Tasavvuf büyüğünden uyarılar
Tanıyanların ‘Tevekkül Dede’ diye isimlendirdikleri tasavvuf büyüğü de şöyle uyarıda bulunur dostuna:
Hastalık ve musibetler Allahü Teâlâ’nın imanlı kullarına makamını yüceltme imtihanıdır. Cenab-ı Hak’tan gelen her şey hayırlıdır. Sabır içinde şükrederken yine ben kazandım diyerek gerginlikten kurtulur, mutluluk duyabilirsin. Kesin olan odur ki, Allahü Teâlâ kullarına zulmetmez. Kulları kendileri layık olduklarına maruz kalırlar sonunda.
Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. Kazaya razı ol ve Allahü Teâlâ’nın sana verdiği rızkı yetersiz bulma.
İnsanların elinde olana tamah etmekten sakın, takdir-i İlahi’ye razı olma duygusundan hiç ayrılma!
Eğer dünyevi işlerin seni üzüyorsa boşuna üzülme. Dünya hiçtir, hiç ile uğraşan da hiçtir! Şu eşsiz nimeti de unutma!
- Allah bir kuluna iman nimeti vermiş ise ne vermemiş ki üzülsün? İman nimeti vermemişse ne vermiş ki sevinsin?
Şu üç göreve de dikkat et:
- Namazları vaktinde kılmak.
- Haramlardan sakınmak.
- Helal kazançtan başkasına ilgi duymamak. Şunu da unutma:
- Dünya hayatı bir hayaldir. İnsanların çoğu bu hayal peşinde koşarlar bir müddet. Yaşlanınca farkına varırlar bu hayalin. Bakarlar ki bu hayalin de çoğu gitmiş, azı kalmış geride. O zaman hayatı tam değerlendiremedik diye pişmanlık duymaya başlarlar.
Sakın hatalarının çokluğunu hatırlayarak Rabb’imizin rahmetinden ümit kesmeyesin. İnancımızda İlahi aftan ümit kesmek yoktur. Hepimizin günahı çok, belki tevbemiz de azdır. Ne var ki, yüz kere tevbeni bozsan da ümidini yitirme, “yine gel” daveti hep geçerlidir. Bunlar da iman sahipleri için önemli müjdelerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder