2 Ağustos 2014 Cumartesi

Hekimoğlu İsmail - Hiçbir karanlık, ışığı boğamamıştır!..

Hekimoğlu İsmail - Hiçbir karanlık, ışığı boğamamıştır!..


Hekimoğlu İsmail
 

Hiçbir karanlık, ışığı boğamamıştır!..

 
 
Şahinin varlığı, serçe kuşunun uçmakta, kaçmakta ve gizlenmekteki istidadını artırır. Düşman gibi görünen şahin, aslında hayatın tadıdır. Çünkü hayat, hareket ile kaimdir. “Hayat mücadeledir.” derler. Bana göre hayat mücadele değildir. Kedi ile farenin mücadelesi yoktur. Kedinin varlığı, fareyi harekete geçirir. Farenin hareket etmesi hayattır, sıhhattir, nimettir.
 
 
Din düşmanlarının varlığı, dindarlara kötülük değil, “Din düşmanı batıl davası için böylesine hizmet ederken, ey Müslüman, sen ne yapıyorsun?” sorusunun cevabını lisan-ı hal ile görmek-göstermek içindir. Her şeyin iki yönü var: Zahirde zulüm olsa da batında adalet var. Mesela Bediüzzaman Hazretleri, “Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında memleket mahkemelerinde memleket, hapishanelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir cani gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim.” buyurduktan sonra, bir mektubunda diyor ki, “Şimdi bence kat’iyet peyda etmiştir ki, ekser hayatım, ihtiyar ve iktidarımın, şuur ve tedbirimin haricinde, öyle bir tarzda geçmiş ve öyle garip bir surette ona cereyan verilmiş, ta Kur’ân-ı Hakîm’e hizmet edecek olan bu nevi risaleleri netice versin...”
 
 
Ovadaki yolların, dağlarda bittiği zannedilir. Yolcu bilir ki, dağlar ne kadar yüce olsa, yollar onun üstünden geçer. Yol yapan mühendisle arkadaş oldum. Nehre gelince köprü yaptı, dağa gelince tünel açtı, çukura gelince doldurdu, sırtları yardı, bataklıktan dolaştı, güneş batsa, fener ışığına razı idi; hiçbir zaman “yol bitti” demedi. Yolun biteceğini dahi düşünmedi. Bu hal, azmimi artırdı. İnsan, gökte, denizde, yeraltında, yolda, gecede, fırtınada yürüyebiliyor. Her insan, istediği yerlerin çoğuna varmıştır. Öyleyse cennete giden yolda da yürüyebilir. İdealin kudretini bir damla suda seyrettim. O, koştu, denize ulaştı. Onun ideali deniz olmaktı, bir damla su deniz kadar güçlü olmak istedi ve oldu. Damlanın, denize koşmasını, denizin damlayı kucaklamasını seyrettim, bir damla gözyaşı ile ben de bu ideale katıldım.
 
 
Karanlığın büyüklüğünden korkma, zira hiçbir karanlık, ışığı boğamamıştır. Ne zaman ışık çekilip gitmişse, karanlık onun yerine gelmiştir. İslamiyet güneştir, onun olduğu yerde karanlık barınamaz. Amma İslamiyet çekilirse, karanlık kendiliğinden gelir. Bunun için din düşmanları vardır. Onlar bir şey getirmek istemezler, sadece İslamiyet’i kovmaya çalışırlar.
 
 
Allah, Adil-i Mutlak’tır. Mutlak adalet sahibidir, kimseye zulmetmez. Hadiseler, kaderin ikaz taşlarıdır.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder