İstiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy (1873/1936), Kastamonu Nasrullah Camii kürsüsünde milli birlik ve bütünlüğümüzün ehemmiyetine dair nasihatlarda bulunduğu bir cuma vaazında (19. teşrîn-i sânî, 1336/1920), Mısır'da ikâmet ettiği yıllardaki bir hâtırasını anlatır. Bu hâtıra, bugün içine düştüğümüz buhranların sebeplerine ışık tutması açısından oldukça düşündürücüdür.
Mısır-ı Ulyada (yukarı Mısır) dolaşıyordum. Orada aklı başında bir Müslümanla görüştüm. Konu siyasete intikal etti, dedim ki:
- Hayret doğrusu, 15 milyonluk Mısır'da çok az bir kuvvet var (Mısır, 1882 yılında İngilizler tarafından işgal edildi ve bu işgal 32 yıl boyunca hiçbir hukukî statüye dayanmaksızın devam etti). Bu kadar az kuvvetle, koca ülke nasıl korunabiliyor. Cevaben o zât dedi ki:
- O yabancı devlet adamlarından biriyle samimi görüşürüz. Söylediklerinizi ben de düşünmüş ve demiştim ki;
- Günün birinde, mesela Osmanlı Devleti 40 - 50 bin kişilik bir ordu hazırlayarak Mısıra gönderseler ne yaparsınız?
- Hiçbir şey yapamayız. Savunma imkanımız olmadığı için Mısır'larını kendilerine teslim eder çıkarız. Fakat şunu iyi biliniz ki, biz Osmanlılara değil 40 bin kişi, 40 kişi gönderecek kadar fırsat vermeyiz. Ülkelerinde bitmez tükenmez meseleler çıkartırız. Onlar birbirleriyle uğraşmaktan vakit bulup da bir kere olsun Mısır'a bakamazlar.
"Ey Müslümanlar birbirinize girmeyin, sonra kalplerinize meskenet, korku, acz çöker de, devletiniz, gücünüz, kuvvetiniz gider." Kur'ân-ı Kerim (Âl-i İmran, 103) (İbrahim Refik “Geçmişten Geleceğe Işıklar” s:11)
bu günde biz birbirimizle uğraşmaktan......anladı onu senJ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder