21 Ekim 2014 Salı

SARHOŞ BİR İNSAN OLMAK, YA DA VELİ OLMAK

SARHOŞ BİR İNSAN OLMAK, YA DA VELİ OLMAK


Bize gelen bir soru şöyle:  Sarhoş ya da veli olmak kişînin elinde değil mi?

Yüce Rabbimiz ayetinde buyuruyor:
“Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur...” (Yunus Suresi, 100) hüküm gereği ALLAH izin verirse kul iman eder..

 Eğer bir insan gaflet perdesi dolayısı ile ALLAHdan uzak ise, Allah o insanın kalbine samimi imanı hiç ummadığı zamanda da yerleştirme  gücüne sahiptir..

Bişri Hafi.. evliyalardan.. örneğin.. Bir gün sarhoşken, yolda bulduğu besmele yazılı kağıdı alıp temizliyor.. güzel kokular sürüp, ALLAHın kelamı diye, yukarıya kaldırıyor.. bu güzel davranıştan Rabbimiz razı olup, (en doğrusunu Rabbimiz bilir )onu evliya kullarından eyliyor.. Bu konuya en güzel örnek.. ALLAH dilerse kulun kalbini açar, bir şeyleri de vesile eder.. Ancak ALlahın sebeplere ihityacı yoktur, sebepler bizler için var..

Bir ayet şöyle buyurur Mevlamız:
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız, O size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir marifet bir nûr verir.”  (Enfâl: 29)

Allah’tan korkmak , çok önemli.. Bişri Hafi örneğinde, mesela kendisi içki içen biri (içki dinimizde kesinlikle yasaktır ) lakin, besmele yazan kağıttan yüz çevirmeyip  hürmet ediyor Rabbimizin kelamı diye..
 


Yani burada ameller niyetlere göre durumu da söz konusu oluyor..
Allah kullarına zulmetmez buyurur bir ayetde.. Allah adildir..  biz niyetimizi güzel tutarsak, Allah'dan korkarsak Allah bizi en güzel yerlere getirir inşaAllah.. biz yeter ki, eksikliğimizi bilip Allah'tan isteyelim..

VELİ KULLAR ŞÖYLE:
 
ALLAH  veli kullarını bize tarif ediyor ve Hadis-i kudsî’de buyuruyor ki:

“Kulun benimle meşgul olması, en fazla önem verdiği şey olursa, onun arzu ve lezzetini zikrimde kılarım. Arzu ve lezzetini zikrimde kılarsam da o bana âşık olur, ben de ona âşık olurum. O bana, ben ona âşık olunca da, onunla aramdaki perdeyi kaldırırım. Bu hâli onun umumî hâli kılarım. İnsanlar yanıldığı zaman o yanılmaz. Böylelerinin sözleri peygamberlerin sözleri gibidir. Gerçek kahramanlar onlardır. Onlar öyle kimselerdir ki yer ehline bir cezâ ve azab vermek istediğim zaman onları hatırlarım da azabdan vazgeçerim.” (Ebû Nuaym, Hilye)
 
Hadisi Kutsiden anladığımız biz ALLAHa aşk ile bağlı olacağız.. Allah'tan çok korkacağız..

Ayette buyruluyor:

“Hiç bir kınayıcının kınamasından korkmazlar.” (Mâide: 54)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor ki:

“Öyle ilimler vardır ki, gizlenmiş mücevherat gibidir. Onu ancak Ârif billâh olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah’tan gafil olan kimseler anlamazlar.

Binâenaleyh Allah-u Teâlâ’nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği âlimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin. Çünkü Azîz ve Celîl olan Allah onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti.” (Erbaîn)


Ve.. yine ALLAH buyuruyor:

Onlar yoldan sapınca Allah da, kalplerini saptırmıştı. Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez. (Saff 5)

 Onların hidayete ermelerine ne kadar hırs göstersen de, muhakkak ki Allah delalete sapanı hidayete erdirmez. (Nahl 37)

Allah dilediğini KENDİNE seçer, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir. Şura- 13


Özetle:
 
Kalplerimiz çok önemli.. samimiyet çok önemli.. ALLAHa samimiyet, Peygamberlere samimiyet, kullara samimiyet .. ameller çok önemli..
 
Kalpler ALLAHın elindedir.. 

İçki içmek de dinimizde kesinlikle yasaktır...  Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi? (Maide, 5/90,91)

Çok güzel bir örnekle konuyu bitirmek istiyorum: 
 
 Abdülkadir Geylânî sallanarak yürüyen bir sarhoş gördü..O anda kalbine, kendisinin daha iyi bir insan olduğu hissi doğdu..Bu durumun farkına varan sarhoş, Abdülkâdir Geylânî hazretlerine şöyle seslendi:
 
“Ey Abdülkadir!..Yüce Rabbim, beni senin gibi seni de benim gibi yapmaya kadirdir.”..Sarhoşun bu sözü üzerine Abdülkadir Geylânî Hazretleri, hemen başını önüne eğdi ve Allah Teâlâ'dan bağışlanma diledi..
 
Bu menkıbeyi anlatan Şarânî bizlere şu uyarıda bulunur:
“Ey kardeşim!..İslâm'ın uygun görmediği şeyleri kabul etme..Ama bu kabul etmemen şahıslara karşı değil, işlenen günahlara karşı olsun.”

Şarânî, El-Envârü'l-Kudsiyye

Gülümce Yıldız, 20-10-2104 
 
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder