Ahmed Şahin
a.sahin@zaman.com.tr
RAMAZAN2014
Kişi sevdiğiyle beraber olacaktır ahirette!
Geçmişte gazetelerimizin Ramazan sayfalarında nükte ve fıkra köşeleri bulunurdu. Bu köşelerde okuyucuyu düşündüren, tebessüm ve tefekkür nükteleri yazılırdı.
Bugün sizlere geçmişin düşünmeye sebep olan o nüktelerinden önemli bulduklarımı arz etmeye çalışacağım. Görülecek ki, gerçekten de bazı nükteler bir kitap kadar düşündürmekte, bir mürşit gibi de uyarılarda bulunmaktadır. İşte o nüktelerden bazıları:
Hak dostlarından İbrahim Ethem, rüyasında Hz. Cebrail’i elinde bir defterle görür ve sorar:
- Nedir elindeki defter ey Cebrail?
- Hak dostlarının isimlerinin yazılı olduğu defter, der.
- Bak bakalım benim ismim de yazılı mı Hak dostlarının içinde?
Hz. Cebrail, hayır der, senin ismin Hak dostlarının içinde değil, Hak dostlarını sevenlerin içinde.
İbrahim Etem de hemen teklifini yapar:
- Öyle ise der benim ismimi de Hak dostlarının yanına yaz. Çünkü der “Kişi sevdiğiyle beraber olacaktır” buyurdu Peygamberimiz. Ben de sevdiklerimle birlikte olmak isterim.
Hz. Cebrail, teklifi yerinde görür ve İbrahim’i de sevdiği Hak dostlarıyla birlikte yazar.
Demek ki kimleri seviyorsak burada, nihayet onlarla olacağız orada. Öyle ise düşünmeye değer bu olay! Kimleri seviyor, kimlerle birlikte oluyoruz burada. Bir düşünelim mi? Çünkü onlarla olacağız orada?
****
Bir adam konuşmalarında hep cömertlikten söz ediyor, ama kesesini açıp hiç de cömertlikte bulunmuyordu.
Bu adam İbrahim Ethem’e:
- Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et, dedi.
İbrahim Ethem de tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı:
- Sen açığı kapa, kapalıyı da aç, bu sana yeter! Adam:
- Açık olan nedir ki onu kapayayım, kapalı olan nedir ki onu da açayım? deyince İbrahim, hemen cevap verdi:
- Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır. Onu kapa. Kapalı olan da hiç cömertlik yapmadığın kesendir, onu aç! Bu sana yeter!
Ne dersiniz, bu nasihatin bize de şümulü olabilir mi? Biz de çoğu zaman cömertlik gibi güzel hasletlerden uzun uzadıya söz ediyor, ama elimiz cüzdanımıza bir türlü girmiyor, pek de cömertlikte bulunmuyor muyuz?
Bizim de ağzımızdan fazla cüzdanımızı açmamız mı gerekiyor? Konuyu bizim de düşünmeye ihtiyacımız olabilir mi?
***
İbrahim Ethem’e: Piyasa çok pahalandı diye dert yandılar. Öyle ise yine ben kazandım diye cevap verdi. Sordular: “Sen nasıl kazanıyorsun, piyasa pahalanınca?” Şöyle açıkladı kazancını:
- “Pahalanan malı bir müddet almaz, beklerim. Böylece ucuzken verdiğim para da bana kalır. Bu sebeple her pahalılıkta ben kazanırım!
Var mısınız, İbrahim Etem gibi her pahalılıkta kazanmaya? Bir müddet sabredip ucuzlayınca almaya?
Yoksa biz alışkanlığımızdan vazgeçemez, pahalansa da almaya devam mı ederiz?
****
Hak dostu İbrahim Ethem, çok mütevazı bir hayat yaşardı. Bundan da hiç sıkılmaz, aksine mutluluk duyardı.
Kendisine şöyle sordular:
- Nasıl sabrediyorsun bu mütevazı hayata? Şu açıklamayı yaptı İbrahim Ethem:
- Her şey küçük başlar, zamanla büyür. Fakat sıkıntılar büyük başlar, zamanla küçülür.
Onun için ben baştan büyük sandığım sıkıntının şimdi küçüldüğünü görüyor, mütevazı hayatımdan hep mutluluk hissediyorum. Çünkü enbiyanın, evliyanın hayatıdır mütevazı ve iktisatlı hayat.
Ne dersiniz okumaya, anlamaya ve anlatmaya değer mi bu mesaj yüklü misaller?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder