Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Onları namaza çağırdığınız zaman…” (Mâide, 58) |
|
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“İnsanlar ezân okumanın ve namazda ilk safta bulunmanın sevâbını bilselerdi ve bunları yapabilmek için de kur’a çekmek zorunda kalsalardı, mutlakâ öyle yaparlardı.” (Buhârî, Ezân, 9, 32; Müslim, Salât, 129) |
|
Namaz vaktini cemaate duyurmak için önceleri yalnızca “Namaza, namaza!” ifâdeleri söylenirdi. Daha sonra ise ezân-ı Muhammedî lutfedildi.
Allâh Rasûlü (sav), halkı namaza dâvet şeklinin nasıl olması gerektiği husûsunu ashâbıyla istişâre ediyordu.
Bâzısı; “Namaz vakti geldiği zaman bir sancak dikelim, müslümanlar onu gördüklerinde birbirlerine haber versinler.” dedi. Fakat Peygamber Efendimiz bu teklifi beğenmedi.
Yahûdî borusu çalınması teklif edildi, onu da beğenmedi: “Bu, yahûdîlerin âletidir.” buyurdu.
Çan çalınmasından bahsedildi. Peygamber Efendimiz: “O da hristiyanların işidir.” buyurdu.
Rasûlullah (sav)’in derdiyle dertlenen, O’nun kaygısı ile kaygılanan Abdullâh bin Zeyd (ra) oradan ayrılıp gitti. Uyku ile uyanıklık arasında iken kendisine ezân-ı Muhammedî lutfedildi. Hemen Rasûlullah (sav)’in yanına giderek:
“–Ben uyku ile uyanıklık arasında iken biri gelip bana ezânı öğretti.” dedi.
Hz. Ömer (ra) da aynı rüyâyı görmüştü… Bunun üzerine Allâh Rasûlü (sav):
“–Ey Bilâl kalk ve Abdullâh bin Zeyd’in söylediklerini tatbîk et!” buyurdu.
Bilâl (ra) da Abdullâh’ın söylediklerini aynen tatbîk etti ve ezân okudu. (Ebû Dâvûd, Salât, 27/498)
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder