Aslıhan Erkişi - Alzheimer
Kısa bir sessizlik ve birbirine atılan bakışlardan sonra içlerinden biri;
Hoş bulduk efendim…Nasılsın evladım?
İyiyim çok şükür teyzecim siz nasılsınız.
Ben de iyiyim işte yaşlılık malum. Nazmiye Hanım neredeler, o niye gelmedi?
Biraz işleri vardı çok selam ve sevgilerini iletti size teyzecim.
Aleyküm selam evladım. Sen de çok selam söyle. Allah size zürriyet (evlat) de vermedi değil mi?. Olsun oğlum üzülmeyin. Ne yapacaksın her şey Allahtan... Hayırlısı böyleymiş üzülmeyin… Nazmiye kızımıza da selam söyle….
Anneannem Süleyman Demirel’i evinde ağırladığını zannediyordu ama konuştuğu babamdı…
Biz çocuktuk o zaman. Meselenin üzülünecek bir tarafının olduğunu tam olarak kestiremiyorduk elbette. Ama annelerimiz için durumun daha zor olduğunu da anlıyorduk. Kısa süren bir sessizlik ve şaşkınlıktan sonra annem ve teyzemler kaçarcasına teker teker odadan dışarı çıkıp ağlamaya başlamışlardı. Gerçekten zor bir durum. Daha önce ufak tefek belirtileri olmuştu ama bu sefer durum biraz daha ciddiydi. İlerleyen günlerde benzeri olaylar ve daha farklı durumlarla da karşılaştık. Evet, anladık ki anneannem halk dilinde “bunama” diye tabir edilen Alzheimer hastalığına yakalanmıştı…
Alzheimerın en önemli belirtilerinden birisidir unutkanlık. Çevremizde unutkanlığından yakınan çok kişiyle karşılaşırız. Hemen telaşa kapılmayın tabii bu durum yoğun ve stresli iş ortamından, evdeki sorumluluklarından, yorgunluktan ve uykusuzluktan kaynaklanabiliyor olabilir. Bunlar basit unutkanlıklardır. Fakat yaş ilerledikçe, unutkanlığın sonucu olarak ortaya çıkan, konuşurken ne konuştuğunu unutma, hafızada anlık git geller, düşünmede problemler olmaya başladıysa ve evin yolunu bulamaz duruma gelindiyse evet bir problem başlamış demektir. Üstelik bu hastalık 40’lı yaşlara kadar inmiş durumda olduğundan biraz dikkat etmekte de fayda var.
Hastanın eşini çocuklarını tanıyamıyor olması çok acı verici olsa da hasta yakınları için de çok zor bir dönemdir. İşte burada yaşlılara hürmet, sevgi, ilgi alaka, sabır ve en önemlisi merhamet; hasta yakınlarına da anlayış ve destek göstermek gerekiyor.
Konuya nereden geldim; arabada, Tanju Babacan’ın konuk olduğu bir radyo programına denk geldim. Çok kısa süre dinleyebildim. Annesinin Alzheimer hastası olduğundan bahsediyordu, eve geldiğimde sosyal medya hesabına bakınca çok uzun zamandır bu hastalığa dikkat çekmeye çalıştığını gördüm.
Yaşamayınca başa gelmeyince birçok hastalığın varlığından bile haberimiz olmuyor. Midemiz ağrımasa midemizin, böbreğimiz ağrımasa böbreğimizin bile farkında olmayız öyle değil mi? O hasta bir gün ben de olabilirim, sen de… Mesele farkında olup, başkalarının da farkında olmasını sağlamaktan ibaret.
Bu hastalığın henüz bir ilacı bulunamadı fakat her gün başka bir buluşla karşılaşıyoruz. İnşallah Alzheimer’ın da kanserin de ve devası bulunmayan tüm hastalıkların da yakın tarihte ilacı bulunur.
Bununla birlikte tüm hastalıklarda geçerli en az üç ilaçlı bir reçete var ki o da sevgi, merhamet ve özveri…
Tebrikler Tanju Babacan’a ve yüreğinden merhamet taşan tüm yüce gönüllü insanlara…
http://www.meydangazetesi.com.tr/alzheimer-makale,3514.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder