SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ... Allah razı olsun hocam...
Sizi çok seviyorum canım hocam
http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-23/Blog/?BlogNo=462712
Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-23
Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını kendi diliyle beğeniyle sunmaya devam ediyorum.
Hayatın emeklilik primi...
Sigortalı bir işte çalışan her insanın maaşından sigorta primleri adı altında paralar kesilir bilirsiniz. Bizim maaşımızdan kesilen bu paralar ile emekli olmuş insanların emekli maaşları ödenir.
Aslında yıllarca maaşımızdan belli miktar kesilen bu paralar, kendi emekliliğimize bir yatırımdır.
Allah insanları dünyaya gönderirken herkese bir sermaye vermiştir. Bu sermaye ömür dakikalarıdır.
Namaz bir yatırımdır. Beş vakit namaz, abdestle birlikte günde yaklaşık sadece bir saatimizi alır.
Kalan 23 saat vaktimizi dünya işlerine harcayabiliriz. Yani günlük ömür sermayemizin sadece 24'te birini ahirete prim olarak yatırıyoruz.
Ahiret hayatında ise, dünya hayatında yatırdığımız primlere göre sonsuz emeklilik hayatı var. Katrilyonlarca yıl cennet hayatı...
Dünyada, otuz yıl prim ödeyerek en fazla 15-20 yıl emeklilik...
Ahirette ise, dünyada yaşarken yapılan ibadetler ile sonsuz (katrilyon sayısı bile az) bir emeklilik.
Bildiğiniz gibi bende dengesizlik hastalığı var.Tekerlekli sandalyedeyim. 2009 dan beri Sürekli oturuyorum.
Gece yatarken bile sağdan sola dönemiyorum. Buna rağmen ben sürekli halime şükrediyorum. "Elhamdülillah Allah'ım bugünüme çok şükür"diyorum.
Bunun nedeni her zaman çevremdeki birçok hasta ve engellileri kendimle karşılaştırmamdır.
Görme özürlü birisi renkleri, ırmakları, denizi, doğa manaralarını, insanları, kuzuları, kedileri (vs.) göremez.
Sağır ve dilsiz birisi annesinin sesini duyamaz ve ona anne diyemez. Ayrıca müzik dinleyemez. Ona şimdi uzaklardasın şarkısını işaretle anlatabilir miyiz ?
Kendi başına tuvalete gidememeyi felçli birine sorun. (Bunu bende yapamıyorum.)
Dondurmalı baklava yiyememeyi şeker hastası bir çocuğa sorun.
Halı sahada top oynayamamanın ne olduğunu bacağı olmayan bir güneydoğu gazisine sorun.
Konuşma zorluğu çeken bir öğrenci derste tahtaya kalkınca yaşadığı psikoloji anlatılmaz.
Özgürce yemek yiyebilmeyi, bisiklete binmeyi, resim çizmeyi, bilgisayar kullanmayı eli ve kolu olmayan bir gence sorun...
Bu maddeleri sayfalarca yazmak mümkün. Allah eğer dileseydi herkesi mükemmel bir sağlıkla yaratabilirdi. O zaman sağlığın kıymeti anlaşılmayacaktı.
Nasıl ki gece gündüzün, kış yazın, siyah beyazın kıymetini anlatıyorsa hastalıklar da sağlığımıza şükretmemiz gerektiğini hatırlatır.
Bu dünya bir imtihan dünyası olduğundan engellileri yaratmasında aslında siz sağlıklılara da biz engellilere de ibretler vardır.
(Devamı 02/06/2014 Pazartesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder