5 Ağustos 2014 Salı

Hikaye: Bir Acayip Yolculuk

Hikaye: Bir Acayip Yolculuk

 
 
 
Bir derviş, âlemi gezip ibret almak için uzunca bir seyahate çıktı. Seyahati boyunca birçok memleketten geçti, insanların yaptıklarını seyretti ve ibret aldı. Ancak hala aradığını bulamamıştı.

Bu sırada bir ihtiyarla yol arkadaşı oldu. İhtiyar adam, gencin sırf ilim öğrenmek ve ibret almak için yolculuk yaptığını öğrenince ona dedi ki:

- Bu kadar yorulmana gerek yok. Yarın seni bir köye göndereceğim. Orada gördüklerine dikkat et ve bana gelip hepsini anlat.

Genç adam söylenen köye gitti. Baktı ki köylülerden bazıları buğday ekiyor, buğday da hemen yetişip olgunlaşıyor. Ancak köylüler buğdayı hasat ettikten sonra tümünü ateşe verip yakıyorlar. Genç adam bu işe şaştı ama yoluna devam etti.

Yolu üzerinde bir adama rastladı. Adam büyük bir taşı kaldırmaya çalışıyor, güçlükle kaldırabiliyordu. Ama adam bu taşın üstüne onun gibi büyük ve küçük birçok taşlar daha koyduktan sonra hepsini birden rahatlıkla kaldırabiliyordu. Genç adam buna da çok şaşırdı ama yoluna devam etti.

Sonunda koyuna binmiş bir adam ve o adamın ardına binmiş kadın ve erkek birçok kişiler gördü. Koyun onları rahatlıkla ve hızla taşıyordu. Hatta birçok kişiler onların arkasından koşuyor ama yetişemiyorlardı.

Genç adam gördüklerine hayret eder bir şekilde yaşlı adamla buluşma yerine döndü. Gördüğü her şeyi anlattı ve:

- Bu garip olaylardan nasıl bir ibret alabileceğimi bilemedim dedi. Yaşlı adam şöyle cevap verdi:

- Gördüğün o hadiseler birer misaldir; insanların hallerinin misali...

Mesela mahsül yetiştikten sonra ateşe veren adamlar, bir iyilik yaptıktan sonra onu sağda solda konuşanları simgeler. Onlar da tam sevap kazanmışken hepsini ateşe verirler.

Bir taşı kaldırmakta güçlük çekerken birçok taşı kolaylıkla kaldıran kimse ise günaha alışanların bir misalidir. İnsana ilk işlediği günah ağır gelir, onu utana sıkıla işler. İçinde bir üzüntü duyar. Ama tevbe etmeyi geciktirip başka günahlar işlemeye devam ederse artık günah işlemek ona basit gelmeye başlar.

Koyuna ve ona binenlere gelince… Koyun, uysal, temiz ve faydalı bir hayvandır; insanı cennetlik yapan amelleri temsil eder. Bu ameller, onları işleyenleri cennete taşımaktadır. Koyuna ilk binen âlimlerdir, onların sırtına binenler ise âlimlere uyan müminlerdir. Bir koyunun bunca insanı taşımasına şaşılır. Hâlbuki cennetlik ameller de onları işleyenleri hiç beklenmedik bir şekilde cennete taşır. Onların arkasında koştuğu halde yetişemeyenler ise onları inkâr edenlerdir.

Genç adam bunları dinledikten sonra yaşlı adama hak verdi:

- Evet, bu gördüklerim bana nasihat olarak yeter, artık memleketime dönüp hak yolda yürüyeceğim, dedi.
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder