2 Kasım 2017 Perşembe

Tabiatı Ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir-2

Tabiatı Ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir-2

        Dinimiz ağaç dikmeye ve ormanlarımızın korunmasına büyük önem verir. Yeryüzünü süsleyen çeşit çeşit ağaçlar ve ormanlar yüce Allah’ın insanlara bir nimeti, bir lütfudur. Yüce Rabbimiz göklerde ve yerde olan her şeyi insanların istifade etmesi için yaratmıştır. Ağaçlar ve ormanlar da bunlardan biridir. Ağaçların ve ormanların insanlara çok yönlü faydaları vardır. Meyveli ağaçların her mevsim değişik ve leziz meyvelerinden istifade ederiz. Ormanlarımıza gelince onların faydalarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

a) Ormanlar hava kirliliğini önlerler, iklimi değiştirirler, havayı temizlerler. Ormanlar dünyamızın oksijen deposudur. Bir ağaç saatte iki kilo karbondioksit emerek havayı zehirli gazlardan temizler. Aynı zamanda iki kilodan fazla oksijen vererek hayata hayat katar.


 b) Bulunduğu bölgeye yağmurun yağmasını sağlar.
c) Toprağımızın aşınmasını önler, erozyona mani olur.
d) Yağan yağmurları tutarak sel baskınlarını önler, gövdesi ve dallarıyla şiddetli kasırgalara siper olur.
e) Yakıt olarak, kapı, pencere gibi ihtiyaçlarımızı karşılamada, sanayide, gemi yapımında v.s. yararlanılır.
f) Manzarası ile insanı huzur ve sükûna kavuşturur. Gözümüze güzellik, gönlümüze neşe sunar.
Kısaca ağacından, görünüşünden, gölgesinden, temiz havasından istifade ederiz.
Kur’an-ı Kerim’de Ağaç

        Kur’an-ı Kerim’de “şecer”, “şecera” kelimeleri 26 yerde, bahçe anlamındaki “cennet-cennât” 147 yerde, aynı anlamdaki “firdevs” 2 yerde, hurma ve hurmalık anlamındaki “nahi-nahîl” 20 yerde, meyve anlamındaki “fâkihe-fevâkih” 25 yerde, aynı anlamdaki “semer, semera-semerât” 22 yerde, üzüm anlamındaki “ıneb-a’nâb” 11 yerde, “zeytûn” 4 yerde ve nar anlamındaki “rummân” üç yerde geçmektedir.

         Yüce Allah mü’minlerin ahiretteki yurduna Cennet ismini vermiştir. Cennet bol ağaçlık, yeşillik yer demektir. Bahçelerin en güzeli içerisinde suyu bulunan, şırıl şırıl suyu akan bahçelerdir. Onun için çeşitli âyet-i kerimelerde âhiretteki cennet tasvir edilirken “altlarından ırmaklar akan cennetler…” ifadesi kullanılır. Demek ki insan böyle yerde mutlu oluyor, huzura kavuşuyor. Öyle ise dünyamızı da cennet gibi yeşillendirmeliyiz. Yeşile sahip çıkmalıyız, ormanlarımızı korumalıyız.

 Peygamber Efendimizin Tavsiyeleri

        Peygamber Efendimiz ağaç dikimine ve korunmasına çok önem vermişler, bizzat kendi mübarek elleriyle hurma ağaçları dikmişler (15) ve ümmetini buna teşvik ederek şöyle buyurmuşlardır:
إِنْ قَامَتِ السَّاعَةُ وَبِيَدِ أَحَدِكُمْ فَسِيلَةٌ فَإِنِ اسْتَطَاعَ أَنْ لاَ يَقُومَ حَتَّى يَغْرِسَهَا فَلْيَفْعَلْ

  “Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da, kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse mutlaka onu diksin, bırakmasın.”(16)
مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا ، أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا ، فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ أَوْ بَهِيمَةٌ ، إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ

 “Herhangi bir Müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan insan, kuş kurt yerse mutlaka onun için bu bir sadaka olur.”(17).
“Ağaç diken hiç bir kimse yoktur ki Allah o kimseye diktiği ağaçtan çıkan meyve ve diğer faydaları kadar sevap vermesin.”(18).
“Kim bir ağaç diker de büyüyüp meyve verinceye kadar bakımını yaparsa elde edilen her meyvesi Allah katında onun için sadaka olur.”(19).

 Sevgili Peygamberimiz ormanların tahrib edilmesinin, gereksiz ağaç kesilmesinin büyük günah olduğuna işaret ederek: “Kim yolcuların ve hayvanların gölgelendiği bir ağacı boşuna ve lüzumsuz olarak keserse, Allah onu başaşağı Cehenneme atar.” buyurmuştur. (20).

Ağaçlarımızı, ormanlarımızı lüzumu halinde kesip yararlanabiliriz, tabii yerlerine yenilerini dikmek şartı ile. Peygamber Efendimiz bu konuda da bize örnek olmuş, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesini emretmiştir. Şöyle ki, Medine’nin uzak bir yöresini kesime açmış, fakat ağaç kesmek isteyenlerin, yerine yenisini dikmelerini şart koşmuştur. Belâzûrî “Fütûhu’l-büldân” isimli eserinde şöyle rivayet eder:

Resûlullah (s.a.v.) Zî-Kard gazvesinden dönerken Zuraybu’ttavil’e geldiğinde Ensardan Benî Hârise’ler ona:
“- Ey Allah’ın Resûlu! Burası bizim deve ve koyunlarımızın otlağıdır, kadınlarımızın çıkacakları yerlerdir.” dediler. Onlar bu sözleriyle el-Gâbe’nin yerini yani ormanlık olacak yeri kasdediyorlardı. Bunun üzerine Allah Resûlu:
“Bir kimse buradan bir ağaç keserse bunun karşılığı olmak üzere bir ağaç diksin.” diye emretti. Bu emir üzerine ağaçlar dikildi. Bunun bir sonucu olarak burası bir orman haline geldi, el-Gâbe/ormanlık adıyla anıldı.” (21).

Hz. Ömer de ormanların korunmasına çok önem verirdi. Şöyle ki: Ziyad, Osman b.Maz’un’un azatlısıydı. Maz’un ailesinin Herre’deki toprağı, bu azatlıların idaresinde idi. Ziyad diyor ki: Ömer b.Hattab abasıyla başı örtülü olarak bazen gün ortasında benim yanıma gelir, yanımda oturur, benimle konuşur, ben ona salatalık ve sebze ikram ederdim. Ömer günlerden bir gün bana:
“- Yerinden ayrılma, ben seni buraların idaresine memur ettim. Medine etrafındaki ağaçları koparmaya, kesmeye müsaade etme. Her hangi bir kimse ağaçlara dokunursa, o kimsenin ipini, baltasını al.” dedi. Ben:

“- Elbisesini de alayım mı?” dediğimde, Ömer:
“- Elbisesine dokunma.” dedi. (22).

Bütün bu izahlardan anlaşılmaktadır ki çevrenin temiz tutulmasına, yeşilin ve ormanların korunmasına büyük önem vermektedir. Hatta islam alimleri ekin ve ağaçların susuz ve bakımsız bırakılmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir. (23).


Dr. Durak PUSMAZ
Haseki Eğitim Merkezi Müdürü

 Dip notlar:
13- Keşfü’l-hafâ, 1, 288.
14- Türkiye Gazetesi, 1/10/986.
15- bk. Ahmed b.Hanbel, Müsned, V., 354, 440.
16- Ahmed b.Hanbel, Müsned, III, 184, 191.
17- Tecrid-i Sarih Tercemesi, VII, 120.
18- Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 415.
19- Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 374.
20- Ebû Dâvud, Edeb, 158-159.
21- Belâzûri, Fütûhu’l-büldân (Çev., Zâkir Kadri Ugan) İst., 1955, s.15.
22- Belâzûrî, a.g.e., s.12-13.
23- Vehbe Zuheylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, (terc. Ekip), X, 77.


BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.islamdahayat.com/news.php?readmore=30


--



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder