18 Temmuz 2014 Cuma

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-35

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-35

SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ...  Allah razı olsun hocam...
Sizi çok seviyorum canım hocam...

http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-35/Blog/?BlogNo=468049

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-35


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-35
 


Celal ÇELİK’in  hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle  kendi diliyle sunmaya devam ediyorum.

Dua etmiyoruz Vesselam!

Bizler yeterince dua etmiyoruz. Aslında dua öyle büyük bir ibadet ki, Peygamberimiz SAV
“Ayakkabınızın bağı bile kopsa onu Allah’tan isteyin” buyuruyor. (Tirmizi)

 Peygamberimizin SAV hayatının her karesinde dua vardır. Gece yatarken, uyanınca, gömlek giyerken, abdest alırken, yemekten önce ve sonra, banyo yaparken, tuvalete girip çıkarken .. gibi her olayda, ama heran dua etmiştir.

Dua o kadar önemli ki, Peygamber Efendimiz SAV Bedir savaşında gözyaşıyla dualar etti. Allah meleklerle yardım gönderdi. (Enfal suresi, 9-12. ayetler)

İstanbul iki şeyle fethedildi. Birincisi, Fatih Sultan Mehmet çağın en son teknojisiyle orduyu donattı ve ikincisi toplumdaki hemen herkesin gözyaşıyla dualarıyla...

Fatih Sultan Mehmet geceleri planlar hazırlarken, Akşemseddin gibi çok alimler sabaha kadar namaz ve gözyaşıyla Allah'a  yalvarıyorlardı. Evet İstanbul maddi ve manevi güçle fethedildi.

Belki beş vakit namaza henüz başlamadınız. Ama yine de dua edebilirsiniz. Hiç olmazsa gece yatarken, yatakta elinizi açın, samimi dille dua edin, amin deyin huzurla uyuyun inşallah...

Mesela:
“Ey güzeller güzeli Allah’ım, bana yine bugün çok nimetler verdin. Köfte için teşekkürler. (O gün yediğiniz bir nimet seçin) Allah’ım işlerimi yoluna koy, rızkımı artır, bugün aldığım o borcu ödememi nasip et. Çocuğumu  sınavlarında başarılı eyle, ...”

...vs bunun gibi samimi dualarla Allah’a içinizi dökün. Ve huzur bulun... Dua eden bilir ki kendisini duyan, gören ve isteğini yerine getirecek biri var...

Korku ve ümit arasında olmalıyız

Mümin daima havf (korku) ve reca (ümit) arasında bulunmalıdır. Çünkü fazla korkudan ümitsizlik, korkusuz ümitten ise gaflet doğar.

Mümin, Rabbinin büyüklüğünü ve azabının çetinliğini bilerek O’ndan korkar. Yani Allah’tan en çok korkan, O’nu en çok bilendir.

Ölünce karşılaşacaklarımdan hem korkuyorum, hem de ümitliyim. Mesela diyorum ki, günahlarım çok, Allah’ım şimdi beni yerde sürükleyerek götürtüp cehenneme atsan, haklısın.

Ama senin rahmetin azabını geçmiştir Allah’ım, tövbelerimi ve kırık dökük ibadetlerimi kabul et. beni ateş azabından koru, diye dua ederken gözyaşına boğuluyorum.

Bizler hayatımız boyunca, sürekli şeytan ve nefsimizin tuzaklarına karşı uyanık olmalıyız. Bu ise konuşmadan önce ve yapacağımız işten önce sonucunu düşünmekle mümkün olur.

Yani cehennemden korku içinde olmakla beraber, Cennete girme ümidini hiçbir zaman yitirmemeliyiz. Bunun içinde sürekli ibadet etmeli, iyilik etmeli, imanımızı korumalıyız.

         Allah’ın rahmetinden ümit kesmemeliyiz.

(Devam edecek)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder