3 Kasım 2017 Cuma

Gerçekten Peygamber isen

Gerçekten Peygamber isen
 

İstanbul’da yaşayan alim ve Velilerden Seyyid Ahmet Mekki Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir gün şunu anlattı sevdiklerine:

Kureyş müşriklerinden Velid bin Mugire ile bazı müşrikler, bir gece vakti Peygamber efendimiz aleyhisselamın huzuruna geldiler.

Hava açık, “Ay” tepsi gibiydi.
- “Ya Muhammed!” dediler, “Gerçekten Peygamber isen şu gökteki ayı ikiye ayırıver de görelim”.

Efendimiz aleyhisselam sordu:
- “Bunu yaparsam iman eder misiniz?”
Birbirlerine baktılar.
- “E.., tabii...inanırız...”.

Efendimiz aleyhisselam mübarek elini kaldırıp, şehadet parmağıyla Aya doğru işaret buyurunca, Dolunay iki parçaya ayrıldı o anda.

Yarısı “Ebu Kubeys”,
Diğer yarısı “Kuaykıan” dağının üzerine kadar inip, orada durdular.

Efendimiz aleyhisselam o müşriklere dönerek;
- İşte, hepiniz şahit olun! buyurdular.

Müşriklerde çıt yoktu.
Dinleyenler sordular:

- Peki, iman etmediler mi efendim?
- Hayır. Bu apaçık mucizeyi de inkâr ettiler.

- Peki ne dediler?
- Sihir dediler.

- Sihir mi?
- Evet. “Bu da, Muhammedin bir sihri işte. Araştıralım, eğer Mekke dışındaki insanlar da görmüşlerse sihir değildir. O zaman inanırız” dediler.

- Soruşturdular mı bari?
- Evet. Mekke’ye gelen yabancılara sordular. Dışarıya adamlar salıp sordurdular.

- Ya netice?
- Hepsinin beyanı aynıydı: “Evet, filan gece hava açık, Ay tepsi gibiydi. Bir ara Ay ikiye ayrıldı, gözlerimizle gördük” diyordu herkes.
 
 
 
 (1-2) Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: 'Süregelen bir sihir' derler. (Kamer suresi, 1-2. ayetler)
 

 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder