Ahmed Şahin
a.sahin@zaman.com.tr
AİLE-SAĞLIK
Münafıkların başı Übeyy bin Selûl
Abdullah bin Übeyy bin Selûl, Medine’de nifakın kaynağı, münâfıkların da başı idi.
Müslümanların birlik beraberliğe en çok muhtaç olduğu devrelerde hep münafıkça oyunlara başvurur, bozgunculuk yapardı. Fakat Cenâb-ı Hakk’ın inayeti ve Aleyhisselat-ü Vesselam Efendimiz’in büyük bir dikkat ve tedbiri sayesinde ihanetleri de hep sonuçsuz kalırdı.
Nitekim münafıkların güvenilmeyecek bu gibi kötü hallerini anlatan (Münafikun) adında müstakil bir sûre dahi nazil olmuş, Müslümanlar münafıklara karşı uyarılmıştır. Bu sebeple de Resûlullah (sas) Hazretleri, Medine’de sayıları üç yüzü bulan bu nifak cephesine karşı hep dikkatli olur, Müslümanların ittifak ve tesanüdünü bozucu tuzakları karşısında tedbirler alırdı. Medine’deki nifak cephesinin reisi olan bu münafık adam, nihayet hicretin dokuzuncu senesinde öldü. Kaderin ibretli tecellisine bakın ki, münâfıkların başı olan bu adamın oğlu Abdullah da müminlerin sevip saydığı ihlaslı bir Müslümandı. Münafık baba öldükten sonra mümin oğul Abdullah, babasının vasiyeti üzerine Hz. Resûlullah’ın huzuruna çıkarak, “Yâ Resûlallah gömleğinizi verseniz de babamı onunla kefenlesem, babam bunu talep ediyor sizden.” diye istekte bulundu. Bununla da kalmadı, babamın namazını da kılıp istiğfarda bulunsanız.” diye de isteğini ilerletti. Şefkat ve merhamet menbaı Efendimiz (sas) Hazretleri, sırtından gömleğini çıkarıp oğul Abdullah’a vermekten kaçınmadı ve, “Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz, namazını da kılayım.” buyurdu. Az sonra cenaze hazırlanmıştı. Efendimiz namazı kılmaya doğru hareket ederken Hz. Ömer (ra) arkasından cübbesine yapışıp çekerek: “Yâ Resûlallah! Allah sizi münâfıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?” diye itiraz yollu sordu. Efendimiz (sas) Hazretleri de:
- “Ben, istiğfar etmek veya etmemekte serbest bırakıldım. Tercihimi istiğfar etmekten yana kullanıyorum.” şeklinde cevap verdi.
Aradan çok geçmeden münâfık ölüleri hakkında Cenâb-ı Hak tarafından şu kesin emir verildi: “Onlardan ölen hiçbir kimsenin asla namazını kılma ve kabrinin başında da durma. Onlar Allah’ı ve Resûlü’nü inkâr etmişler ve Allah’a itaatten çıkmış olarak ölüp gitmişlerdir.”
Bundan sonra Efendimiz, hiçbir münâfığın cenaze namazını kılmadı. Kabrinin başında da durmadı. Ancak Efendimiz’in nifakın başına karşı gösterdiği alâkasının sebebi vardı. Nitekim, Efendimiz’e, münafıkların başına gömleğini neden verdiği ve cenaze namazını niçin kıldığı sorulduğunda şu cevabı vermişti:
- “Verdiğim gömleğim ve onun üzerine kıldığım namazım, kendisini müstahak olduğu azaptan kurtaramayacaktır. Fakat ben, bu ilgimle onun kavminden bin kadar insanın düşmanlıktan vazgeçip hidayete samimi Müslüman olacaklarını ümid ediyorum.”
Nitekim Abdullah bin Übeyy’in ölürken Peygamberimiz’den (sas) yardım isteyip de bu yardımı da gördüğünü duyan bin kişi kadar Yahudi taraftarı samimiyetle Müslüman olmuş, İslam’ın lehinde hizmetlerde bulunmuşlardır.
Bu sonucu gören Hz. Ömer efendimiz ise davranışından pişmanlık duymuş, “Allah ve Resûlü elbette her şeyin en iyisini bilir.” diyerek özür dilemiştir.
Bu konu, Salih Suruç’un ilim heyetince birincilik ödülü kazan Peygamberimizin Hayatı kitabında etraflıca anlatılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder