Sen ve Ben
1066. SEN VE BEN
*Sevgilim! Sen ve ben, iki ayrı beden, iki ayrı suret, fakat bir can, bir ruh olarak avlunun kapısında oturduğumuz zaman ne mutlu bir zamandır.
*İkimiz birlikte meyve bahçesine girince, bahçenin rengi ve kuşların ötüşleri, bize can bağışlar, ab-ı hayat sunardı....
* Gece olunca, gökyüzündeki yıldızlar bizi seyretmeye geldikleri zaman sen ve ben onlara kendi ayımızı gösterirdik yani birbirimizi gösterirdik.
* Sen ve ben senlikten ve benlikten kurtularak, sensiz ve bensiz olarak zevk yönünden manen birleşiriz, bir oluruz. O zaman perişan hayalleri, yersiz endişeleri boş düşünceleri bırakırız. Ne güzel neşeleniriz, mutlu oluruz.
* Fakat bunların ve duyulan manevi zevklerin hepsinden de daha çok şaşılacak şey vardır ki, sen ve ben şu anda burada, aynı yerde, aynı köşede bulunduğumuz halde, aynı zamanda hem Irak'ta, hem de Horasan'da yine beraber oluruz.
*Sen ve ben, görünen maddi sûretimizle, bedenimizle, şu yeryüzünde kederlerde, ızdıraplarla dolu, gizli dünyadayız. Öbür sûretimizle, manevi yüzümüzle ebedi cennette huzur ve tatlılıklar içindeyiz.
Hz. Mevlana
Şefik Can, Dûvân-ı Kebîr'den Seçmeler, c. 3, 1067
Şefik Can, Dûvân-ı Kebîr'den Seçmeler, c. 3, 1067
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder