“Köyümüzde pis huylarından tiksindiğimiz için sahiplenmediğimiz emanet bir köpeğimiz olmuştu. Başkasının elinde bir ekmek görse, elindeki yiyeceği bırakıp ona kuyruk sallar; bıldırcın avında gezinirken insan pisliğine rastlasa, bir ağız dolusu kapıp giderdi. Kim bu hayvanın haline benzemek ister?
İnsanın hayvanî tarafı şeytandan ders alan nefsi, ruhanî tarafı da melek aracılığıyla Allah’tan ilham alan vicdanıdır. Nefsinin hayvani arzularıyla savaşmayan insan, melekler âlemin...de şu pis huylu köpeğin durumundan daha utandırıcı tanınır.
O kimse, Allah’ın kendisine, yaşantısına, dua ve çabalarına karşılık gelen bir hayat arkadaşı bağışladığını unutmuş da nefsinin doyumsuzluğuna tutunmuştur. Kendi eşiyle muhabbetini güzelleştirmek için çırpınmak varken, gözünü dışarıya taşırmıştır. Daha güzel yüzlü, balık etli bir kadın veya daha paralı, eğlenceli bir erkek bulursa, eşiyle ilişkisinin kalbine basıp ötekini avlamaya girişmiştir. Tam ötekinden bir ağız dolusu kaparken bir yenisini görmüş, bu sefer de ona yönelerek hayatını, cennetini kaybederek bitirmiştir.
Yüce Yaradan mahremiyetimizi nikâhsız ilişkiden şiddetle sakındırmamızı emreder. İffet bize, gerektirecek ciddi bir sebep varsa boşanmayı, sair sorunlarla ise baş etmek üzere eşimizi içtenlikle sahiplenmeyi, zevkimizi yitirmişsek de ilahi rıza uğrunda sabretmeyi emreder. Biz de eşimize ve ilişkilerimizin iyileşmesine dua eder, bize eşimizi ihsan ettiği için de Allah’a şükrederiz. İlahi cemali yansıtan tatlı bir yüz görürsek, namahrem deriz de, utanırız ve bakakalmaktan kaçınırız. Kaçınamazsak da pişman olur, ilahi huzurda yaşayacağımız utancın ürpertisiyle bağışlanma dileriz. Gözümüzü ve gönlümüzü haram görüntülerden sakındırarak, yasak ilişkilere düşmekten geleceğimizi koruruz.
Ağaçları tek ve insanı çift yaratan Allah’tır. Taşları duygusuz ama eşleri âşık kılan Allah’tır. İçinizdeki sevgiler ve sevinçler, etinizden ve kemiğinizden değil, ötelerin gizeminden geliyor. Öyleyse evinde ebediyen sevmek ve sevilmek isteyen, önce sevginin Şefkatli Sahibi’nin ahlakını sevsin."
Yazar Muhammed Bozdağ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder