Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
Anadolu’dur Annelerimiz
Kırık pencereneden sızan ayaz
Odun sobasının nihavent sesi
Kızarmış ekmek kokusu
Yokluğun tahta divanda ...
Dışarıyı seyretmek olduğu yıllarda
Her sabah mutluluğun dekorunu
Seksen metrekare eve
Kurardı annelerimiz
Bir saçları kalmıştı kadına benzer
Kırıntıyı katık edip
Yokluğu süpürdüğü yıllarda
Elleri, ayakları nasırlı
Akşamları gaz lambasında
Masallar anlatır,
Hayallerimizin sofrasını hazırlardı annelerimiz
Hiç görmediğimiz babamızdı
Kah odun kırar
Kah badana yapardı
Kireç kokusu yakarken genzimizi
Soba belki tüter diye
Kömür kokusunun nöbetinde
Yorgunluğun sevgiye yenilişinin
Sevdasını yaşatırdı annelerimiz
Gömleğimi satar, okuturum derdi
Hiç gömleği olmamıştı
Uzun, siyah bir pardesü ile
Saklardı tüm düğmelerini ilikleyip
Eskimeyen siyah kazağını
Bize alırken sevinir
Her bayram özverinin
Resmini çekerdi annelerimiz
Anadoluda Kadın olmanın kutsallığında
Gömmüşlerdi dünyalıklarını
Unutmuşlardı kendileri için mutlu olmayı
Hastane köşelerinde
İlaç alma telaşında
Sevdiğinden ilk ve son hatıra
Bir çift küpeyi satıp
Her derde çare olmanın
Başrolünü oynardı annelerimiz
Ateş nöbetlerinde
Başucumuzda ıslak mendil
Gecenin bir yarısı
Acil servis kapısında
Sırtında getirip çocuklarını
Küçük cüssesine bakmadan
Ecelin ensesine yapışır
Kahramanlığın çadırını
Sarı, soğuk
Hastane binasına
Kurardı annelerimiz
Onlar hep gizli ağlardı
Teneke kutularına ektiği çiçekleri sularken
Ne çok yemek yer, ne de gülerlerdi
Leğende yıkarken bizleri
Eski hasır ıslanır
Balkona asardı, umutlarıyla hasırı
Siyah beyaz televizyon
İki tekerlekli bisiklet alma
Sözlerinin mahçupluğunda ezilir
Uzun uzun tararken saçlarımızı
Defalarca öper bizleri
Bitmeyen bir aşkın
Destanını yazardı annelerimiz
Köylüydü, un kokan ellerinde
Ekmek yapar
Kışa reçel, salça hazırlardı
Kentliydi, okul yollarında
Bizle birlikte yürür
Bizle birlikte okur
Geleceğin düşlerini
Dantel dantel
Hazırlardı annelerimiz
Hiç büyümedik gözlerinde
Hep üstümüzü örtendi
Bir kış günü
Giderken dönülmeze
Yol sandığında
Kefeni, sabunu, yıkayan için bahşiş
Son nefesinde bile bizi
Düşünendi annelerimiz
Şimdi kim ne derse desin
Yapılanları temize çekiyor kadınlar
Ve en güzel yazı onların güncesine düşüyor.
“Cennet annelerin ayakları altındadır”
Belki de bu yüzden, ayakları yansa da, üşüse de
Hiç sızlanmıyor annelerimiz.
Yüreği Anadolu olan kadınlarımıza selam olsun!
Anne bakışında düşer takvim yaprakları
Düşmeyen, düşünen hep siz
Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
Kırık pencereneden sızan ayaz
Odun sobasının nihavent sesi
Kızarmış ekmek kokusu
Yokluğun tahta divanda ...
Dışarıyı seyretmek olduğu yıllarda
Her sabah mutluluğun dekorunu
Seksen metrekare eve
Kurardı annelerimiz
Bir saçları kalmıştı kadına benzer
Kırıntıyı katık edip
Yokluğu süpürdüğü yıllarda
Elleri, ayakları nasırlı
Akşamları gaz lambasında
Masallar anlatır,
Hayallerimizin sofrasını hazırlardı annelerimiz
Hiç görmediğimiz babamızdı
Kah odun kırar
Kah badana yapardı
Kireç kokusu yakarken genzimizi
Soba belki tüter diye
Kömür kokusunun nöbetinde
Yorgunluğun sevgiye yenilişinin
Sevdasını yaşatırdı annelerimiz
Gömleğimi satar, okuturum derdi
Hiç gömleği olmamıştı
Uzun, siyah bir pardesü ile
Saklardı tüm düğmelerini ilikleyip
Eskimeyen siyah kazağını
Bize alırken sevinir
Her bayram özverinin
Resmini çekerdi annelerimiz
Anadoluda Kadın olmanın kutsallığında
Gömmüşlerdi dünyalıklarını
Unutmuşlardı kendileri için mutlu olmayı
Hastane köşelerinde
İlaç alma telaşında
Sevdiğinden ilk ve son hatıra
Bir çift küpeyi satıp
Her derde çare olmanın
Başrolünü oynardı annelerimiz
Ateş nöbetlerinde
Başucumuzda ıslak mendil
Gecenin bir yarısı
Acil servis kapısında
Sırtında getirip çocuklarını
Küçük cüssesine bakmadan
Ecelin ensesine yapışır
Kahramanlığın çadırını
Sarı, soğuk
Hastane binasına
Kurardı annelerimiz
Onlar hep gizli ağlardı
Teneke kutularına ektiği çiçekleri sularken
Ne çok yemek yer, ne de gülerlerdi
Leğende yıkarken bizleri
Eski hasır ıslanır
Balkona asardı, umutlarıyla hasırı
Siyah beyaz televizyon
İki tekerlekli bisiklet alma
Sözlerinin mahçupluğunda ezilir
Uzun uzun tararken saçlarımızı
Defalarca öper bizleri
Bitmeyen bir aşkın
Destanını yazardı annelerimiz
Köylüydü, un kokan ellerinde
Ekmek yapar
Kışa reçel, salça hazırlardı
Kentliydi, okul yollarında
Bizle birlikte yürür
Bizle birlikte okur
Geleceğin düşlerini
Dantel dantel
Hazırlardı annelerimiz
Hiç büyümedik gözlerinde
Hep üstümüzü örtendi
Bir kış günü
Giderken dönülmeze
Yol sandığında
Kefeni, sabunu, yıkayan için bahşiş
Son nefesinde bile bizi
Düşünendi annelerimiz
Şimdi kim ne derse desin
Yapılanları temize çekiyor kadınlar
Ve en güzel yazı onların güncesine düşüyor.
“Cennet annelerin ayakları altındadır”
Belki de bu yüzden, ayakları yansa da, üşüse de
Hiç sızlanmıyor annelerimiz.
Yüreği Anadolu olan kadınlarımıza selam olsun!
Anne bakışında düşer takvim yaprakları
Düşmeyen, düşünen hep siz
Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
Şair ve yazar Ersal Özkan
Resme tıklayarak Şair Ersal Özkan'ın Facebook'una girebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder