26 Mayıs 2015 Salı

Ahmed Şahin - Sizin akrabalık, dostluk anlayışınız da böyle mi?

Ahmed Şahin - Sizin akrabalık, dostluk anlayışınız da böyle mi?


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK
 

Sizin akrabalık, dostluk anlayışınız da böyle mi?

 
Kelime benzerliklerini kullanarak yapmışlar bu akrabalık tarifini:

- Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğin! demişler.

Son devrelerde ise benzeri bir tarifi de dostluklar için söylemişler.

- Dostun dosta düşman etmez ettiğin! diyorlarmış.

Elbette bu tarifler bizim anladığımız akrabalık ve dostluklar için söylenmiş sözler olamaz. Ya da olmamalıdır. Çünkü bizim akrabalığımız da akrepliğin, dostluğumuzda da düşmanlığın asla yeri olamaz. Kutsal örneklerimiz ölçü verip uyarıda bulunur bizlere, akrabalık ve dostluğun önemi ve özelliği konusunda.

Nitekim akrabaların ihmal edilmemesi konusunda Efendimiz (sas) Hazretleri’nin şu uyarıları unutulacak bir uyarı değildir. Buyuruyor ki:

- Akrabalarıyla ilgisini kesenler meclisimizde oturmasınlar. Çünkü yakınlarıyla ilgisini kesenlerin bulunduğu meclise Rabb’imizden rahmet inmez!

Bu önemli ikaz üzerine bir kişi yavaşça meclisten kalkıp dışarı çıkar, küs durduğu teyzesine gidip hemen onunla barışıp helalleşerek geri gelip sessizce yine meclise oturur. Akrabasıyla helalleşerek gelip mecliste oturması Peygamberimiz’in takdirlerine mazhar olur, akrabalarla irtibatın kesilmemesi yönündeki gayretleri hep tebriklerle, takdirle karşılar...

Akrabaları ihmal etmeme konusunda böyle unutulmayacak uyarılarda bulunan Efendimiz (sas) Hazretleri, dostları arkadaşları ihmal etmeme konusunda da verdiği unutulmayacak örneklerden birini Gazali Hazretleri şöyle anlatır.

- Ziyaret için gittiği bir bağda Resulü Ekrem (sas) Efendimiz’e iki misvak hediye edilmişti. Hediye edilen iki misvakın en iyisini hemen yol arkadaşına hediye etti!.. Hassas arkadaşı ise Efendimiz’e şöyle mukabelede bulundu:

- Ya Resulallah, siz fedakârlık edip iki misvakınızın birini bize veriyorsunuz. Bari misvakın eğrisini verin, doğrusu size kalsın! Siz en iyisini bize veriyor, eğrisini kendinize bırakıyorsunuz?

Müslümanlara dostluk ve arkadaşlık örneği veren Allah Resulü (sas) Hazretleri ise bu teklife nasıl cevap verdi bakın:

- Allah iki dost ve arkadaştan fedakâr olanını daha çok sever. Ben, Allah’ın daha çok sevdiği fedakâr dost ve arkadaş olmayı istiyor, misvakın en iyisini yol arkadaşıma vermeyi bunun için tercih ediyorum.

İşte Müslümanların dost ve arkadaşlarına karşı benimsedikleri fedakârlık örnekleri, anlayışları da böyle...

Kendisine ait iki şeyden hiçbirini de yanındaki dostuna vermeyebilirdi. Ama O, birini mutlaka dostuna, arkadaşına vermeyi sanki dostluğun gereği gibi görüyor, böyle örnek oluyordu.

Ayrıca eğrisini de verebilirdi, ama O, doğrusunu, iyisini veriyor, eğrisini kendine bırakıyordu.

Bunu da Allah için yaptığını ifade ederek, dostunu minnet altına almaktan da kaçınıyordu!..

Bir insanın dostu ve ahbabı bu türlü fedakârlık hissi içinde bulunursa bu dostluluğun düşmanlığa dönüşmesi, ihanete uğraması mümkün mü? Çünkü bu dostlukta her iki tarafa da karşılıklı fedakârlık hissi hakim oluyor. İki tarafta kendisi muhtaç olsa da dostunu kendi nefsine tercih eden isar hasletini benimsiyor...

İşte İslam’ın bize telkin ettiği akrabalık ve dostluk tarif ve tavsiyesi... Böyle bir anlayışta akrabaların birbirlerini akrep gibi sokmaları, dostların birbirine düşman gibi davranmaları mümkün mü?

Bundan dolayı İslam büyükleri dostları üç çeşide ayırmışlar.

Birincisi: Gıda gibidir, her zaman ve her an ihtiyaç var öyle dostlara.

İkincisi: İlaç gibidir, zorda kalınca hemen imdada erişip kurtarıcı olurlar böyle dostlar.

Üçüncüsü ise: Dert gibidir. Yaklaşırsan kötülükler kapar, düşmanlık duygularına maruz kalırsın!..

İsterseniz bu üç çeşit dostluk konusunda bizde kendimizi inceleyip bir nefs muhasebesi yapalım:

- Çevremize karşı hangi cinsten bir dostluk örneği vermekteyiz? Onlara karşı gıda gibi miyiz, ilaç gibi mi? Yoksa sadece zararlı düşünceler telkin eden dert gibi mi oluyoruz etrafımıza?

- Yahut da onlar bize karşı nasıl dostturlar? Gıda gibi her an faydalı olan mı, yoksa ilaç gibi ihtiyaç hissettiğimizde imdadımıza koşan mı? Dert gibi yaklaşınca zarar veren mi?

Ne dersiniz, akrabalık ve dostluğumuzun maruz kaldığı bugünkü durumunu bir gözden geçirsek mi?
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder