15 Haziran 2016 Çarşamba

Aslıhan Erkişi - Ben en çok onu seviyorum

Aslıhan Erkişi - Ben en çok onu seviyorum

 
Aslıhan Erkişi

a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
15 Haziran 2016, 08:00


Arabayla seyahate çıktığımız bir gündü. Çocuklar gezmeyi çok severler ya, bir gün mutluluktan olacak, bir elini babasının omuzuna bir elini benim omuzuma attı ve dedi ki:

Ben en çok kimi seviyorum biliyor musunuz? Aslında şimdiye kadar hiç ayrım yapmamıştı, yoksa birimizden birini mi tercih edecek diye üzülerek baktık birbirimize.

Enn çok Peygamberimizi seviyorum.

Sözcükler ağzından dökülürken yüzünde, sesinin tonunda öyle büyük bir heyecan ve sıcaklık vardı ki görülmeye değerdi.

Bu sevginin minicik bir kalpte nasıl uyandığını elbet merak ediyorduk ama onun bunu söylediğinde ki mutluluk anını izlemeyi daha çok sevdik.

Biliyor musunuz, dedi gözlerini kocaman açarak, Peygamberimiz kedileri o kadar çok seviyormuş ki bir gün bir kedi, hırkasının üzerinde uyuyakalmış. Peygamberimiz ne yapmış biliyor musunuz? Onu uyandırmamak için hırkasını kesip de kalkmış oturduğu yerden. Bir de bir şarkıda dinledim. Peygamberimiz kuşu ölünce çok üzülen bir çocuğun evine gidip başın sağ olsun ben de çok üzüldüm, demiş.

Anladık ki, bebekliğinden bu yana hayvanlara karşı fazlaca merhametli olan, kedilerin peşinde koşan, yakaladığını kucağından indirmeyen, salyangozlarla koyu muhabbetlere dalıp görüşürüz sevimli salyangoz diye ayrılan kızımızı, peygamberimizin hayvanlara olan merhameti kalbinden fethetmişti.

Bu arada 8.5 yaşındaki kızımız Mehru, kendi isteğiyle dün ilk orucunu tuttu ama son yarım saatinin oldukça zorlu geçtiğini söyleyebilirim. Muzur kardeşimiz Gülru, ablasının yanında çikolata şeker yemeye başlayınca orucunu bozmak istedi. Belki fikri değişir düşüncesiyle sevgili Yonca Kaya Şahin’in kızı Zülal’in 7 yaşında tuttuğu orucu kaleme aldığı yazıyı okudum ona. “Allah’a verdiğim sözü tuttum” sözünden çok etkilendi ve ben de sözümü tutacağım dedi.

PEYGAMBER SEVGİ DEMEK...

Peygamber demek, sevgi hoşgörü merhamet ve nezaket demek. Şimdi peygamberini bu kadar seven, merhameti onda bulan bir çocuk, ekranda parmağı havada kaşları çatık bir adamın “Namaz kılmayan hayvandır” lafından ürkmez mi? Peki ya rahmet kapılarının sonuna kadar açık olduğu bu ayda, kalplerin her zamankinden daha yumuşak, merhamet dolu olması gereken bu ayda, bu cümleler doğru mu? Kimsenin bir inananın kalbinden o huzuru sökmeye hakkı yoktur. Derdiniz insanların kalplerinde yaralar açmak, nefret ettirmekse aynen böyle devam edebilirsiniz gerçekten işe yaradığını ve başarılı olduğunuzu söyleyebilirim. Nefreti tanımamış insanların yüreğine nefreti tattırdınız. Bu din, parmak havada azarlama dini değildir. Nefret saçma, iftira öğretme, yalana dolana alıştırma dini değildir. Ya güzeli söyleyin ya da inandığınız Allah adına susun artık. Susun ki gerçekten inanan insanlara daha fazla zarar vermeyin.

Not: Bu sözlerin sahibi özür dilemiş. Fakat Yunus Emre der ki; “Bir kez gönül kırdıysan kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.” Canlı yayın vs. diyenler, Allah’ın kamerası 24 saat canlı kayıtta…

İster Allah sevgisi ister insan sevgisi ister hayvan sevgisi hiç fark etmez kalbinde sevgi olanın dilinde de sevgi olur, eylemlerinde de sevgi olur.

Neyse ki hâlâ sevgi tohumları eken insanlar var. O tohumlar bir kalpte, gönül toprağında yeşerecek ve bu dünyayı iyi insanlar kurtaracak. inanıyorum…

Bu arada, Orlando’da gerçekleştirilen sapıkça saldırıyı kınıyorum.

Seri katille selfie çekerken o katil tarafından katledilen insanları, ailelerini, sevenlerini, medeniyetini, vatanını, meslek onurunu ve şereflerini yok sayan polisleri(!)kınıyorum. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder