9 Temmuz 2014 Çarşamba

Ahmed Şahin - Nevadir-i Süheyli’den günümüze mesaj yüklü misal!

Ahmed Şahin - Nevadir-i Süheyli’den günümüze mesaj yüklü misal!



RAMAZAN2014 Yazarlar Ahmed Şahin

Nevadir-i Süheyli’den günümüze mesaj yüklü misal!

 
 
O günlerde tarihi değeri yüce Bağdat’ta çıkan kıtlık sonunda yaygınlaşan açlık, çevreyi kırıp geçiriyordu.
 
 
Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu. İçinde ekmek piştiği dışarıya yayılan kokudan anlaşılan yol kenarındaki evin kapısından seslendi hamalın biri:
 
 
-Allah rızası için bir parça ekmek, günlerdir lokma geçmedi boğazımdan! Tandırın başındaki kadın, taze ekmekleri kızına uzattı, kızcağız da güzelce katlayıp kapıya gelerek uzattı aç hamala. Hamalın sevincine sınır yoktu. Evine doğru hızlandığı sırada karşıdan gelen birinin ‘Bu ekmeleri hangi evden aldın?’ sorusuna muhatap olunca, geriye dönüp parmağıyla ekmek aldığı evi işaretledi. Adam başını sallayarak söylendi:
 
 
- Yanılmamışım, başka kimin evinden ekmek alınabilir bu kıtlık zamanında? Öfkeyle eve gelip çaldığı kapı açılır açılmaz sordu:
 
- Ekmeği kim verdi hamala?
 
 
 Hanım korkudan kızını gösterdi. Güya acıyacağı kızına tepki göstermeyeceğini düşünüyordu. Elindeki sopayı hızla kaldırdı, kızının ekmek veren eline öyle bir öfke ile indirdi ki, bilek kemiğinin çat diye kırıldığı duyuldu, el çarpık hale geldi.
 
 
- Ben her isteyene ekmek verseydim bu evde ekmek kalır mıydı şimdiye kadar? diye de söylenmeyi ihmal etmedi.
 
 
 Halbuki Rabb’imiz:
- Verdiğim nimete şükrederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır, şükredene veririm, size de azabım şiddetli olur! Buyuruyordu. Nitekim bu şükürsüzlüğün sonu da öyle olacaktı. Hatta çok geçmeden olmaya başladı bile. Kısa zamanda işleri bozuldu. Çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması dahi kurtarmadı şükürsüz adamı. Bir ara evine ekmek bile alamaz duruma düştü. Nitekim bir akşam eve gelince kızcağıza acı haberi şöyle verdi:
 
 
- Artık benden ümidinizi kesin, çünkü bu akşam ekmek alacak kadar da para kazanamadım. Çarşıya in, sattığımız dükkanın karşısında bekle, gelip geçen bir tanıdıktan ekmek parası iste!
 
 
Kızcağız çarşıya inmiş, utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısında bir köşeye büzülerek bir tanıdık beklemeye başlamıştı. Bu sırada karşıdaki dükkandan kendini seyreden bir genç hızla yaklaştı: ‘Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada?’ diye sordu. O da mecburen anlattı gerçek durumu.
 
 
- Hiç paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek için bekliyorum burada! deyince elini cebine atan genç adam hatırı sayılır miktarda bir parayı uzattı: Bununla istediğin kadar ekmek al, ben de nimetin şükrünü eda etmiş olayım böylece dedi.
 
 
Ancak, elinin birini arkasına saklayarak tek elini uzatması adamın dikkatini çekti. ‘Elini neden saklıyorsun, bir yara bere varsa tedavi ettireyim, saklama. Allah bana imkan ihsan etti, şükrünü yapmalı, iyilik etmeliyim. Yoksa verdiği nimetini alır elimden’ diye ısrar etti. Kızcağız da durumunu açıklamaya mecbur kaldı:
 
 
- Ben, dedi, bir yoksula ekmek vermiştim, yolda rastladığı babam sormuş, yoksul da ekmek aldığı evimizi gösterip bizi haber vermiş. Babam eve gelince elindeki sopayı ekmek veren elime öylesine bir öfkeyle indirdi ki, bileğim kırıldı, elim çarpık kaldı, kimseye göstermekten utanır oldum. İlave etti: Hatta bu yüzden de çarpık elle evde kaldım, kimse bana talip olmadı!
 
 
Bu açıklamayı dinleyen genç adam bağırmaya başladı:
 
 
- ‘Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum, işte karşımda, siz de şahit olun.’ diyerek gelenlere başladı gerçeği anlatmaya:
 
 
-Ekmeği isteyen yoksul hamal bendim. Demek ki elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum. Hem sebep olayım, hem de seni bu halinle baş başa bırakayım, buna Allah razı olmaz. Seni karşıdan görünce içimden bir sevgi selinin coştuğunu hissettim, bana ekmek veren kızcağıza ne kadar da benziyor, diye düşündüm. Yanılmamışım. Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını alıp bana nasip etti. Şimdi ise imtihan sırası bana geldi. Ben de aynı cimrilik ve şükürsüzlüğe düşmek istemem. Haydi nikahımızı yaptırıp sıkıntıdan kurtulması için birlikte gidelim şükürsüz babaya doğru!
 
 
El ele yürürler, ekmek veren eli kırdıktan sonra ekmek parasına muhtaç hale gelen, şükürsüz babaya doğru!
 
 
Bilmem siz nasıl bakarsınız bu mesaj yüklü tarihi misale?
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder