Aslıhan Erkişi - Ali böyle söylediyse tamamdır
Aslıhan Erkişi
a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
03 Haziran 2016, 08:00
Ali böyle söylediyse tamamdır. Veya “ben Aliye kefilim” yerine ses tonu düşerek “Haa Ali mi? Imm o öyle söylediyse… eee.. bilmiyorum ki” diye söyleniyorsa bence Ali’nin (veya bu isim Ayşe de olabilir Aslıhan da. Yani isimler temsili) bu duruma üzülmesi hatta kahrolması gerekir.
Canım halam her görüşmemizde ısrarla üstüne basarak “verdiğin sözde dur”, “dediğin saatte orada ol” “birisinden borç alma ya da borcuna sadık ol” derdi. Çok anlamamakla birlikte niye sürekli bunları tekrarlıyor diye de sıkılırdım. Bu öğütlerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu anlamak için büyümem gerekiyormuş sadece.
Bu ve benzeri şeylerin bahanesi olmaz. Eğer yapamayacağımız bir mesele ise söz vermemeli, o saatte orada olamayacaksak başka bir saat söylemeli, ödeyemeyeceksek borç alıp başkasını zor durumda bırakmamalıyız. Sizin doğru söylediğinize inanan birisine yalan söylemeniz en büyük ihanettir….
Biz sanatçılar bu gibi durumlarla çok karşılaşıyoruz. Sanat camiasından dostlarla bir araya geldiğimizde sıkça dertleştiğimiz bir iki konuyu size aktarmak isterim.
Mesela;
Sizden konser istenir, ona göre programınızı yaparsınız, saz arkadaşlarınızın o tarihine randevu alır, başkasına söz vermemeleri konusunda ricada bulunursunuz. Onlar da o tarihe denk gelen diğer işlerini geri çevirirler. Tabii ki istisnai durumlar olabilir ama bazen programı yapacak olanların keyfi gelmeyince o programı 1 gün öncesi bile iptal edebiliyorlar. İptal edenin sadece iki dakikasını alan olayın arka yüzünde çok büyük sorumluluklar vardır mesela. Sanatçı işinden olduğu gibi, orkestra da işinden olur. Bu sebeplerden dolayı birçok sanatçı konser ücretinin bir miktarını önceden alır.
Diğer bir sıkıntı da sanatçının yaptığı işin ücretini alamamasıdır. Hatta bazılarını biliyorum ki cebinden para bile öder. Size verilen sözün yerine getirilmediğine mi üzülüceksiniz yoksa yaptığınız işe gösterilen saygısızlığa mı?
İşinize saygı gösterilmediğini şu cümlelerden anlarsınız:
Ne iş yapıyorsun?
Mütevazılık edip ses sanatçısıyım demezsiniz de müzisyenim dersiniz.
Ne cevap geliyor dersiniz?
Sesin güzel mi?
Yok hiç değil, kargalarla yarışıyorum bu konuda hatta. Niye güzel olsun ki, ben ses sanatçısıyım Allah Allah, hiç ses sanatçısının sesi güzel olur muymuş?
İnanın 5 saniye sessiz kalmanın cevabında bu gizlidir. Fakat verdiğiniz cevap mütevazılıktan öldüğünüzün resmidir.
Yok canım estağfurullah, söylüyoruz kendi çapımızda bir şeyler.
Büyük hata ettiniz çünkü “söylüyoruz işte bir şeyler” dediğinizde karşıdan can alıcı bir hamle daha gelir.
Ee mırıldansana bakayım biraz.
Evet, artık siz bittiniz. Bülbülü unutun, kargalarla düete devam.
Diğer bir problem;
Sanatçıya ödenen ücret fuzuli geliyor olmalı ki...
Ya işte şurada bir program var, siz de gelseniz bir iki bi şey söyleseniz… (Burada kastedilen: Bütçemiz yok!)
Şimdi deseniz ki evinizi bir mimara yaptırınca para ödemiyor musunuz?
Yada tıp fakültesinden mezun bir doktora muayene olunca ücretini ödemeden mi çıkıyorsunu? Konservatuvar mezunu olan birisi tescilli sanatçıdır. Sonuçta sanatçı da hayatını devam ettirebilmek için bu yolu seçmiş. Yoksa gider tıp okurdu, öyle değil mi?
Çok samimi olan davetler var, onları tenzih ederim. Bir yardım programıysa davet bile edilmese gider sanatçılar. Çünkü duyguları çok farklıdır. İç dünyaları tertemizdir.
İç dünyası temiz olan bir insanın ahlakı da davranışları da ve dahi diline dökülen sözleri de düzgün olur.
Dedik ya, sanatçılar duygusaldır. Kiminin “aman canım “deyip kestirip attığı, onların gönlüne bomba gibi düşer.
Kırılır, incinir, sabreder...
Ama gün gelir.. O doğru sözde olduğu gibi olur.
Biraz dinmek, dinlenmek, kırıklarını tamir için:
Sanat takdir görmediği yerden hicret eder...
a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
03 Haziran 2016, 08:00
Ali böyle söylediyse tamamdır. Veya “ben Aliye kefilim” yerine ses tonu düşerek “Haa Ali mi? Imm o öyle söylediyse… eee.. bilmiyorum ki” diye söyleniyorsa bence Ali’nin (veya bu isim Ayşe de olabilir Aslıhan da. Yani isimler temsili) bu duruma üzülmesi hatta kahrolması gerekir.
Canım halam her görüşmemizde ısrarla üstüne basarak “verdiğin sözde dur”, “dediğin saatte orada ol” “birisinden borç alma ya da borcuna sadık ol” derdi. Çok anlamamakla birlikte niye sürekli bunları tekrarlıyor diye de sıkılırdım. Bu öğütlerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu anlamak için büyümem gerekiyormuş sadece.
Bu ve benzeri şeylerin bahanesi olmaz. Eğer yapamayacağımız bir mesele ise söz vermemeli, o saatte orada olamayacaksak başka bir saat söylemeli, ödeyemeyeceksek borç alıp başkasını zor durumda bırakmamalıyız. Sizin doğru söylediğinize inanan birisine yalan söylemeniz en büyük ihanettir….
Biz sanatçılar bu gibi durumlarla çok karşılaşıyoruz. Sanat camiasından dostlarla bir araya geldiğimizde sıkça dertleştiğimiz bir iki konuyu size aktarmak isterim.
Mesela;
Sizden konser istenir, ona göre programınızı yaparsınız, saz arkadaşlarınızın o tarihine randevu alır, başkasına söz vermemeleri konusunda ricada bulunursunuz. Onlar da o tarihe denk gelen diğer işlerini geri çevirirler. Tabii ki istisnai durumlar olabilir ama bazen programı yapacak olanların keyfi gelmeyince o programı 1 gün öncesi bile iptal edebiliyorlar. İptal edenin sadece iki dakikasını alan olayın arka yüzünde çok büyük sorumluluklar vardır mesela. Sanatçı işinden olduğu gibi, orkestra da işinden olur. Bu sebeplerden dolayı birçok sanatçı konser ücretinin bir miktarını önceden alır.
Diğer bir sıkıntı da sanatçının yaptığı işin ücretini alamamasıdır. Hatta bazılarını biliyorum ki cebinden para bile öder. Size verilen sözün yerine getirilmediğine mi üzülüceksiniz yoksa yaptığınız işe gösterilen saygısızlığa mı?
İşinize saygı gösterilmediğini şu cümlelerden anlarsınız:
Ne iş yapıyorsun?
Mütevazılık edip ses sanatçısıyım demezsiniz de müzisyenim dersiniz.
Ne cevap geliyor dersiniz?
Sesin güzel mi?
Yok hiç değil, kargalarla yarışıyorum bu konuda hatta. Niye güzel olsun ki, ben ses sanatçısıyım Allah Allah, hiç ses sanatçısının sesi güzel olur muymuş?
İnanın 5 saniye sessiz kalmanın cevabında bu gizlidir. Fakat verdiğiniz cevap mütevazılıktan öldüğünüzün resmidir.
Yok canım estağfurullah, söylüyoruz kendi çapımızda bir şeyler.
Büyük hata ettiniz çünkü “söylüyoruz işte bir şeyler” dediğinizde karşıdan can alıcı bir hamle daha gelir.
Ee mırıldansana bakayım biraz.
Evet, artık siz bittiniz. Bülbülü unutun, kargalarla düete devam.
Diğer bir problem;
Sanatçıya ödenen ücret fuzuli geliyor olmalı ki...
Ya işte şurada bir program var, siz de gelseniz bir iki bi şey söyleseniz… (Burada kastedilen: Bütçemiz yok!)
Şimdi deseniz ki evinizi bir mimara yaptırınca para ödemiyor musunuz?
Yada tıp fakültesinden mezun bir doktora muayene olunca ücretini ödemeden mi çıkıyorsunu? Konservatuvar mezunu olan birisi tescilli sanatçıdır. Sonuçta sanatçı da hayatını devam ettirebilmek için bu yolu seçmiş. Yoksa gider tıp okurdu, öyle değil mi?
Çok samimi olan davetler var, onları tenzih ederim. Bir yardım programıysa davet bile edilmese gider sanatçılar. Çünkü duyguları çok farklıdır. İç dünyaları tertemizdir.
İç dünyası temiz olan bir insanın ahlakı da davranışları da ve dahi diline dökülen sözleri de düzgün olur.
Dedik ya, sanatçılar duygusaldır. Kiminin “aman canım “deyip kestirip attığı, onların gönlüne bomba gibi düşer.
Kırılır, incinir, sabreder...
Ama gün gelir.. O doğru sözde olduğu gibi olur.
Biraz dinmek, dinlenmek, kırıklarını tamir için:
Sanat takdir görmediği yerden hicret eder...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder