Vatan Sevgisi
İnsanlar fert olarak bir meskene, oturacakları bir yuvaya muhtaç oldukları gibi millet olarak da bir vatana muhtaçtırlar. Evsiz barksız insanların dünyada huzur içerisinde yaşamaları mümkün olmadığı gibi, vatansız insanların da huzur ve saadet içerisinde yaşamaları mümkün değildir. Onun için dilimizde: "Allah kimseyi dünyada vatansız, ahirette imansız etmesin." denilmiştir.
Milletler, dünyada huzur, saadet ve güven içerisinde yaşayabilmeleri için mutlaka bir vatana muhtaç oldukları gibi, dinlerini rahatça yaşayabilmeleri, ibadet ve taatlarını serbestçe yapabilmeleri, çocuklarını istedikleri şekilde eğitebilmeleri için de bir vatana muhtaçtırlar. Onun içindir ki meşhur şair Namık Kemal: İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı ve menfaati vatan sayesinde kaimdir."(1) der.
Asr-ı saadette Peygamber Efendimiz ve ilk müslümanlar, Mekke'de müşriklerin şiddetli eza ve cefalarına, insanlık dışı baskı ve zulümlerine maruz kalıp dinlerinin emirlerini rahatça yerine getiremedikleri, ibadetlerini serbestçe yapamadıkları için Medine'ye hicret edip orayı ikinci bir vatan edinmişlerdir. Asıl vatanları olan Mekke'ye de sevgi ve özlemleri de devam etmiştir.
Sevgili Peygamberimiz Mekke'den Medine'ye hicret ederken devesini Hazvere mevkiinde durdurarak Mekke'ye mahzun mahzun bakar ve:
"-Vallahi sen Allah'ın yarattığı yerlerin en hayırlı, Allah katında en sevgili olanısın. Senden çıkarılmamış olsaydım çıkmazdım. Bana senden daha güzel, daha sevgili yurt yoktur. Kavmin beni, senden çıkarmamış olsaydı çıkmaz, senden başka bir yerde yurt yuva tutmazdım" demiştir. Bunun üzerine yüce Allah Peygamber Efendimize şöyle vahyetmiştir: "Elbette o Kur'an'ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine döneceğin yere döndürecektir." (Kasas, 85)(2) Bir tefsire göre döneceği yerden maksad Mekke'dir. Gerçekten Peygamber Efendimiz ve ashabı hicretin sekizinci yılında Mekke'ye dönerek, fethetmişlerdir.
Vatan doğup büyünen ve üzerinde yaşanan toprak parçasıdır. Vatan görünüşte sade bir toprak parçasıdır. Fakat alelade, sıradan bir toprak parçası değildir. Bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, hakimiyet kurduğu, barındığı, gerekirse uğrunda canını feda edeceği toprak parçasıdır. Yurt da aynı anlamdadır. Mübarek vatanımızın her karış toprağı şehid kanlarıyla yoğrulmuştur. Şair ne güzel söylemiş:
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver: Bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.
Vatan sevgisinin gereği, Milletleri ayakta tu tan ve o fertler arasındaki birlik ve beraberliği sağlayan ahlâkî değerlerden biri de hiç şüphesiz vatan sevgisidir.
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver: Bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.
Vatan sevgisinin gereği, Milletleri ayakta tu tan ve o fertler arasındaki birlik ve beraberliği sağlayan ahlâkî değerlerden biri de hiç şüphesiz vatan sevgisidir.
Herkes vatanını sever. Bu duygu fıtrîdir, insanın içinde yaratılıştan vardır. Vatanını seven kimseye vatansever, vatanperver denir. Vatan sevgisi övünülecek bir şeydir. Onun için herkes vatanını sevmekle övünür, iftihar eder. Vatanını sevmeyen kimselere kötü gözle bakılır, hatta vatan hâini denilir. Büyük şair Abdulhak Hamid bir dörtlüğünde vatan sevgisini şöyle ifade eder:
Fikrine girmemiş ise hüsn-i vatan
Onu sen kâle alma bari utan,
Kız! Köpekler bile vatanperver.
Vatanını sevmeyen acep ne sever?
Şairin sorduğu soruyu biz de tekrar edelim:
Sahi vatanını sevmeyen acaba neyi sever?
İnançlı kimse mutlaka vatanını sever ve inancını vatanına hakim kılmaya çalışır. Bülbülü altın kafese koymuşlar "ah vatanım" demiş. Sormuşlar: Vatanın neresi? "Bir çalının dalı" demiş.
Vatanı Korumak
İnsanların bir vatana sahip olmaları kolay değildir. Sahip olduktan sonra onu korumak daha da zordur. Atalarımız vatanımızı korumak için tarih boyunca her türlü fedakarlığa katlanmışlar, binlerce şehit vermişlerdir. Adeta her karış toprağını şehit kanıyla sulamışlardır. Merhum Mehmet Akif bir dörtlüğünde bu gerçeği şöyle ifade eder:
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
"Ben vatanımı seviyorum, vatanperverim, gibi sadece kuru iddialarla vatan sevgisi olmaz. Vatanını seven onu korumaya çalışır, her türlü düşmana karşı savunur. Vatanına sahip çıkar, gerektiğinde canını feda eder.
Şairin dediği gibi bilir ki: Sahipsiz olan vatanın batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi vatan bir toprak parçasıdır, ama her toprak parçası vatan değildir. Şairin dediği gibi:
Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Şair Abdulhak Hamid'in dediği gibi vatanını seven, ona hizmet eder ve bununla övünür, iftihar eder.
Oldunsa hadim-i vatan az çok, sevin, övün.
Bir hayrın olmadıysa fakat mülkü millete,
Mahkum olur hayat ve mematın mezellete.
Dârü'l-bekâ o gün sana dâru'l-fenâ olur.
Hz. Ali: "Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz." Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz." der.(4)
Süleyman Nazif: "Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır" der.(5)
Türklerde Vatan Sevgisi
Yurt edinmede, devlet kurmada mâhir olan şanlı ecdadımız, üzerinde yaşadığımız Anadolu topraklarını kanlarını ve canlarını feda ederek vatan edinmişler, asırlarca İslam'ın bayrağını burada dalgalandırmışlardır. Sonra da edindikleri bu vatanı canlarından aziz bilmişler, korumak için her türlü fedakarlığa katlanmışlardır. Mehmet Akif Ersoy ne güzel ifade etmiş:
Zannetme ki ecdadın asırlarca uyudu,Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıtada yer yer kanayan izleri şâhid,
Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid.
Üç kıtada yer yer kanayan izleri şâhid,
Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid.
Onlar görevlerini en güzel şekilde yapmışlar, sonra bu emaneti kendilerinden sonra gelen nesillerin omuzlarına devretmişlerdir. Yine Mehmet Akif Ersoy'u dinleyelim:
Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Vatan sevgisi çeşitli tesirler altında zamanla artar veya eksilir. Vatan sevgisi vatanından uzakta yaşayan vatandaşlarımızda daha çok görülür. Onlar vatanlarından binlerce kilometre uzakta yaşasalar da vatanlarını hiçbir zaman unutmazlar ve hep vatan hasretiyle yanıp tutuşurlar, daima vatanlarının dertlerini kendilerine dert edinirler. Herkesin evinde mutlaka çanak anten vardır. Hep Türk televizyonlarını dinlerler, Türk takımlarının maçlarını izlerler ve Türkiye'yi konuşurlar. Tabiri caizse Türkiye ile yatarlar, Türkiye ile kalkarlar ve içlerinden şu dörtlüğü mırıldanırlar:
Gurbet o kadar acı ki,
Ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde
....
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde.
Ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde
....
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde.
1- Bilal Eren, Güzel Sözler Antolojisi, 306.
2- M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Mekke Devri, 412-413.
3- Osmanlı Tarih Deyimleri Ve Terimleri SözIüğü, I, 397.
4- Bilal Eren, age., 22.
5- Bilal Eren, age., s. 306.
2- M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Mekke Devri, 412-413.
3- Osmanlı Tarih Deyimleri Ve Terimleri SözIüğü, I, 397.
4- Bilal Eren, age., 22.
5- Bilal Eren, age., s. 306.
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder