Ayşe Özkalay - Ramazan misafirleri
Ramazan-ı şerif; helâllerde dahi bir riyâzat mevsimidir esasen. Allah’ı her nefeste iki kere hissetme, Kur’ân-ı Kerim ile kucak kucağa yakınlaşma zamanıdır. Bütün âzâya tutturulan oruçlarla, terâvihlerle, infaklarla ve ikramlarla, Kadir Gecesi’ni kaçırmamak için hassasiyetle sahura erken kalkıp aksatmadan kılınan gece namazlarıyla, iyice incelen, hassaslaşan, manen büyüyen mü’minin, senede bir ay olsun takva mektebinde devamsızlık yapmadan ilahi terbiyeyi aldığı zaman dilimidir…
Ve hadisin ifadesiyle Ramazan ayı girdiğinde Yüce Allah, Arş’ın taşıyıcısı olan meleklere şu emri verir: “Haydi kendi tesbihlerinizi bırakın artık, Muhammed ümmeti için istiğfarda bulunun!” Ramazan sanki bahane gibidir, Allah’ın kullarını affetmesi için bizlere verdiği, şahane bir bahane.
Yaratılmış kullar adedince Allah’a giden yol olduğu gibi, her yaratılmışın Ramazan’ı da kendine has anlamlar içerecektir. Kimi bir türlü düzen tutturamadığı beş vakitte Huzur’da olacak, kimi gıybete tamamen kapatacak kendisini, kimi de her iftar ettirdiğinin orucunun sevabını da alıp bir günde günlerce oruç tutmuş mükâfatına kavuşmak için açacaktır sofrasını.
Benim Ramazanlarım küçüklüğümden beri hep Peygamber Efendimiz’in (sas) Sa’d b. Ubade’ye (ra) iltifat makamından ettiği, “Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun…” niyazından nasiptar olur muyuz ümidiyle, iftar sofraları hazırlayarak geçti.
Müjdeli bir hikâye vardır: Misafirsever bir mümin, kıyamet koptuğunda ayın on dördü gibi parlak bir şekilde kabrinden çıkar. Mahşerdeki insanlar, “Bu şahıs mutlaka gönderilmiş bir Peygamberdir!” derler. Bir melek onlara şöyle cevap verir: “Bu şahıs, sadece misafir seven, onlara saygı gösteren ve ona, cennetten başka gidiş yeri olmayan bir mümindir.”
Ve hadisin ifadesiyle Ramazan ayı girdiğinde Yüce Allah, Arş’ın taşıyıcısı olan meleklere şu emri verir: “Haydi kendi tesbihlerinizi bırakın artık, Muhammed ümmeti için istiğfarda bulunun!” Ramazan sanki bahane gibidir, Allah’ın kullarını affetmesi için bizlere verdiği, şahane bir bahane.
Yaratılmış kullar adedince Allah’a giden yol olduğu gibi, her yaratılmışın Ramazan’ı da kendine has anlamlar içerecektir. Kimi bir türlü düzen tutturamadığı beş vakitte Huzur’da olacak, kimi gıybete tamamen kapatacak kendisini, kimi de her iftar ettirdiğinin orucunun sevabını da alıp bir günde günlerce oruç tutmuş mükâfatına kavuşmak için açacaktır sofrasını.
Benim Ramazanlarım küçüklüğümden beri hep Peygamber Efendimiz’in (sas) Sa’d b. Ubade’ye (ra) iltifat makamından ettiği, “Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun…” niyazından nasiptar olur muyuz ümidiyle, iftar sofraları hazırlayarak geçti.
Müjdeli bir hikâye vardır: Misafirsever bir mümin, kıyamet koptuğunda ayın on dördü gibi parlak bir şekilde kabrinden çıkar. Mahşerdeki insanlar, “Bu şahıs mutlaka gönderilmiş bir Peygamberdir!” derler. Bir melek onlara şöyle cevap verir: “Bu şahıs, sadece misafir seven, onlara saygı gösteren ve ona, cennetten başka gidiş yeri olmayan bir mümindir.”
Bu müjde, kestirme yoldan Allah’ın rızasına kavuşmaya iştiyakımızı kabartıp, ev ahalisinin en tatlı hatıraları haline gelmiştir. Fakat Ramazan bu sene bana gurbette merhaba dedi ve maalesef görünen o ki, bu Ramazan’ı uzun iftar sofraları hazırlamaktan mahrum kalarak, mahzun geçireceğim. İşte gurbetin verdiği en büyük sızı da bu olsa gerek.
Zaman zaman Rabbimiz biz kullarını farklı imtihanlarla daha gelişmiş versiyonumuza kavuşmamız için terbiye ederken, hayatımızdaki her şeyi tekrar tanımlamamızı istiyor. İstidatlarımızı sorgulatıyor, baskın taraflarımızı törpüleyip atıl kalmış özelliklerimizi keskinleştiriyor ki dualarının büyüklüğü kadar ameli olmayan kullarını, kabule layık hale getirip icabet etmiş olsun.
Tevbe Suresi’nin 111. ayetinde buyrulduğu gibi, “Allah, karşılığında kendilerine Cennet vermek üzere mü’minlerden öz varlıklarını ve mallarını satın almıştır.” Sizin amellerinizi satın almak ve öylece sizi umduklarınıza nail etmek ister.
Zaman zaman Rabbimiz biz kullarını farklı imtihanlarla daha gelişmiş versiyonumuza kavuşmamız için terbiye ederken, hayatımızdaki her şeyi tekrar tanımlamamızı istiyor. İstidatlarımızı sorgulatıyor, baskın taraflarımızı törpüleyip atıl kalmış özelliklerimizi keskinleştiriyor ki dualarının büyüklüğü kadar ameli olmayan kullarını, kabule layık hale getirip icabet etmiş olsun.
Tevbe Suresi’nin 111. ayetinde buyrulduğu gibi, “Allah, karşılığında kendilerine Cennet vermek üzere mü’minlerden öz varlıklarını ve mallarını satın almıştır.” Sizin amellerinizi satın almak ve öylece sizi umduklarınıza nail etmek ister.
Ben Ramazan’ımın bu seneki anlamını arayıp durayım, siz büyük şair ve mutasavvıf Feridüddin Attar’a kulak verin. Cevâhirnâme isimli eserinde, “Misafiri hoş tut. Misafir Allah vergilerinden bir nimettir. Misafir, rızkını beraberinde getirir. Sonra ev sahibinin günahını götürür. Misafire karşı ikramlı ol. Kâfir bile olsa, git hemen kapıyı aç.” der.
Aynı eserinin başka bir yerinde de şöyle söyler: “Misafirini iyi konuklayan iman ehline Allah, rahmet kapısını açar. Tabiatı misafirden hoşlanmayan kimseden Allah da, Resûlullah (sav) Efendimiz de incinir. Misafire hizmet eden kul, kendisini Allah katına layık bir dereceye yükseltir. Misafiri güler yüzle karşılayan, Allah’tan ölçüsüz lütuflar görür. Görünüşte misafir ev sahibine yük gibi gelir ama aslında yük değil, rahmet ve berekettir.”
Son müjde Rasulullah Efendimiz’den (sav) olsun: “Ramazan ayında kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesi’nde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır.”
Aynı eserinin başka bir yerinde de şöyle söyler: “Misafirini iyi konuklayan iman ehline Allah, rahmet kapısını açar. Tabiatı misafirden hoşlanmayan kimseden Allah da, Resûlullah (sav) Efendimiz de incinir. Misafire hizmet eden kul, kendisini Allah katına layık bir dereceye yükseltir. Misafiri güler yüzle karşılayan, Allah’tan ölçüsüz lütuflar görür. Görünüşte misafir ev sahibine yük gibi gelir ama aslında yük değil, rahmet ve berekettir.”
Son müjde Rasulullah Efendimiz’den (sav) olsun: “Ramazan ayında kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesi’nde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır.”
Allah’ı hoşnut edip, meleklerle musafahalaşacağınız, insanların gönüllerine girip dualarını alacağınız, mağfirete, muhabbete, lûtfa garkolup Ramazanlaşacağınız mübarek ay sizleri kucaklasın. Kapınızı hayırla tıklatanlarınız çok olsun.
https://www.yenihayatgazetesi.com/ramazan-misafirleri-ayse-ozkalay-20120
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder