21 Kasım 2017 Salı

ZEVKLERİ YERLE BİR EDENE DAİR-1

ZEVKLERİ YERLE BİR EDENE DAİR-1
 
Dünya Hayatının Misali:
اِنَّمَا مَثَلُ الْحَيوةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ فَاخْتَلَطَ بِه نَبَاتُ الْاَرْضِ مِمَّا يَاْكُلُ النَّاسُ وَالْاَنْعَامُ حَتّى اِذَا اَخَذَتِ الْاَرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ وَظَنَّ اَهْلُهَا اَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا اَتيهَا اَمْرُنَا لَيْلًا اَوْ نَهَارًا فَجَعَلْنَاهَا حَصيدًا كَاَنْ لَمْ تَغْنَ بِالْاَمْسِ كَذلِكَ نُفَصِّلُ الْايَاتِ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
 
Dünya hayatının misali şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız. (Yunus, 10/24)
 
İnsan Hayatının Safhaları
وَاللّهُ خَلَقَكُمْ ثُمَّ يَتَوَفّيكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ اِلى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَىْ لَا يَعْلَمَ بَعْدَ عِلْمٍ شَيًْا اِنَّ اللّهَ عَليمٌ قَديرٌ
 
Allah, sizi yarattı, sonra da sizi öldürecektir. İçinizden kimi de, biraz bilgiden sonra eşyayı önceki bildiği gibi bilmesin diye, ömrün en kötü çağına kadar yaşatılır. Şüphesiz ki Allah çok bilgili ve büyük kudret sahibidir. (Nahl, 16/70)
 
Hayatın bütün bu aşamalarını yaşaması takdir edilmiş insanların hayatlarında, Kur'an-ı Kerim'in bu tasvirini canlı olarak müşahede etmek mümkündür.
 
Bir Gün Mutlaka Öleceğiz
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ
 
“Her nefis ölümü tadacaktır.” (A1-i İmran, 3/185)
 
Her İnsanın Bitmek Tükenmek Bilmeyen Planları Vardır.
 
Liseyi bitirmek, üniversiteye girebilmek, mezun olmak, iş sahibi olmak, ev sahibi olmak, evlenip çoluk çocuk sahibi olmak, çocuğunu büyütmek, emekli olmak, huzurlu bir hayata kavuşmak gibi...
 
Bunlar bu planların en genel ve en sıradan olanlarındandır. Bunların dışında, herkesin, kendi içinde bulunduğu durum ve şartlara göre daha binlerce konuda çok kapsamlı plan ve tasarıları vardır.
 
Oysa bu planların hiçbirinin gerçekleşeceği kesin değildir. Buna karşın ölüm, yüzde yüz gerçekleşecektir.
 
Ölmemeye çare yoktur
 
Ne kadar uzun yaşamamız takdir edilmiş olursa olsun, bu dünya hayatında bize verilen süre sınırlıdır.
 
Saatin saniye göstergesinin her vuruşu, bu süreden bir parça koparmaktadır.
 
Attığımız her adımla ölüme doğru yol almaktayız.
 
Aldığımız her nefes, almamız mukadder olan nefes sayısını eksiltiyor.
 
Takvimden her gün koparılan yapraklarla arkada kalan günleri artık geri getirmek mümkün değildir.
 
Şairin dediği gibi dünya hayatının geçici olduğunu anlatmak üzere her gün cenazeler musallanın kürsüsüne çıkmaktadırlar.
 
“Fenây-ı âlemi takrir için cemaate
Cenaze va'za çıkar kürsî-i musallaya.” (Nâbi)
Her gelecek, yakındır. Uzak olan, gelmeyecek olandır.
 
Ölüm Sadece Bize mi?
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ    وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
 
Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak.  Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak."(Rahman, 55/26-27)
 
Kuran-ı Kerim'de Sık Sık Dünya Hayatının Geçiciliğine Vurgu Yapılır:
وَمَا الْحَيوةُ الدُّنْيَا اِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الْاخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذينَ يَتَّقُونَ اَفَلَا  تَعْقِلُونَ
 
“Dünya hayatı bir oyundan bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise muttakî olanlar için elbette daha hayırlıdır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” (En'am, 6/32)
 
Ahirete Karşılık Dünya Hayatına Razı mı Oldunuz?
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا مَا لَكُمْ اِذَا قيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فى سَبيلِ اللّهِ اثَّاقَلْتُمْ اِلَى الْاَرْضِ اَرَضيتُمْ بِالْحَيوةِ الدُّنْيَا مِنَ الْاخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيوةِ الدُّنْيَا فِى الْاخِرَةِ اِلَّا قَليلٌ
 
Ey imân edenler! Sizin için ne var ki, size, "Allah yolunda seferber olunuz," denildiği zaman yere yığıldınız kaldınız. Yoksa ahirete bedel dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az bir şeyden başka değildir. (Tevbe, 9/38)
 
Allah’a Kavuşma Hesabı Olmayanlar Gaflettedirler
اِنَّ الَّذينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا وَرَضُوا بِالْحَيوةِ الدُّنْيَا وَاطْمَاَنُّوا بِهَا وَالَّذينَ هُمْ عَنْ ايَاتِنَا غَافِلُونَ
 
O kimseler ki, Bize kavuşacaklarını ümit etmezler ve dünya hayatına razı olmuşlar ve onunla mutmain bulunmuşlardır ve o kimseler ki onlar Bizim âyetlerimizden gâfillerdir. (Yunus, 10/7)
 
Bu mesaj asıl olanın, Ahiret yurdu olduğunu  ortaya koymaktadır.
 
Bazıları İnkar Ediyor Diye...
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ {} قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ
 
Yaratılışını unutarak bize bir de mesel getirdi: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi. De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir." (Yasin, 36/78,79)
 
Sabaha Erince Akşamı Bekleme..
وعن ابن عمر (رعنهُمَا) قال: أخذ رسُولُ اللّهِ (صعم) بِمَنْكَبِى وَقالَ كُنْ في الدُّنْيَا كأنَّكَ غَرِيبٌ أَوْ عَابِرُ سَبِيلٍ[.وكان ابن عمر رضى اللّه عنهُما يقولُ: ]إذَا أمْسَيْتَ فلاتَنْتَظِرِ الصَّبَاحَ، وإذَا أصْبَحْتَ فَلا َ تَنْتَظِرِ المسَاءَ، وخُذْ مِنْ صِحَّتِكَ لمِرَضِكَ، وَمِنْ حَيَاتِكَ لمِوْتِكَ .
 
(150)- İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu.
 
İbnu Ömer (r.a) hazretleri şöyle diyordu: "Akşama erdiğinde, sabahı bekleme, sabaha erdiğinde akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap."  (Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334)).
 
Böylesi bir şuurla hareket edebilen bir Müslümanın, Ahiret yurdunu unutması düşünülemez. İslâm'ı iyi özümsemiş bazı büyüklerin, müminlere, kıldıkları namazları son namazlarıymış gibi eda etmeleri tavsiyesinde bulunmaları, ölüme ne derece hazırlıklı olunması gerektiği hususunda güzel bir fikir vermektedir.
 
Bu bilinçle namaz kılan bir Müslümanın namazı, gerçekten huşû içinde kılınan bir namaz olur.
 
Çünkü bu Müslüman, namazını bir daha Hakk'ın divanına durabilme fırsatının olmayabileceği şuuruyla eda etmektedir.
 
Kur'an-ı Kerim'de insanın ölümle burun buruna gelince nasıl içtenlikle yaratıcısına yakardığına dikkat çekilir:
وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّهَ مُخْلِصينَ لَهُ الدّينَ فَلَمَّا نَجّيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌ وَمَا يَجْحَدُ بِايَاتِنَا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ
Onları kara bulutlar gibi bir dalga sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah'a yalvarırlar. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise içlerinden doğru giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi öyle nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez. (Lokman, 31/32) Bu konumdaki yakarışlarda riyadan eser yoktur.
 
Sağlık zamanında hastalığı düşünerek tedarikli olmak ne kadar akıllıca bir hareketse, bu dünya hayatında Ahiret için hazırlık yapmak da o derece akıllıca bir davranıştır.
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder