Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.” (Hûd, 112) |
|
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allâh’a inandım de! Ondan sonra da istikamet üzere dosdoğru ol.” (Müslim, Îmân, 62) |
|
Zünnûn-i Mısrî (ks):
“Ahlâkında, fiil ve hareketlerinde Allâh Teâlâ’nın habîbinin sünnetine uyan kimse, Hakk’a olan sevgisini isbat etmiş olur.” buyurarak bu hakîkati te’yîd eder.
Bayezid-i Bistâmî (ks) ise:
“Havada bağdaş kurup oturabilen birisini görürseniz, o şahsın ilâhî emir ve nehiy hudûdlarını koruduğunu, sünnete tâbî olduğunu ve Hakk’ın hukûkuna riâyet ettiğini görmedikçe, bunun bir keramet olduğuna inanmayınız.” der.
Sırât-ı müstakîm (dosdoğru yol), seçkin kimselerin yoludur. İstikâmetin esası da îmân ve takvâdır. Bu ikisinin mahalli ise kalbdir. Bu itibarla istikâmet, kalbde bulunan îmân ve takvâ ile vücûdun yek-âhenk olmasıdır. Kalbdeki, îmân, ihlâs ve îtidal, istikâmeti sağlar ve dâimî kılar. Peygamber (sav):
“Dil istikâmet üzere olmadıkça kalb, kalb istikamet üzere olmadıkça îmân müstakîm olmaz.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 198) |
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder