24 Şubat 2017 Cuma

BENİ DÜNYÂYA GÖNDER!

BENİ DÜNYÂYA GÖNDER!

Rebî bin Haysem, gözünü haramlardan o derece korur ve etrafına bakınmazdı ki, bazıları onu kör zannetmişlerdir. Yirmi sene Abdullah ibni Mes’ud ile berâber bulundu. Hatta İbn-i Mes’udun câriyesi onu görünce;


-“Âmâ dostun geliyor” derdi. İbn-i Mes’ud da onun bu sözüne gülerdi. Çünkü, onu içeri almak için kapıyı açtığı zaman gözlerini kapamış ve başını yere eğmiş görürdü.

İbn-i Mes’ud ona bakınca; Hac sûresinin,

-“Tevâzu ile yalvaranları müjdele!” meâlindeki otuzdördüncü âyetini okur;

-“Vallahi, Peygamber efendimiz seni görseydi sevinirdi” buyururdu.

Rebî bin Haysem, Allahü teâlânın verdiği nîmetlerin şükrünü îfâ edebilmek ve ömür sermâyesini kullanarak âhiret için dünyâdan azık toplamak lâzım olduğunu bilir ve bu yollardan, Rabbini tanıyıp ona kavuşmaya çalışırdı. Hatta, evinde bir mezar kazdı. O mezarda yatar uyurdu ve Mü’minûn sûresinin;

-“Ey Rabbim! Beni dünyâya gönder de, iyi amelde bulunayım” meâlindeki doksandokuzuncu âyetini okur, sonra kalkar ve kendi kendine;

-“Ey Rebî! İstediğin reddedilip geri dönemeyeceğin gün gelmeden, fırsatı ganîmet bilerek, Rabbine ibâdet eyle!” derdi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder