El-Habir: Her şeyin iç yüzünü bilen, gizli taraflarından haberdar olan ve sırlarına vakıf olan manasına gelmektedir. Cenab-ı Hak, bu manalarla Habir’dir.
O öyle bir Habir’dir ki, hiçbir halimiz O’ndan gizlenemez. Her şeyin iç yüzünü bilir, en gizli hallerimize vakıf olur. Sadece hallerimizi de değil, gönüllerimize düşenleri, fikirlerimizden geçenleri, nefsimizin sesini, niyetlerimizi ve en gizli hallerimizi bilir…
O öyle bir Habir’dir ki, karanlık bir gecede, düz bir kayanın üzerindeki karınca O’ndan saklanamaz. Gözle görülmesi mümkün olmayan bir mikrop O’ndan gizlenemez. Bir yaprak O’ndan habersiz düşemez. Bir zerre O’ndan saklanarak hareket edemez.
Bu isim, Alîm ismine benzer. Ancak aralarında bir fark vardır. İlim, gizli ve bâtınî şeylere izafe edildiğinde o ilme “hibr”, o ilmin sahibine de “Habir” denir. İşte Cenab-ı Hak, her şeyi bilmesiyle Alîm; her şeyin iç yüzünü, künhüne ve esrarına vakıf olmasıyla da Habir’dir.
Cevşen-i Kebir’de bu isme şu beyitlerle ne de güzel işaret edilmiştir:
Ey sırları ve gizlenenleri en iyi bilen! Ey gizli her yalvarış ve yakarışı işiten! Ey her şeyi görüp, kendisi görülmeyen! Ey ilmi her şeye ulaşan! Ey nazarı her şeye nüfuz eden! Ey sükût edenlerin vicdanlarındaki saklı her gizliyi bilen! Ey isyan ve günahlardan pişman olup nedamet edenlerin halini gören! Ey kalpleri istediği gibi çevirip kişiye kalbinden daha yakın olan!..
Hz. Lokman da evladına bu ismin tecellisini şöyle ders vermektedir:
Yavrucuğum! Yaptığın bir hardal tanesi ağırlığında olsa, bir kaya içinde veya göklerde yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir! Şüphesiz Allah Latif’tir ve Habir’dir. (Lokman 16)
Ey nefsim ve ey insan! Görmüyor musun, el-Habir ismiyle müsemma olan Rabbin seni biliyor, her şeyini görüyor ve her halinden haberdardır. Kalbinden geçenleri, nefsinin arzularını, amelindeki niyetleri dahi biliyor. Gel, sen de Rabbini bil ve ayıl! Rabbini bil ve ibadetle O’nu bildiğini bildir.
Bil ey nefsim! En gizli hallerini bilen Rabbin, bir gün gelecek, bu bildiklerini sana bildirecek. Ettiğin kusurları teker teker sayıp dökecek. Gözünü, elini ve diğer azalarını konuşturarak aleyhinde şehadet ettirecek. O zaman halin nice olur! Gel, o gün gelmeden önce bugün aklını başına al, nedamet et. Rabbinin el-Habir ismiyle her haline vakıf olduğu hakikatini gönlüne yerleştir. O’ndan utan, hayâ et ve O’nun huzurunda günah işlemekten çekin. Günah işleyeceğin zaman, el-Habir ismini düşün ve kendi kendine şöyle de: Bir çocuğun önünde dahi günah işlemekten utanırken, Rabbimin huzurunda günah işlemekten nasıl utanmam? O ki, beni görüyor ve beni biliyor. Şu halimden haberdardır. O beni bilirken ve görürken O’na karşı nasıl isyan edeyim? Huzurunda nasıl günah işleyeyim?
Ya Rab, bizlere el-Habir isminin tecellisinde olduğumuzu her daim hatırlat ve sana karşı isyandan, günahtan ve her türlü hayâsızlıktan bizleri muhafaza et. Âmin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder