2 Şubat 2015 Pazartesi

İsmail AYBEY - Eleştirmek güzeldir, fakat...


 
İsmail AYBEY - Eleştirmek güzeldir, fakat...
 
Eleştiri yapmayı çok seven bir toplumuz. Hemen hemen her konuda fikrimiz, yorumumuz var. Bilelim, bilmeyelim fark etmez. Yeter ki eleştirelim. Geçenlerde bir video izledim, bir polis maçta Mustafa Denizli'ye taktik veriyor. 

 Hocam diyor, Ali Güneş'i çıkar Baliç'i al. Hoca zaten burnundan soluyor, itekliyor adamı sonra. Allah Allah... Ya, sen o bölgenin güvenliğini sağlamak için gelmiş bir güvenlik görevlisisin. Mustafa DENİZLİ gibi bir hocadan daha mı iyi bileceksin? Hadi, diyelim, bildiğini sanıyorsun. Usule, adaba ters değil mi senin hocaya akıl vermen?
Efendim, konu nerden çıktı diyeceksiniz, anlatayım. Zaman zaman bizim de başımıza bu tür olaylar geliyor. Yazı yazıyorsan, hele basılı yayında ve sanal alemde yazıların paylaşılıyorsa, tüm eleştirilere açık olacaksın. Eleştiriye açık değilsen zaten yazmana gerek bile yok. Bunu böyle bildik, kabul ettik. Fakat eleştiride de bir sınır, bir usul olmalı. Mesela bilenler, bildiği konularda eleştirmeli. Yoksa yukarıda bahsettiğim gibi polisin teknik direktöre yön vermesine varır olay.

Geçtiğimiz hafta kaleme almış olduğum 'Bu Diziler Kimi Anlatıyor?' yazım üzerine bazı arkadaşlar yorum yazmış. Bir arkadaş yazımı beğenmediğini söylemiş. Hatta söyleyememiş de, 'beyenmedim' demiş. Yazdığı yoruma bakarsanız tam bir hezeyan. Güya benim devrik cümleler kurduğumu, imla hataları yaptığımı yazmış. Ama yazdığı yorumda kullandığı dil tam bir facia. İlkokul öğrencilerine, 'yazım ve noktalama yanlışları' anlatılırken örnek verilecek cinsten. Kalkmış bana yanlıştan bahsediyor. Önce yazmayı öğreneceksin, sonra eleştireceksin. Kullandığı ifadelerden zaten yazıyı sırf eleştirmek için yazdığını anlıyorsun. Yani maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.

Söz konusu yazım için bir başka arkadaş da fazla ayrıntılara girdiğimi söylemiş.  Mini etekten, kadınların saçlarının boyalı olmasından bahsetmemi eleştirmiş. Okuyanları farklı düşüncelere sevk ettiğimi yazmış. Ona da ne diyeyim. Benim yüzeysel olarak verdiğim örneklerle farklı düşüncelere sevk oluyorsa, dışarıda o dediğim bayanları görünce kim bilir aklından neler geçiyordur!?

Peki eleştiri yapmayacak mıyız? Elbette yapacağız. Ben inanın, eleştiri, yorum yapan arkadaşları önemsiyorum. Çünkü bir kişinin sizin yazdığınız yazıları hiç önemsemeyip okumamasından, okuyup olumsuz dahi olsa eleştiri yapması daha güzel bir şey. Ama insaflıca, usulünce, adabınca... Üzüm yemek için yapacağız eleştirilerimizi, bağcıyı dövmek için değil. Hayatında bir kitap dahi okumamış insanların; yıllarını edebiyata vermiş insanları sırf laf olsun diye eleştirmesi, eleştiri değildir aslında. Tam bir hezeyandır.

Hadi yazımızı demek istediğim konuyu anlatan güzel bir hikayeyle bitirelim.

 'SAKIN EMEĞİNİ BİLMEYENLERE SUNMA'

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş. Öğrenci bir kaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpı işaretleri ile dolu olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam öğrencisine, üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez resmin yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı bırakmasını söylemiş. Öğrenci söyleneni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam, öğrencisine şöyle demiş: İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar bile gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma!



    Sağlıcakla kalın.
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder