Kıyamet günü nefret edilen 8 grup
Bir rivayette şöyle bilgi veriliyor. Kıyamet günü Yüce Allah tarafından en büyük azaba uğrayan şu 8 grup insandır:
1- Sekarrun olanlar.
Dilleriyle halkı döven, söven ve birbirlerini lanetlemeye sebep olanlar.
Bunlar yalancı olanlardır.
2- Hayyalun olanlar.
Bunlar kibir sahipleridir.
Kendilerini başkalarından üstün görürler.
3- Din kardeşlerine karşı yüreklerinde kin besleyenler. Halbuki bu insanlar kin besledikleri din kardeşlerini gördüklerinde onlara sempatik gelecek hareketler yaparlar.
Yaltaklanır ve kendilerini onlara karşı iyi düşünüyor gösterirler.
4- Allah'a ve Resulüne çağrıldıklarında son derece geride kalıp ağır davrananlar.
Şeytana ve şeytanın emrine çağrıldıklarında (Yani fitne, kötülük, günah, şer, günah ortamı, kaos, karışıklık gibi) hemen süratle koşanlar.
5- Karşılaştıkları dünyevi bir menfaati veya malı kendilerine ait olmasa bile, yalan yeminle kendilerine aitmiş gibi gösterenler.
6- İnsanlar arasında dedikoduyu yayanlar. Olmayanı var gösterenler.
7- Seven kişileri birbirinden ayıranlar.
8- Din kardeşlerini tuzağa çekip ayaklarını kaydıranlar. Böylece zalim unvanı kazananlar. Bunlar Allah katında ahlakları kabul edilmeyenlerdir.
Yüce Rabbimiz bizleri, ahirette kovulacak ve kendilerine gazap edilecek bu gruplardan eylemesin. Bunlar insanlar için iyi düşünmezler, dünyaya aşırı bağlanır ve hem iffetlerini yitirir ve hem de başkalarının iffetini ayağa düşürmeye çabalarlar.
Şımarık Karun'un sonu nasıl oldu?
Karun Hz. Musa'ya direnen küfür ve şirk gücünün sermaye tarafını temsil ediyordu. Her tezgâhın başıydı. Kuran-ı Kerim; her haddi aşan, şımarık, azgın, güçlü, zalim ve tuzak kuran sahtekârın sonunun mutlaka Karun gibi olacağına işaret ediyor. Doğrudur. Herkesin bir planı, hesabı ve hatta matematiği vardır. Yüce Allah'ın da hesabı vardır. Kuran'a kulak verelim; bakalım Yüce Allah, Karun'u nasıl bir çırpıda yerle bir etti: Karun dedi ki:
- Bu servet bana ancak benim bilgimden dolayı verildi.
Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helak etmişti.
Günahkârlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsinin suçlarını bilir).
O bir gün ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler:
- Keşke bizim de Karun'a verilenin benzeri olsaydı! O gerçekten çok büyük bir devlet sahibi, şanslı biri dediler.
Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise:
- Yazıklar olsun size! İnanan ve iyi iş yapan kimse nazarında Allah'ın vereceği karşılık daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir dediler.
Nihayet biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek bir topluluğu olmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler:
- Vah bize! Meğer Allah, kullarından dilediğine rızkı çok da verir, az da verir. Eğer Allah bize lütufta bulunsaydı bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkâr edenler gerçekten kurtuluşa eremezlermiş, demeye başladılar.
İşte ahiret yurdu!
Biz yeryüzünde büyüklük taslamayı ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere veririz. Çünkü en güzel sonuç sakınanlarındır. (Kasas Suresi: 78-84)
Not: ATV'deki programlarımız devam ediyor. Her perşembe akşamı Dosta Doğru 22.00'de. Her cuma sabah: 08.00-10.00 arasında ve her pazar 10.00-11.00 arasında ATV' de sizlerle beraberiz.
İnsan dili ile kaybeder
İnsan dili ile kazanır ve dili ile kaybeder. Bu nedenle de her cümlesine, konuşmasına dikkat etmelidir. İftira, dedikodu, boş söz, kötü söz ve laf olsun diye konuşmaktan sakınmalıdır.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) dilini tutar ve şöyle derdi: "Bana kaybettiren hep sensin. Bütün uğradıklarıma senden ötürü uğradım."
Şıbli hazretleri şöyle anlatıyor:
Bağdatlı Cüneyd vefat ettikten sonra kendisini rüyada gördüm.
Sordum: Cüneyd, Allah sana nasıl muamele etti? Cüneyd şöyle cevap verdi: Rabbim beni bağışladı. Sadece bir sözümden dolayı beni kınadı. Yüce Allahın kınandığı söz ise şuydu:
Ben bir seferinde; Ya Rabbi!
Yeryüzünün yağmura ihtiyacı var demiştim. İşte bu sözümden dolayı Yüce Allah bana şöyle sordu: Cüneyd! Her şeyin gerçeğini, neyin ve kimin nelere muhtaç olduğunu ben bilip dururken sen mi hangi yerin neye muhtaç olduğunu söylüyorsun. Kulun vazifesi Rabbinin takdirini kabul edip buna itaat etmesidir. Cüneyd kullandığın söz seni helak edebilir.
Bir söz! Her gün söylediğimiz binlerce sözden sadece bir söz.
Önemsemediğimiz bir yalan. Bir iftira. Bir şaka. Bir dedikodu. Bir gıybet. Belki her sevabımızı yok eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder