AİLE-SAĞLIK
Duaların kabul olacağı Hızır-İlyas bayramları dileğimizle
Birçok ülkede 6 Mayıs’tan itibaren Hıdrellez bayramı kutlamaları başlamaktadır. Bu kutlamalarda her ülke kendi milli bayramları gibi bayrama değerler de eklediğinden, bayramın içeriği çok farklı âdet ve eklemelerle birbirinden çok farklı hale gelmektedir.
Nitekim bu bayramda insanlar ateşler yakıp üzerinden atlayarak zorlukları yeneceklerini, kısmetlerini bulacaklarını, içine girecekleri bir eve sahip olacaklarını ümid ederek dualar edip dileklerde bulunmaktalar. Bu dileklerin günah ve haram olmayanlarında bir mahzur da söz konusu olmaz zaten.
Ancak burada düşünülmesi gereken esas mesesle, başta Hızır-İlyas Bayramı olarak başlayan bu bayram, sonraları nasıl belirsiz hale gelerek Hıdrellez bayramına dönüşmesi meselesidir.
Bugünkü kullanımıyla ‘Hıdrellez’ kelimesine baktığımızda içinde iki büyük zatın adının gizlenmiş olduğunu görmekteyiz. Hızır ve İlyas peygamberlerin adları bunlar.
İşte bu iki mübarek isim tüm Müslümanları ilgilendirmekte, birleştirerek anlaşılmaz hale getirilen bu Hıdrellez kelimesini aslına uygun olarak ifade ederek Hızır-İlyas şeklinde düzeltmemiz gerektiğini düşünmekteyiz.
Bu düşünce ile olayın başlangıcına baktığımızda şu tespitleri görmekteyiz..
Hazreti Musa Aleyhisselam zamanında yaşayan bir hükümdarın tek oğlu babasının hükümdarlığından tatmin olmaz, kendini dine hizmete adar. Rabb’imiz bu gencin dine hizmetinden memnun olur, bu dindar gence kerametler ihsan eder. İrşat için gittiği yerlerde bastığı çorak topraklar, oturduğu kuru yerler tam bir bahar yeşilliğine bürünür.
Arapçada yeşilin bir adı (hazr) olduğundan kuru yerlerin yeşillendiğini gören çevre halkı, ‘buradan bastığı yerleri yeşillendiren genç geçmiştir’ manasında buradan Hızır geçmiştir diyerek bu gence Hızır adını verirler.
Bastığı yerleri yeşillendiren bu genç, İlyas peygamberin de adını duyarak onunla mutlaka görüşmeyi ister. Nihayet 6 Mayıs’ta çok merak ettiği İlyas peygamberle de buluşurlar.
O günkü halk 6 Mayıs’taki bu buluşmaya “Hızır-İlyas buluşma bayramı” diye ad verir, bayram ilan ederler. Sonraları ise söylene söylene “Hızır-İlyas Bayramı” Hıdrellez bayramı şekline dönüşür. Tıpkı hoca merhumun, ‘oğlunuzun adını Eyyüb koyarsanız bozmadan söyleyin, yoksa söylene söylene ip kalır’ demesi gibi olur. Hızır-İlyas buluşma günü Hıdrellez bayramı gününe dönüşür.
Burada bir başka önemli tespit de, bastığı yerleri yeşillendiren bu gencin sadece bir veli mi, yoksa peygamberlik rütbesine de erişmiş bir nebi mi olduğu yönündeki ilmi tereddütlerdir.
Bediüzzaman Hazretleri’nin Mektubat’ında bu konuda verilen özel bilgiler bizi aydınlatmaktadır. Şöyle anlatır Hazreti Bediüzzaman halen yaşayan Hızır Aleyhisselam ile İlyas Aleyhisselam’ın hayat özelliğini.
-Hızır Aleyhisselam hayattadır. Fakat hayat dereceleri beştir. O, ikinci derecedeki nurani hayattadır.
Bu sebeple bazı alimler yaşadığından şüphe etmişlerdir. Bu hayatta yaşayan Hızır ile İlyas peygamberlerin hayatları (bizim gibi maddi kayıtlarla bağlı değil) bir derece serbesttirler. Bir vakitte pek çok yerlerde sevenlerine yardımda bulunabilirler. Bazen bizim gibi yiyip içerler, fakat bizim gibi cismani mecburiyetleri yoktur. İstedikleri an ikinci derecedeki kendilerine mahsus ruhani ve nurani hayatlarına dönerler..”
Hızır-İlyas bayramındaki dilek ve dualar bu anlayış içinde yapılır, Hızır, bu anlayış ve niyetle beklenir. Bundan dolayı da halkımız: Her kutsal geceyi Kadir, karşılaştığın her iyi insanı da Hızır bil!. demiş, iyi görüntülü insanlara Hızır olabilir hüsnüzannıyla bakmayı esas almış, isabette etmişlerdir. Çünkü hüsnüzandaki yanılmalarda vebal yoktur. Ama suizandaki yanılmalarda vebal söz konusudur.
İşte kutlanan bayrama biz de bu bakışla bakarak diyoruz ki: Dualarınızın kabul olacağı nice Hızır-İlyas bayramları dileğimizle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder