8 Kasım 2017 Çarşamba

ALLAH’I TANIMAK VE O'NA İMAN ETMEK-2

ALLAH’I TANIMAK VE O'NA İMAN ETMEK-2
 
II. SÜBÛTÎ SIFATLARI
 
 Sübûtî sıfatlar; hayat, ilim, semi, basar, irade, kudret, kelam ve tekvin olmak üzere sekiz tanedir.
 
1. Hayat.
 
Hayat, Allah’ın diri ve  hayat sahibi olması demektir. Allah’ın bu sıfatı, âyet ve hadislerde “hayy” kelimesi ile ifade edilmektedir. Allah’ın sıfatı olarak “hayy”, diri, kemal manasıyla hayat sahibi ve sürekli vâr olan, ölümlü olmayan, bâkî, ebedî ve dâim demektir. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer varlıklarda hayatı vâr eden de yok eden de Allah’tır.
Allah’ın bu sıfatı,  O’nun ezelî ve ebedî olduğunu ifade eder. O’nun evveli ve sonu yoktur. O hep diridir, hayatının sonu yoktur. O’nun sonu yoktur. Diğer canlıların ise evveli ve sonu vardır. Bütün yaratıklar, fâni sadece Allah bakidir. O’nun dışında her canlı ölecek ve O’na dönecektir. O asla ölmeyecek ve yok olmayacaktır.
توكل على الخي الذي لا يموت
 
 “Ölmeyen diriye güven...” (Fürkân, 25/58).
 هو الحي الذي لااله الا هو
 
“O diridir. O’ndan başka ilâh yoktur” (Mü’min,40/ 65).
  كل من عليها فان ويبقى وجه ربك ذو الجلال و الاكرام
 
“Yer yüzünde bulunan her şey ölecektir. Yalnız celal ve ikram sahibi Rabb’inin zatı bâki kalacaktır” (Rahmân,55/26-27) ânlamındaki âyetler, Allah’ın bu sıfatını anlatmaktadır.
 
2. İlim
 
İlim, Allah’ın ilim sahibi olması demektir. Allah’ın bu sıfatı; Allah’ın gizili ve âşikâr olanları, olmuşu ve olacağı, görünen ve görünmeyen âlemi, yerde ve göklerde olup bitenleri, geçmişi, hâli ve geleceği, canlı ve cansız bütün varlıkları, insanların gizli ve âşikâr bütün yaptıklarını, küçük ve büyük her şeyi bildiğini ifade eder.
 ان الله عالم الغيب و السموات و الرض انه عليم بذات الصدور
 
“Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. O göğüslerin özünü çok iyi bilendir” (Fatır, 35/38).
,  ان تبدوا شيئا او تخفوه فان الله كان بكل شيئ عليما   
 
“Bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de (fark etmez) çünkü Allah her şeyi çok iyi bilir” (Ahzab,33/54).
 و لو ان ما في الارض من شجرة و البحر يمده من بعده سبعة احرف ما نفدت كلمات الله 
 
“Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (ilmi, yazmakla) yine tükenmez” (Lokman,27).
 و ان تحهر بالقول فانه يعلم السر و اخفى
 
"Sözü açık söylesen de gizli söylesen de muhakkak O, gizliyi de ondan daha gizli olanı da bilir” (Tâhâ,20/7) anlamındaki âyetler Allah’ın eşsiz ilminin her şeyi kapsadığını ifade etmektedir
 
3. Semi’
 
Semî, Allah’ın, konuşulan sözleri, her sesi ve duaları işitmesi demektir.  Allah, gizli veya âşikâr, iyi veya kötü insanların bütün konuşmalarını ve sözlerini hatta fısıltılarını bile işitir, dua ve niyazları duyar. Allah da insanlar da işitir. Ancak Allah’ın işitmesi ile insanın işitmesi aynı değildir. Allah’ın işitmesi, vasıtasız ve sınırsızdır. İnsanlar hava ve kulak vasıtasıyla sadece belli frekanstaki sesleri işitip duyabilirler, gizli ve kısık sesleri duyamazlar, Allah ise hepsini duyar. İnsan nerede ne söylerse söylesin, en gizli yerlerde, yerin altında ve göklerde bile bir şey konuşsa Allah o konuşulanı işitir. Çünkü Allah insanlara yakındır.
 ان ربي لسميع الدعاء
 
“Şüphesiz Rabbim duaları işitendir” (İbrahim,14/39).
  ام يحسبونانالانسمع سرهم و نجويهم
 
“Yoksa biz onların sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmez miyiz sanıyorlar...” (Zuhruf,80).
و الله يسمع تخاورطما ان الله سميع بصير
 
"...Allah konuşmanızı işitir, çünkü Allah işitendir, görendir” (Mücadele, 58/1) anlamındaki âyetler Allah’ın her sesi ve her konuşulanı işittiğini ifade etmektedir.
Allah’ın bu sıfatında, ödüllendirme ve cezalandırma anlamı da vardır. Mesela;
من يرد ثواب الدنيا فعند الله ثواب الدنيا و الاخرة و كان الله سميعا بصيرا
 
“Kim dünya sevabını isterse (bilsin ki) dünya ve âhiret sevabı Allah katındadır. Allah işitendir, görendir” (Nisa, 4/134) anlamındaki âyette Allah’ın işitmesi ve görmesi, iyi iş yapanların mükafatını vermesi anlamındadır.
 
4. BASAR
 
Basar, Allah’ın, aydınlık ve karanlıkta küçük ve büyük her şeyi görmesi demektir. Allah, gizli veya âşikâr, küçük veya büyük bütün varlıkları, bütün yapılanları görür.  Allah da insanlar da görür. Ancak Allah’ın görmesi ile insanın görmesi aynı değildir. İnsan göz vasıtasıyla ancak belirli bir uzaklıkta, büyüklükte ve aydınlıkta olanı görebilir. Allah’ın görmesi ise, vasıtasız ve sınırsızdır. Allah küçük, büyük, aydınlıkta ve karanlıkta, vasıtasız ve sınırsız olarak her şeyi görür. İnsanlar, nerede ne yaparlarsa yapsınlar, en gizli yerlerde, yerin altında ve göklerde bile bir şey yapsalar Allah onları görür. Çünkü Allah insanlara yakındır.
ان الله بعباده لخبير بصير 
 
“Şüphesiz Allah kullarının (her halini) haber alandır, görendir” (Fâtır,35/31).
 انه بكل شيئ بصير
 
“O her şeyi görendir” (Mülk, 67/19) anlamındaki âyetler Allah’ın bu sıfatını ifade etmektedir.
 
Allah’ın bu sıfatında, ödüllendirme ve cezalandırma anlamı da vardır. Mesela,
 اعملوا ما شئتم انه بما تعملون بصير 
 
“...Dilediğinizi yapın O, yaptıklarınızı görmektedir” (Mümin,40/40) anlamındaki âyette sözü edilen Allah’ın görmesinden maksat, kuluna yaptıklarının karşılığını vermesidir.
 
5. İrade
 
İrade, Allah’ın dilemesi demektir.  İrade, bir şeyin olup olmamasını, şöyle veya böyle olmasını dilemek ve dilediği gibi yapmaktır. Dünyada var olan her şey Allah’ın dilemesi ile var olmuştur, O’nun dilediği zaman da yok olacaktır. O’nun dilediği olur dilemediği olmaz.  İnsanların da iradeleri vardır. Ancak Allah’ın iradesi ile insanların iradeleri tamamen farklıdır. İnsan her istediğini ve dilediğini yapamaz. Allah ise her istediğini ve dilediğini yapar. İnsanlara irade gücünü veren Allah’tır, Allah’ın iradesi ise zatı ile kaimdir. İnsanın istediği şeyin olması için, o şeyi oluşturan şartları bir araya getirmeye çalışması  gerekir, aynı zamanda Allah’ın da buna izin vermesi  gerekir. Çünkü Allah izin vermedikçe insanların istedikleri olmaz. Allah’ın iradesi tekvini ve teşrii olmak üzere iki kısma ayrılır.
 
Tekvini irade. Bu irade, Allah’ın yaratması ile ilgilidir. Bu iradeyi hiçbir sebep ve şart geçemez, yani bu irade bir sebep ve şarta bağlı değildir.  Allah neyi dilerse o olur, O’nun dilemediği bir şeyin olması mümkün değildir. Kainatta olup biten olayların hepsi Allah’ın dilemesi ile olmaktadır. Allah dilemeden, izin vermeden hiçbir şey meydana gelmez; sözgelimi Allah izin vermeden peygamber mucize gösteremez, kimse ölemez, kimse başarı elde edemez, kimse kimseye zarar vermez, bitkiler bitemez, ağaçlar meyve veremez, kainatın düzeni devam edemez.
 
Teşrii irade. Allah’ın bu iradesi insanların iradeleri ile birlikte cereyan eder. Bu irade, insanların işlerini yürütmeleri ve fiillerini yapmaları için onlara güç ve izin vermesi anlamındadır. İnsan bir işi yapmak, bir davranışta bulunmak isterse Allah o insana izin ve güç verir. İstek  insandan olduğu için sorumluluk insana aittir. Allah’ın bu iradesi Allah’ın, kulun her yaptığına razı olduğu anlamına gelmez. İnsanın istediği şeye Allah izin verir fakat insanın bu yaptığından razı olmayabilir.
 
Allah insanlardan bir şeyi yapmalarını, bir şeyden kaçınmalarını ister, yani insana bir şeyi emreder veya yasak eder, emir ve yasağına uyup uymamayı insanın iradesine bırakır.
  و الله بغير حساب
 
“Allah, dilediğine hesapsız rızık verir” (Bakara,212),
 فيغفر لمن يشاى
 
“Allah dilediğini bağışlar”, (Bakara, 4/284).
يؤتي الحكمة من يشاء  
 
“Hikmeti dilediğine verir” (Bakara, 4/269),
 يخلق ما يشاء  
 
“Dilediğini yaratır” (Mâide,5/17),
  يهدى من يشاى الى صراط مستقيم
 
“Dilediğini doğru yola iletir” (Yunus,10/25),
ء  يفعل الله ما يشا
 
“Allah, dilediğini yapar” (İbrahim, 14/27), anlamındaki âyetler Allah’ın bu sıfatını ifade etmektedir.
 
6. Kudret
 
Kudret, Allah’ın her şeye gücünün yetmesi demektir. Yüce Allah, güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapabilen, asla âciz olmayandır. Allah’ın da insanların da güç ve kudreti vardır. Ancak Allah’ın güce ve kudreti ile insanın gücü ve kudreti aynı değildir. İnsanların güç ve kudretleri sınırlıdır, her şeye güçleri yetmez, insanlar her istediğini yapamazlar. İnsanlara güç ve kudreti veren de Allah’tır.
 
Allah’ın gücü ve kudreti ise, sonsuz ve sınırsızdır. Allah’ın her şeye gücü yeter, O’nun gücünün yetmeyeceği hiçbir şey yoktur. O, mutlak güç sahibidir. İstediğini istediği zaman ve istediği şekilde yapabilir.
ان لله على كل شيئ قدير
 
“Gerçekten Allah, her şeye gücü yetendir” (Bakara,2/20). “Kur’ân’da 35 âyette Allah’ın “her şeye” gücünün yettiği bildirilmektedir. Allah’ın; yaratmaya (Yasin,36/81), ölüleri diriltmeye (Kıyâme, 75/40), parmak uçlarını bile yeniden inşa etmeye (Kıyâme,4), gökten azap indirmeye (En’âm,6/65), suyu yer yüzünden yok etmeye (Müminûn,23/18), bir toplumu yok edip yerine yenisini getirmeye (Meâric,70/40-41) kısaca her şeye... gücü yeter. O’nun aciz olduğu, gücünün yetmediği hiçbir şey yoktur. Hiç kimse ve hiçbir şey O’nu âcîz bırakamaz.. Allah’ın bir şeye “ol” demesi ile o şey  hemen olur. Yok olmasını istediği şey de yok olur. Allah için “imkansız” diye bir şey yoktur.
 
7. Kelam
 
Kelam, Allah’ın harf ve sese ihtiyaç olmadan konuşması demektir. Allah’ın konuşması insanların konuşması gibi değildir, O’nun harfe, sese, dile ihtiyacı yoktur. İnsanlara konuşma yeteneği veren de Allah’tır. Allah, peygamberlerine konuşmuş, onlara hitap etmiş, emir ve yasaklar vermiştir. Allah peygamberlerle ya doğrudan, ya elçi vasıtasıyla ya da vahiy yoluyla konuşmuştur:
و ما كان لبشر ان يكلمه الله الا وحيا او من ورائ حاب او يرسل رسولا فيوحي باذنه ما يشاء
 
“Allah insanlara ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O, yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Şûrâ,42/51) anlamındaki âyet bu gerçeği ifade etmektedir. Allah’ın kelam sıfatı ezelî ve ebedîdir. Kuran-i Kerîm de Allah kelamıdır (Tevbe,9/6).
 
8. Tekvin
 
Tekvin, Allah’ın yaratıcı olması demektir. Allah, yaratan, varlıkları örneği olmadan îcat eden, vâr edendir. İslam alimleri; rızık vermesi, yaratması, canları alması, yağmurları yağdırması, otları bitirmesi, sebze ve meyveleri var etmesi gibi fiili sıfatlarının tamamını bu sıfat ile ifade etmişlerdir.
و الله خالق كل شيئ  
“De ki: Allah, her şeyin yaratıcısıdır” (R’ad,13/16).
هل من خالق غير الله
 
“Allah’tan başka yaratıcı mı var?” (Fâtır,35/3).
 يخلق الله ما يشاى  
 
“Allah, dilediğini yaratır” (Nûr,24/45).
 و الله خالق كل دابة من ماء  
 
“O her canlıyı sudan yaratmıştır” (Nûr,24/45).
  هو الذي خلق لكم ما في الارض جميعا 
 
“O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratandır” (Bakara,2/29), anlamındaki âyetler Allah’ın bu sıfatını ifade etmektedir. Yaratmak Allah’a mahsustur. İnsanlar ancak yaratılan varlıklardan îcatlarda bulunabilirler, yoktan yaratamazlar.
 الا له الخلق و الامر  
 
“İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur” anlamındaki âyet bunu ifade etmektedir (A’râf,7/54). Allah, dilediğini yaratmaya, yok iken var etmeye gücü yeter.
 
III. FİİLÎ SIFATLARI
 
Yaratması, rızık ve nimet vermesi, yaşatması, canları alması ve ölüleri Kıyamet kopunca yeniden diriltmesi gibi nitelikler  fiilî sıfatlardır. İslam âlimleri Allah’ın fiilî sıfatlarını “tekvin” sıfatı ile ifade etmişlerdir.  
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ WEB SİTEDEN ALINMIŞTIR:

http://www.islamdahayat.com/sayfa.php?page_id=4

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder