Devirler vardı;
Sarayda bir kadının kölesiydi.
...
Kadın bütün kapıları kapatıp onu çirkin bir iş yapmaya çağırmış, arkadan yırtılmış gömleği iffetine şehadet etmişti.
Rabbim; zindan bana bunların beni çağırdığı şeyden hayırlıdır diye niyaz edince, yıllarını zindana vermiş ama iffetinden ve ahlakından ödün vermemişti.
Devirler geldi;
Köleler kendi elleriyle teslim oldu Züleyhalar'a.
Paramparça iffet gömlekleriyle gezilir oldu, sıkılmadan sokaklarda.
Haram kokan eller parçaladı, en kıymetli elbiseleri.
Takva elbisesi yırtılıp, yılanlar döküldü ceplerinden.
Devirler vardı;
Peygamber-i nefesler duyulurdu yüreklerde.
İnsanlar meleklerle yarışırdı, O'na (c.c) kulluk yolunda.
Bir keresinde bir genç kız, Resulullah'a (s.a.v) soru sorarken amcaoğlu Fadl’ın kıza dikkatlice baktığını farkeden, Rasulullah (s.a.v) Fadl’ın başını tutup başka tarafa çevirmişti.
Sahabe de olsa insan hata yapabilirdi.
Bunu Rasulullah (s.a.v) kızmadan, kırmadan göstermişti.
Amcası Abbas (r.a) Resulullah'a (s.a.v) bunu neden yaptığını sorunca;
Bir genç kız ve bir genç erkek aleyhinde şeytana güvenemedim buyurmuştu.
Devirler geldi;
Başımızı tutup başka yöne çevirecek, bir Resul de (s.a.v) yoktu artık aramızda.
Gözlerinizi harama bakmaktan sakındırın diyen ayetlerde unutulunca, gözler alabildiğine açıldı haramlara ve gönül gözden girene meftun olup açtı kapılarını masivaya sonuna kadar.
Devirler vardı;
İslama yeni girmiş olmanın ağırlığını taşıyamayan bir genç, Rasulullah'a (s.a.v) gidip zina için izin istemişti.
Resulullah' da (s.a.v) o kadın senin annen, kız kardeşin, teyzen, halan olsa razı olur musun, diye sorunca genç razı olmazdım demişti.
Rasulullah (s.a.v) mübarek elini gencin kalbine koyunca, silinip gitmişti gencin bütün nefsan-i arzuları.
Bir keresinde de, bir Medine gecesinde gözü bir kadına takılmıştı bir gencin, ismi Salebe idi.
Ya bunu Allah (c.c) Rasulüne (s.a.v) vahiyle bildirirse diye bir düşünce geçince gönlünden, alıp başını gitmiş bir dağ başında günlerce ağlamıştı.
Ashabtan iki kişi onu bulup Rasulullah’a (s.a.v) getirince, utancından O’na (s.a.v) bakamamış, birkaç gün sonra da bunun ağırlığını taşıyamadığından ruhunu Allah'a (c.c) teslim etmişti.
Ama öyle bir tevbe ile yönelmişti ki Rabbine, cenazesine melekler eşlik etmişti.
Rasullah (s.a.v) yere meleklerin kanadını incitirim endişesiyle, parmak uçlarında basmıştı.
Devirler geldi;
Ona ümmet olma şerefine nail olanlar kurtulamadı nefsin tuzaklarından.
Meşru yollar varken gayr-ı meşru yollar süslü gözüktü gözlere, gönüllere.
Her sokak başında bir Züleyha bekler oldu Yusuflar'ı.
Kuyular derin oldu, iplerse Züleyhalar'ın elinde.
Züleyhalar'ın ipleri de, başkalarının elinde.
Çektikçe ipleri haramlara çıktı yollar, nefis pazarlarında yağma edildi gencecik ruhlar.
Bir kere bile pişmanlık gözyaşları akıtmadan, bir kere bile ayetleri muhatap almadan yaşandı gençlikler son sürat.
Cenneti şeytana çaldıranlar, hiç feryat edip ağlayıp inlemedi.
Devirler vardı;
Rasulullah (s.a.v) Huzeyfe'ye (r.a) münafıkların isimlerini söylemişti.
Rasullullah'a (s.a.v) sırdaştı, Ömer (r.a) o isimlerin içinde ben var mıyım, diye sorardı.
Bugün Allah için ne yaptım diye, yüreği erirdi Ömer'in. (r.a)
Devirler geldi;
İnsanlar imanlarını sorgulamadan derin uykulara daldılar.
Göğüslerde imanlar zayıfladı, insanlar ateşe uçan pervaneler gibi gözü kapalı yürüdü ateşlere.
Dindarlık bir etiket oldu kalıplarda.
Kalplere dönüp de nazar eden olmadı.
Ne çıkarsa hacıdan hocadan çıkar, diye kara laflar dolaşır oldu ortalıkta.
Devirler vardı;
Bir çift anne gözü beklediğinden Veysel'in (r.a) yolunu, Rasulullah'ın (s.a.v) seferden dönmesini bile bekleyemeden, O'nu (s.a.v) göremeden ayrılmak zorunda kalmıştı, Resulullah'ın (s.a.v) yurdundan.
Devirler geldi;
Analar bırakıldı huzur evlerine.
Öfff bile denmeyecek yürekler paramparça edildi.
Kadın artık nazarlarda ana değildi.
Ahlak rafa kalkınca, örtüleri çekilip alınınca üzerlerinden, kadın artık bir reklam malzemesi, bir meta oldu hayatlarımızda.
Bu Ümmet-i Muhammed ne kadar da çok değişti.
Ne kadar çok taviz verdi dininden, değerlerinden.
O'nun (s.a.v) ümmeti olmaya bin şahit isteyen haller, tavırlar donattı benliğini.
Rasulullah'ın (s.a.v) ümmetim için en korktuğum şeyler, diye sıraladığı her şey yaşanır oldu bir bir.
Cennet karşılığında Allah'ın (c.c) talip olduğu canlar ve mallar heba edildi.
Kendi nefsimize ne kadar da çok zulmettik ve kimse bize kendimize yaptığımız kadar, zulmetmedi yüreklerimize.
Bu Ümmet-i Muhammed ne kadar da çok değişti..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder