymamış şeker kıvamındalarsa, aynı hatıralara tekrar şahit olup gözlerinizde yaşlar birikebiliyor... Kendi çocukluğunuzu, kendi bayramlarınızı yaşıyorsunuz onların bayram sevincinde.
“Acaba kaç para verecek?” bakışı
Başka zaman el öptüremediğiniz çocuklarınızı, her gelenin elini öpmek için birbirleriyle yarışıyor vaziyette bulabiliyorsunuz bayramlarda.
El öpmeye giden çocuk, bir iştahla büyüğünün elini öpüyor, sonra biraz geriye çekilip gözlerinin içine bakıyor.
Bakışın anlattığı şu: Acaba kaç para verecek? : )
Parayı her aldığında sıfırdan başlıyor saymaya. Coşkulu sesi içerden geliyor: “5-10-25-55… Oleeey 60 lira param oldu!”
Eğer el öpüp para alamazsa, surat asılıyor, en kırgın ve üzgün ifadesiyle kulağınıza şunu fısıldıyor: “Ama annee para vermedii.”
Vermeyenin eksiğini tamamlamaktan cepte para kalmadı. Sizden ricam, 5 liranızı ayırıverin şu yavrucaklara…
E artık çocuk da olmadığımıza göre... Ya bayramı bayram edeceğiz ya bayramı zehir edeceğiz. Bayramları güzel kılmak, huzurlu kılmak, bayramlardan lezzet almak bizim elimizde. Siz hangisini tercih ederdiniz kalan ömrünüzde?
Bayram gibi günleriniz olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder