26 Kasım 2017 Pazar

İSLAM'DA HAYVAN HAKLARI-1

İSLAM'DA HAYVAN HAKLARI-1
 
Hayvanların Değeri
وَمَا مِنْ دَآبَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلَّا أُمَمٌ أَمْثَالُكُمْ
 
"Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir..."[1]
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبِيحَهُ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
 
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.[2]
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالْأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ وَلَـكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
 
Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır.[3]
 
Kur'ân-ı Kerîm'in altı sûresi de hayvan adını taşımaktadır. Bunlar: Bakara (sığır, inek), En'âm (evcil hayvanlar), Nahl (bal arısı), Neml (karınca), Ankebût (örümcek) ve Fîl (fil) sûreleridir.
 
İslâm bütün kâinata olduğu gibi hayvanlar âlemine de, Yaratıcı'nın büyüklüğünü gösteren ve O'nun kudretine tanıklık eden varlıklar olarak bakar. İnsanların kendilerine bahşedilen bu İlâhî nimetin kıymetini bilip onu verenin kudret ve azametini anlamalarını ister. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyrulur:
أَفَلَا يَنْظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
 
"Bakmazlar mı deveye, nasıl yaratılmış?!"[4]
 
Hz. Peygamber, köpeklerin öldürülmesine razı olmamış, onların da bir ümmet olduklarını vurgulamıştır:
لَوْلَا أَنَّ الْكِلَابَ أُمَّةٌ مِنَ الْأُمَمِ لَأَمَرْتُ بِقَتْلِهَا
 
Köpekler ümmetlerden bir tanesi olmasaydı onların öldürülmelerini emrederdim.[5]
 
,Adiyy b. Hâtim karıncalara ekmek ufalayıp, şöyle dediği rivayet edilmiştir:
 
"Onlar bizim komşularımızdır. Üzerimizde hakları vardır."
 
İmam Ebû İshâk eş-Şirâzî, bazı dostlarıyla bir yolda yürürken karşılarına çıkan köpeğin, sahibi tarafından kovulması üzerine, köpeğin sahibine:
 
"Yolun bizimle onun arasında ortak olduğunu bilmiyor musun!" demiştir.[6]
İslâm dininin hayvanlara ve onların haklarına verdiği önemden bahsederken, dikkat çekilmesi gereken hususlardan birisi de, insanın bu canlılarla münasebetinin keyfiyetidir. Allah (cc), hayvanları yaratılıştan insanın menfaatine amade kılıp, hizmetine verince, onun hayvanlara nasıl davranılması gerektiğini belirtmiştir.
 
Bütün bunlarda, hayvanların insanın emrine verilmiş birer emanet olduğu, emanetin gereği olarak korunup gözetilmesi, bir prensip olarak hayvanların yaratılışlarına uygun şekilde muamele görmesi hususu dikkatlerden kaçmamaktadır. Tabii olarak bir hayvana karşı yapılacak en güzel muameleyle onlara muamele edilmelidir. Dolayısıyla İslâm, bir taraftan hayvana eziyet vermeyi ve ona gücünün üstünde yük yüklemeyi yasaklarken, diğer taraftan da hayvanı tabii değerinin üstüne çıkarmayı, insanlar tarafından hizmet edilen bir varlık (çoğu kerelerde tapılan bir mâbud) derecesine yükseltmeyi de kabul etmez.
 
Hayvanların Yaşam Hakkı:
 
Sebepsiz yere keyfi olarak hayvanların öldürülmemesi konusunda Rasulullah buyurdu ki:
مَنْ قَتَلَ عُصْفُورًا بِغَيْرِ حَقِّهِ سَأَلَهُ اللهُ عَنْهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ،
 
«Haksız yere bir serçeyi öldürenden Allah, kıyamet gününde hesap soracaktır»
قِيلَ: وَمَا حَقُّهُ؟
 
Ashab şöyle sordu: «Onun hakkı nedir?»
قَالَ: أَنْ يَذْبَحَهُ فَيَأْكُلَهُ.
 
Rasulullah: «Onu kesmek ve yemektir» buyurdu.[7]
 
Abdurrahman İbnu Abdullah, babasından naklediyor:
 
“Biz bir seferde Rasulullah ile beraber idik. Rasulullah bir ara yanımızdan ayrıldı. O sırada hummara denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. (Kuş kaçtı) yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Rasulullah (sav) efendimiz gelince:
مَنْ فَجَعَ هَذِهِ بِوَلَدِهَا؟ رُدُّوا وَلَدَهَا إِلَيْهَا
 
“Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu izdıraba attı? Yavrusunu geri verin!” diye emretti.
 
Yine aynı sahabi anlatıyor:
 
Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü. “Kim yaktı bunu?” diye sordu. “Biz!” dedik.  Rasulullah:
إِنَّهُ لَا يَنْبَغِي أَنْ يُعَذِّبَ بِالنَّارِ إِلَّا رَبُّ النَّارِ
 
“Ateşle azab vermek sadece ateşin Rabbine hastır” buyurdu.”[8]
Rasulullah (sav) buyurdular ki:
أَنَّ نَمْلَةً قَرَصَتْ نَبِيًّا مِنَ الْأَنْبِيَاءِ، فَأَمَرَ بِقَرْيَةِ النَّمْلِ فَأُحْرِقَتْ، فَأَوْحَى اللهُ إِلَيْهِ: أَفِي أَنْ قَرَصَتْكَ نَمْلَةٌ أَهْلَكْتَ أُمَّةً مِنَ الْأُمَمِ تُسَبِّحُ؟
 
“Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı, Allah Teala Hazretleri ona şöyle vahyetti: “Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın.”[9]
Hişâm b. Zeyd anlatıyor:
 
Dedem Enes b. Mâlik ile birlikte hakem b. Eyyub'un evine girdim. Bir de ne göreyim, birkaç kişi bir tavuğu (hedef) dikmiş, ona ok atıyorlar. Bunun üzerine Enes şöyle dedi:
نَهَى رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ تُصْبَرَ الْبَهَائِمُ
 
Rasulullah hayvanların hapsedilerek öldürülmesini yasak etti.[10]
 
Öte yandan hayvan türlerinin ve neslinin devamı açısından önemli olan av olgusuna da nasslarda değinilmiştir. Avlanmanın helâl oluşu nasslarda yer almakla birlikte doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı avcılığa izin verilmemiştir.
 
(Devam edecek)
 
Hazırlayan: Mehmet ERGÜN / Vaiz
 
[1] Enam, 6/38.
[2] Nur, 24/41.
[3] İsra, 17/44.
[4] Ğaşiye, 88/17.
[5] Ebu Davud.
[6]Mutafa es-Sibâ'î, Min Revâi'-i Hadarâtinâ, s. 113.
[7] Darimi.
[8] Ebu Davud.
[9] Buhari, Müslim.
[10] Müslim.
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder