SADECE BİZ ENGELLİLER İÇİN DEĞİL TÜM İNSANLAR İÇİN İBRET ALINMASI GEREKEN GERÇEK BİR YAŞAM ...
15 Yaşında Sadece Çene Kasları Çalışan Yatalak Bir Çocuk
15 yaşından 18 yaşına kadar şahit olduğum bir hayattır bu..
Bir ömre sığdıramadıklarımızı üç seneye sığdıran bir çocuğun hikayesi..
Hasan 15 yaşında sadece çene kasları çalışan yatalak bir çocuk...
Ablasından dolayı tanımış olduğum Hasan ile ve dert ortağı olduk birbirimize.
Ben Hasan’ı sık sık ziyaret eder olmuştum çünkü onun yanında huzuru buluyordum..
Ne zaman gitsem Hasan ya Kur-an okuyor veyahut Namaz kılıyordu.
15 yaşında olmasına rağmen gözlerime bakmazdı. O, edebin vucut bulmuş haliydi.
Dertleşmelerimizde bir gün bana şu sözler söyledi
"Sena abla annem her gece ağlıyor benim öleceğimi biliyor oysa ben halimden öyle memnunum ki Allah beni sevdiği için böyle yarattı, eğer ayaklarım, ellerim olsaydı günah işlerdim. Belki asi olurdum."
Bu cümleleri duyunca kendimden utandım 15 yaşında bir çocuk bunları bana söylerken ben dünyanın lezzetleri peşinde koşuyor nasıl daha fazla lezzet alabilirim diye düşünüyordum.
Ateist olarak bir ömür geçirmiştim yeni imanla şereflenmişken Hasan çıkmıştı karşıma. Her cümlesi beni derinden etkiler olmuştu ve sürekli Hasan'ı ziyaret eder olmuştum. İlk kur-an’ı Hasan’dan öğrendim ve benden tek şey istiyordu. O yapamamıştı ben öğretecektim Kur-an’ı miniklere.
Böyle bir buçuk sene geçirdik ben gider hem Kur-an öğrenir, Risale okumaları dinler ve Hasan’a hizmet ederdim.
Hasan çok az yer çok az uyurdu. Uyandığında ilk yaptığımız şey tuğlasını götürmek olurdu abdest alırdı.
Ben artık Hasan’ın 17 yaşında bir çocuk olduğunu unutmuştum çünkü o bizlerin göremediklerini görüyor, bizlerin yaşayamadıklarını yaşıyordu.
Kendi harçlıklarıyla iki defa umreye gitmiş oradaki hacıların da gönlüne taht kurmuştu.
Umre dönüşlerinde ziyaret ettiğimde, Peygamber efendimizi görmüşcesine dinledim ondan Mekke'yi Medine'yi.
Uzun bir müddet Hasan'nın yanına gidemedim, ablası aradı beni sena Hasan'a dua et dedi.
Sanki kalbime biri hançer sapladı atladım ucağa gittim Hasan’a. Beni görünce tebessüm etti.
İlk sorusu öğretiyor musun Kur-an’ı oldu. Oysa ben dünyaya dalmış hiç böyle bir misyon edinmemiştim kendime. Sustum, sustu...
Tekrar tesbihata başladı. Son üç gün ve artık Hasan nefes alamamaya başlamıştı,
Doktorlar bir umut en azından makinayla oksijen verelim diye, bütün dişlerini kırmak zorunda kaldılar, anestezi veremiyorlardı çünkü bünyesi kaldırmazdı..
O acıları yaşadı ve tek bir ah duymadık dilinden..
Tek cümleleri dua ve tesbihattı.
Ben inanamıyordum Allahım nasıl olur da 18 yaşındaki bir çocuk böyle bir imana sahip olurdu.
Son üç gün hiç uyumadı Hasan'ım kurban olayım uyu dediğimizde, az kaldı uyuyacağım, şimdi uyanık olma vakti, dua vakti deyip tekrar tesbihata başlıyordu.
Ablası uyumuş nöbet sırası bana gelmişti. Biz artık bitmiştik yaşadıklarımız bizi derinden sarsmış imanımız kuvvetlenmiş kalbimiz perişan olmuştu.
Hasan gözleri açık sel gibi yaşlar dökülüyor ve şunları söylüyordu
“Allah'ım bu insanlar ne yaptılar, Allah'ım bu insanlar ne yaptılar da yanıyorlar, insanlar yanıyor” sonra yüzünde bir tebessüm beliriyor
“Allah'ım sana hamdolsun, ayaklarım var yürüyorum, ne kadar güzel bir yer burası” diyordu.
Ben hiç şahit olmadığım şeyler yaşıyordum ve dua ediyordum.
Sonra bana Sena abla alnını aç dedi, ben açtım ve az daha dedi sonra kapat kapat dedi.
Ne oldu Hasan'ım ne gördün dedim. Tebessüm etti sen inanmışsın dedi.
Son saatler hiç konuşmadı sadece Kur-an okudu. Artık son anlarını yaşıyordu hepimiz başındaydık tarifi mümkün olmayan bir huzur ve acıyı aynı anda yaşıyorduk.
Hasan Fatma teyzenin yüzüne çevirdi başını, anne sakın üzülme. Artık benim gitme zamanım geldi beni bekliyorlar hakkını helal et dedi ve gözlerini kapadı.
Bu benim hayatımda dönüm noktası oldu. Artık miniklerim var ve onlar Kur-an öğreniyorlar.
Hasan ağabeylerini tanıyorlar.
Rabbim beni Hasan'la haşretsin.. Amin
Sena...
Tarih : 10.12.2012 Kaynak : Risale Ajans
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder