21 Mayıs 2015 Perşembe

Amel Defterini Doldurmanın Yolları nelerdir?

Amel Defterini Doldurmanın Yolları nelerdir?
 
Amel Defterini Doldurmanın  Yolları nelerdir?
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]
h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
15 Mayıs 2015, 08:00
 
 
Efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde “mü’minin hali hayret vericidir. Onun her hali hayırdır. Bu durum, mü’minden başka kimse için de söz konusu değildir. O, neşe ve sevinç ifade eden bir duruma mazhar olunca şükreder, bu onun için hayır olur. Herhangi bir sıkıntıya maruz kaldığında da sabreder. Bu da yine onun için hayır olur” buyuruyor. 
 
 Hz. Âdem’den bugüne insanoğlu çeşitli musibetlerle imtihan olmuş. Sıkıntı ve musibetler, içinde yaşadığımız âlemin kaçınılmazlarından. Asıl önemli olan, bizim bu sıkıntılar karşısındaki duruşumuz ve takınacağımız tavır. Bu konuda başta Efendimiz (sav) olmak üzere Allah dostları bize yol gösterici olmuşlar. 
 
İnsan bir sıkıntıya düşünce evvela, Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’de yer alan, “Eğer size bir musibet geldiyse bilin ki bu nefsinizdendir. Eğer bir hayır isabet ettiyse bilin ki bu da Allah’tandır” beyanına göre nefis muhasebesini yapıp, tevbe-istiğfarda bulunmalı. Efendimiz, ismet sıfatı sebebiyle geçmiş ve gelecek bütün günahları affedildiği halde günde en az 100 defa istiğfarda bulunuyorsa, biz aciz ve günahkâr kulların ne denli tevbe-istiğfara muhtaç olduğu meydandadır. 

Sadaka Belayı Defeder 

Daha sonra Efendimiz’in (sav); “Sadaka belayı defeder” şeklindeki yönlendirmesiyle sadaka vermeye özen göstermeliyiz. Sadakanın, henüz gelmemiş olan belayı önlediğini, isabet etmiş olana da tahammül kuvveti verdiğini unutmamalı, bu zor durum karşısında nasıl davranmamız gerektiğine çok dikkat etmeliyiz. Sabrın, musibetin ilk toslama anında gösterilmesinin çok önemli olduğunu, isyan edip de ilk şok anı geçtikten sonra gösterilecek sabrın, gerçek sabır olmayacağını bilmeliyiz. 
 
Bütün bu muhasebeleri yaparken şeytanın bizi başka bir yönden alt etmesine de izin vermemeliyiz. Çünkü bazen insan, “Bütün bunlar sana günahların yüzünden geldi” , “Sen zaten günahkârsın” , “Senden bir şey olmaz” şeklinde vesvese verebilir. Bu noktada hemen kendimizi toparlayıp Allah’ın en çok sıkıntıları evvela peygamberlere, sonra da derecesine göre imanda derinleşmiş kullarına verdiğini hatırlayabiliriz.

Fırsatları Ganimet Bilmeli

Bazen Cenab-ı Hak kulu için bir mertebe tayin eder. Fakat kulun, bu mertebeye ameliyle ulaşması mümkün değildir. O zaman bu kişiyi bir imtihan verip ona sabrettirerek o makamı kazanmasını sağlar. Biz de başımıza gelen sıkıntıları bir rampa gibi kullanarak bu durumu bir fırsata dönüştürebiliriz. Belki hiçbir zaman tırmanamayacağımız kulluk basamaklarını sabır ve sebatımızla birer birer kat edeceğiz. 
 
Küçük-büyük çekilen bütün sıkıntıların (hatta ayağımıza batan dikene kadar) günahlarımızı döktüğü, bizi ölüm anında, kabirde, mahşerde, mizanda karşımıza çıkabilecek nice sıkıntılardan kurtaracağını düşünürsek şer gibi görünen bu musibetlerin hakikatte hayır olan yüzlerini daha rahat görebiliriz.

Gerçek Cemaat

Bir ramazan günü Harun Reşit, Behlül Dânâ’ya: “Git, camide namazı kıldır, sonra tüm cemaati topla iftara getir” der.  Behlül camiye gider namazı kıldırır ancak iftar vakti topu topu 5-10 kişi ile geri gelir. Halife bu durum karşısında şaşkınlıkla: “Ben sana cemaati getir dedim sen bir avuç insanla gelmişsin” der. Bunun üzerine Behlül şöyle cevap verir: “Namazı kıldırdım sonra caminin kapısına dikilip çıkanlara namazda okuduğum sûreyi sordum bir tek bunlar bildi, gerçek cemaat bunlardır ben de toplayıp geldim.”

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

1. Yolda bir Müslüman kardeşimizle karşılaştığımızda selâm vermemiz…

2. Küçüğün büyüğe, sayıca az olanın çok olana, binitli olanın yürüyene, yürüyenin de oturana selâm vermesi... 

3.  İnsanlarla olan ilişkilerimizde onları incitmemeye dikkat etmemiz…

4. Söz gelişi biri kulağımıza eğilip bir şey söylemek istediğinde o, başını uzaklaştırmadan başımızı çevirmememiz, tokalaşmak istediğinde elimizi hemen çekmememiz, ondan kaçtığımızı sanmaması için yüzümüzü çabucak başka tarafa çevirmememiz…

5. Bir kardeşimiz bizi yemeğe davet ederse kabul etmemiz...

6. Bize ihtiyacı olursa yardımına koşmamız... 

7. Yanımızda aksırıp da “Elhamdülillah” derse ona “Allah sana merhamet etsin” anlamında “Yerhamükellah” dememiz…

8. Hastalanırsa ziyaretine gitmemiz…

9. Vefat ederse cenaze namazını kılıp defnetmemiz, gerektiğini biliyor musunuz?
 
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder