21 Kasım 2016 Pazartesi

GIPTA

GIPTA

 

‘Gıpta’, başkasının elinde bulunan nimet ve kıymetlerin ondan gitmesini istemeden, o nimet ve kıymetlerin kendisinde de olmasını istemektir.

 

Gıpta, insanları rekabete, yarışmaya sevk edip toplumun ilerlemesini, kalkınmasını çabuklaştıran bir huy olup caiz ve yararlıdır. Kur’an’da Mutaffifin sûresinde inananların, yüksek makamlara erecekleri, göz kamaştırıcı nimetler içinde olacakları belirtildikten sonra 26. âyette şöyle buyuruluyor: “İşte yarışanlar bunun için yarışsınlar.”  Bu âyetten, güzel şeyleri elde etmek için yarışmanın güzel bir huy olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü yarışma kelimesinin Arapça karşılığı olan “Münafese” nefaset kökünden gelir, bu da güzel nimeti elde etmek için yarışmak demektir. Yine Kur’an-ı Kerim’de: “Rabbinizden bir mağfirete (bağışlanmaya) koşuşun” [1] buyurulmaktadır.

 

Peygamber (s.a.v.) de: “Hased etmek asla doğru değildir. Yalnız iki kişiye hased etmek caizdir. Allah'’n verdiği malı Hak yolda harcayan kişi ile; Allah'’n verdiği ilmi uygulayan ve başkalarına öğreten kişi.” [2]

 

Bu Hadis’te kasdedilen hased, Türkçe’de “İmrenme” dediğimiz “Gıpta”dır.

 

Başka bir Hadis-i şerifte bu husus daha net olarak açıklanmıştır: “Bu ümmetin (müslümanların) durumu, şu dört kişinin durumuna benzer: Bir adam ki Allah ona mal ve ilim vermiştir, o da ilmine göre malını kullanmaktadır. Bir adam ki Allah ona ilim vermiş, mal vermemiştir. Allah’a : ‘Ya Rabbi, falan kişininki gibi benim de malım olsaydı, ben de onun yaptığı gibi yapardım’ diye dua eder. O da ötekinin sevabını kazanır, sevapta ikisi eşit olur. Ve bir adam ki Allah ona mal vermiş, ilim vermemiştir. O kimse malını Allah’a isyan yolunda harcamaktadır. Ve bir adam ki Allah ona ne ilim vermiş, ne de mal vermiştir. Allah’a der ki: ‘Falanın malı gibi malım olsaydı, onun yaptığı gibi malımı günah işlerde harcardım’ İşte o ikisi de günahta eşit olur.” [3]

 

Bu Hadis-i şerifler, gıpta etmenin caiz ve güzel olduğunu bildirmektedir. Gıpta, başkasının elindeki nimetin yok olmasını isteme sınırına varmadıkça güzeldir. Ancak bu noktaya varırsa gıpta olmaktan çıkar ve o zaman  hased sınırına girer ki bu kötü huylardandır.

 

Eğer gıpta edilen nimet, namaz, zekat ve hac gibi dini bir görev ise, o hususta yarışma vaciptir. Başkasının yaptığı ibadetleri, kendisinin de yapabilmesini istemek ve buna çalışmak gerekir. Çünkü bunu istememek Allah (c.c.)’ın emirlerinin yapılmamasını istememek anlamına gelir ki, bu da haramdır. Şayet nimet, iyi yollara mal harcama, sadaka verme gibi fazla sevap ve fazilet sağlayan türden ise o konuda münafese menduptur. Eğer nimet mübah olan yararlı bir şey ise bu konuda münafese mübahtır. Bu yarışmanın amacı, nimet sahibi ile eşit duruma gelmek, ona yetişmektir. Bunda kötü bir durum söz konusu değildir. İyiliğe, fazilete ve güzelliklere yetişmek elbette kötü olamaz.

 

Gıpta etme (imrenme)nin iki temel nedeni vardır. Birisi nimet sahibinin rahatlığı, diğeri de gıpta edenin, o nimetten yoksun olup kendisini ötekinden geri görmesidir. Gıpta eden kimse, birinciyi değil, fakat ikinci durumu yani kendisinin geri kalmasını istemez, ötekine yetişmek ister. Kendisinin de ilerleyip ötekine yetişmesini, mübah nimetlerde eksiklerinin tamamlanmasını istemekte bir sakınca yoktur. Ancak bu mübah nimetlerde kendisinin, ötekinden geride olduğunu düşünerek, ötekinin nimetine imrenmek din bakımından caiz olmakla birlikte, fazilet bakımından bir eksikliktir ve bu zühde, tevekküle ve rızaya aykırıdır. Aynı zamanda kişinin manevi yüksek makamlara ermesine de bir perdedir. Fakat isyan veya isyanı gerektiren bir durum da değildir. [4]

 

Resûlullah (s.a.v.), Allah (c.c.)’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan, Allah (c.c.)’ın verdiği ilimle amel eden ve bunu insanlara öğreten kimseye karşı hasetliğin olmayacağını, aksine bunun gıpta ile karşılanması gerektiğini vurgulamıştır.

 

Ancak Müslüman düşmanlarının elinde bulunan, gelişmiş teknoloji ve her türlü alet, cihaz, makine ve araçlar kitlelere ve Müslümanlara zarar veriyorsa veya zarar verme ihtimali varsa, bunlara gıpta edilmez ve bunlara ‘müminin kaybolmuş malı, yitiği’ şeklinde bakılarak aynı şeylerin Müslümanların elinde de bulunması için çalışma yapmak gerekir. Düşman elindeki bu araçların yok olmasını istemek de kötü bir huy değildir.

 

 

  



[1] Hadid sûresi,  57/12. 
[2] Buhâri, Müslim, İbnu Mâce. 
[3] İbnu  Mâce, Tirmizi. 
[4] İhya, Gazali.


BU YAZI AŞAĞIDAKİ WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
http://www.islamahlaki.com/default.asp?kat_no=579

--

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder