İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe Hazretleri, sükûtunun uzunluğu ve derinliğiyle meşhurdu. Bu bakımdan yaptığı tavsiyeler, onun bu hâlinin yani uzun sükût ve derin tefekkürün bir yansımasıydı.
Nitekim Ebû Hanîfe’nin şu tavsiyeleri, aynı zamanda onun iç dünyasının kelimelerle resmidir:
- “Bilmiş ol ki, insanlarla iyi geçinmezsen onlar sana düşman kesilirler, velev ki anan-baban bile olsa senden hoşlanmazlar. Akrabandan olmayan bir cemâatle iyi geçinirsen sana ana-baba olurlar.”
“Hoş geçinmek gereken yerde müdârât / idare edici muamele yapmayan akıllı sayılmaz.”
“Basra’ya girdiğin zaman insanlar seni karşılar ve ziyaret ederler. Senin kadrini bilirler. Herkese mertebesine göre itibar et. Şeref ehline ikramda bulun. İlim ehlini büyük tanı. Üstadlara hürmet göster. Gençlerle gönül alıcı lâtife yap. Avamla yakından görüş. Fâcirlere müdârât /idare edici muamele göster. Hayırlı kimselerle arkadaşlık yap. İdarecilere lâkaytlık gösterme. Kimseyi hakir görme. Mürüvvette kusur etme, sırrını kimseye açma. Denemedikçe kimsenin dostluğuna güvenme. Alçak ve hasis kimselerle dost olma. Hoşa gitmeyen bir şeye alışma. Sefihlerle düşüp kalkma. Hoş geçin. Sabırlı ve mütehammil ol. Güzel ahlâklı, geniş yürekli, derya gönüllü ol. Kalbin gibi elbisen de temiz olsun ve bir de yeni olsun. Binek atın iyi olsun. Güzel kokular kullan…”
- “Yemek yedirmekte çok cömert ol, herkesi doyur. Bil ki bahîl ve cimri kimse asla başa geçip efendi olamaz.”
“Seni ziyaret edenleri de, etmeyenleri de sen ziyaret et. Sana ister iyilik yapsınlar ister kötülük, sen herkese, dâimâ iyilik yap. Her vakit iyilikte bulun. Affet, bazı şeylere göz yum. Sana eziyet veren şeyi terk et, hakkı yerine getirmeye çalış.”
- “İnsanlara, onların yapmaya alışık olmadıkları bir şeyi teklif etme. Onların beğendikleri şeyi sen de beğen. Onlara dâimâ iyi niyet göster. Doğruluk yap. Kibri bir yana bırak. Sana gadretseler de sen gadretme. Sana hıyânet etseler de sen emâneti yerine getir. Vefâdan ayrılma. Takvâya sarıl.”
Bütün nasihatlerinin özünü; «takvâya sarılmak»ta noktalayan İmâm-ı Âzam’ın fevkalâde zekâsı, velûd muhayyilesi, inkârcılara ve bâtıl fikir ve inanışlara saplananları ilzâm eden tulûatları ve müthiş ifade kudreti, dâimâ takvâya sarılmanın gayret ve hizmetine âmâdeydi. Çünkü o, sahâbe terbiyesi almıştı.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2010-Mayıs, Sayı: 63.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder