HZ. PEYGAMBER (s.a.v.)'İN AHLÂK EĞİTİMİ -6
Kıssa (Olay) Anlatımı ile Eğitme
Çocukların ilk önce hikaye ve masal yoluyla eğitilmeye başlanması, sadece onların bunu sevdiği için değil, ifade edilmesi güç kavramların bu yolla daha kolay anlatılabildiği içindir. İleri yaşlarında çocukluk günlerine derin bir özlem duyan insanoğlu, buna fizik olarak fırsat bulamayınca, hiç olmazsa hikayeler yoluyla hayal ederek de olsa geriye dönmek ister. İşte bu avantajı sebebiyle, eğitimciler, bazı karışık konuların kolayca anlatımında hikayeden yararlanırlar. Çünkü hikayedeki renkli anlatım ve zengin dekor havasından yararlanmak suretiyle iyi örnekleri sevdirme, onları taklit etmeye özendirme kolaylığı vardır. Bu nedenle Efendimiz, aşağıdaki örneklerde görüleceği üzere kıssa motifinden yararlanmıştır. Ebu Saidi’l-Hudri’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bir gün şu kıssayı anlatmıştı:
“Vaktiyle bir adam 99 kişiyi öldürmüştü. Günahlarını affettirmenin mümkün olup olmadığını öğrenmek üzere dünyanın en büyük alimi kimdir? diye soruşturdu. Ona bir rahibi salık verdiler. Kalktı, rahibin yanına gitti.
- 99 adam öldürdüm, tevbe etsem kabul olur mu? diye sordu. Rahip.
- Hayır, olmaz, dedi. Adam kızdı, rahibi de öldürdü. Böylece öldürdüklerinin sayısını yüze tamamlamış oldu. Sonra yeryüzünün en büyük aliminin kim olduğunu yine soruşturmaya başladı. Ona alim bir kimseyi gösterdiler. Alimi bulunca:
- Ben yüz kişiyi öldürdüm; tevbe etsem kabul olur mu? diye sordu. Alim de dedi ki:
- Elbette, seninle tevbenin arasına kim girebilir? Haydi sen falan yere git.
Orada Allah’a ibadetle meşgul olan iyi kimseler vardır. Onlarla beraber Allah’a ibadet et; memleketine dönme! Zira senin memleketin kötü bir yerdir.” dedi.
Benzetme ve Karşılaştırma Yoluyla Eğitme
Kur’an-ı Kerim’de olduğu gibi Peygamber Efendimiz de kimi zaman benzetme ve karşılaştırma yöntemine başvurmuştur. Zira bu yolla insan, iyi ile kötü, güzel ile çirkin arasında kolayca ayrım yapma ve her birini bütün özellikleriyle tanıma fırsatını elde eder. Cimrilikten Allah’a sığınan ve birçok hadisinde cömertliğe teşvik eden Efendimiz, cömertle cimrinin halini şöyle anlatmıştır:
“ Cimri ile cömertin hali, tıpkı memelerinden köprücük kemiklerine kadar zırh giymiş iki adama benzer. Cömert kimse sadaka verir vermez üzerindeki zırh genişler, aşağı doru uzar, hatta parmaklarını bile örterek ayak izlerini silip yok eder.
Cimriye gelince, o malını Allah için harcayıp sadaka vermek istemedikçe üzerindeki zırhın halkaları da birbirine iyice yapışıp adamı sıktıkça sıkar. Cimri zırhı genişletmek için ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir türlü genişletemez.” (1)
Merhum Prof. Kâmil Miras, bu hadis-i şerifi şöyle açıklamaktadır. ‘Bu hadiste cömert ile cimri insanın ruhsal durumları, en güzel bir şiir ve
|
--
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder