19 Şubat 2014 Çarşamba

Vehb bin Münebbih’ten günümüze mesaj yüklü misaller


aile-sağlik Yazarlar Ahmed Şahin

Vehb bin Münebbih’ten günümüze mesaj yüklü misaller

 
 
Vehb bin Münebbih hicri 124’te Yemen’de vefat eden tabiin’in maneviyat büyüklerindendir.
 
 
Yaşadığı birinci ve ikinci asırdaki İslam büyüklerinin hepsini de ziyaret edip her birinden feyizler alıp istifadeler sağlayan bu maneviyat büyüğü, Peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselamın gelmiş geçmiş insanların hepsinden de en üstün derecede yaratıldığını izah ederken, şu misali verir, o günün insanlarına. Der ki:
 
 
-İnsanların aklı bir avuç kum misali olsa, onları irşadla mükellef olan Allah Resulü’nün aklı da, uçsuz bucaksız bir kum çölü misaline benzer. Bir avuç kumun sınırsız kum çölüne nispeti ne ise, insanların meleke bakımından Ahirzaman Nebisi’ne nispeti de odur. Zaten Peygamberliğin özelliği de bu büyük farkı gerektirmektedir. Zira Rabb’imiz insanların tümünden de akıllısını tercih eder, onlardan daha akıllı ve kabiliyetlisi varken, yahut da yaratılacakken neden daha az akıllı ve kabiliyetlisini zatına tebliğci seçsin? Bu sebeple Resulullah’ın (sas) talim ve tebliğini daha üstünü olmayan son yüce talim ve tebliğ olarak dinleyip sarılmak gerekir. Gevşeklik gösterip beklemek bu yüzden akılla da nakille de makul ve meşru görülmez.
 
 
Vehb bin Münebbih, hizmet insanlarının maruz kaldığı bela ve musibetleri yorumlarken de şöyle der:
 
 
-Okuduğum irşad kitaplarında gördüm ki, eğer insan hizmet esnasında belâ, sıkıntı ve darlığa düşerse, bilsin ki bu, Peygamberlerin ve salihlerin hallerindendir. Çünkü onların hepsi, hizmette çok sıkıntı çektiler, zorluklara maruz kaldılar. Eğer insan bol rahatlığa kavuşursa, bilsin ki, büyüklerin yolu rahatlık ve lezzetler içerisinde yaşamak değildir. Belki hizmet yolunda zorluklara sabır ve tahammül ederek makamlarını daha da yücelere yükseltmektir.
 
 
 Kendisine şöyle bir soru sorarlar.
 
 
-Bir asra yakın hizmettesin. Sence dine en büyük fayda ile en büyük zarar hangi halden gelir? Şöyle cevaplar bu soruyu:
 
 
-Dine en büyük fayda veren hal, hizmetinden dolayı hiç kimseden bir takdir, tebrik beklentisi içinde olmama halidir. En büyük zarar veren hal de, çevreden hep takdir ve tebrik beklentisi içinde olma halidir.
 
 
 Derler ki, bir kulu Allah’ın sevdiği ne ile belli olur? Bir işaret ve tahmin söz konusu olabilir mi?
Şöyle cevaplar bu soruyu da:
 
 
-Allah bir kulunun hayrını dilerse onu, dine hizmet istek ve arzusu ile doldurur. Başkalarının para kazanmaktan duyduğu zevkten fazlasını o, dine hizmet emekten duyar! Bu duygu o kulun hizmette sabır ve sebatına sebep olur.
 
 
Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdülmelik’e, üzeri yazılı bir mezar taşı getirirler. Bu yazıyı ancak Vehb bin Münebbih’in okuyacağı söylenir. Hemen davet edilerek yazıyı gösterirler. Taştaki yıpranmış yazıyı herkesin dinleyeceği yüksek sesle okur. Şöyle uyarıda bulunuyor mezar taşındaki yazı:
 
 
-Ey Âdemoğlu! Sen, eğer ecelinin devamlı yaklaşmakta olduğunu düşünseydin; hep dünyaya çalışmaktan vazgeçer, salih amellerini artırıp, hizmetini çoğaltmaya bakardın. Şüphesiz sana da yarın benim gibi pişmanlık duygusu gelecektir. Çoluk çocuğun ve en yakınların seni de toprağa teslim ettikten sonra çekip gidecekler. Artık amellerinle baş başa kalacaksın yeni yerinde. İyi amelle gelmişsen ne mutlu sana! Günahlarla yüklü gelmişsen, büyük pişmanlık bekliyor seni! Öyleyse şimdiden hazırlık yap. Pişman olmadan önce tedbirini al! Yoksa sen de benim gibi başında dikili bir taştan başka bir şey bırakmayacaksın arkanda. Şimdi düşünme sırası sende!
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder