‘Kelam’, konuşmak, söz etmek, istediğini başkasına anlatmak, bir konuyu dile getirmek, demektir. Kelam, Cenâb-ı Hakk’ın sıfatlarından birisidir. Allah Teâlâ çeşitli şekillerde peygamberleri, melekleri, kulları ve yaratıkları ile konuşur. Bunun şekil, muhteva ve zamanını zat-ı ilahisi belirler. Konuşmak, insanın aklında gizli olan şeyleri, sırları açığa çıkaran bir tercümandır. Bir söz konuşulduktan sonra artık onun dönüşü yoktur. Sonuçlarının reddedilmesi de mümkün değildir. Bunun için akıllı insan, konuşma hatalarına karşı dikkatli olan veya az konuşandır. Düşünürler demişlerdir ki: susmayı yeğle. Böylece bilen de olsan bilmeyen de olsan sen bilgili sayılırsın. Söz ustaları demişlerdir ki: Dinlemeyi tercih et. Bu sana sevginin arılığını kazandırır. Seni aldanmanın kötülüğünden korur. Sana vakar elbisesini giydirir.
Seni özür dilemekten kurtarır. Konuşmanın Şartları Konuşan kimsenin konuşmalarından kendisi zarar görmemesi için aşağıdaki kurallara uyması gerekir: Birincisi, konuşulan sözün, ya bir yararın sağlanması veya bir zararın giderilmesi için söylenmiş olması gerekir. İkincisi, konunun uygun olması veya uygun bir fırsatta söylenmesi gerekir. Bir konu konuşulurken başka konuları karıştırmamak gerekir. Üçüncüsü, sözün gerektiği kadar söylenmesi doğrudur. Sözün gereğinden fazla uzatılması, gereksiz şeylerin söylenmesi insanları sıkar. Dördüncüsü, konu ve muhataba göre en uygun sözün seçilmesi gerekir. Konuşan kişi bu şartlardan herhangi birini terk ederse konuşmanın faziletini kaybeder.
Güzel Konuşma Kuralları
1. Överken veya eleştirirken aşırı gitmemelidir. Çünkü övgüde aşırı gitmek, acizlikten doğan bir riyakârlıktır. Eleştiride aşırılık ise, kötülükten doğan bir intikamdır. Her ikisi de doğru olsa bile sonuçları itibariyle kötüdür.
2. Yerine getirilmesi zor olan vaatlerde bulunmamalıdır.
3. Söylenen söz yapılan eylemle doğrulanıyorsa bu durumda tercih yapılabilir. İnsan sözü söylemeyebilir. Fakat fiili yapması gerekir. Çünkü söylemediği bir şeyi yapması, yapmadığı bir şeyi söylemesinden daha güzeldir.
4. Sözün amacı ve hedefleri nedeniyle kaynaklarına dikkat etmelidir. Ebu Esved Düeli oğluna demiştir ki: ‘Oğlum bir toplulukta konuştuğun zaman senin konumun üzerinde bir söz söyleme, sana kızarlar. Konumunun altında bir söz söyleme seni boğarlar.’
5. Konuşma esnasında sesi sevilmeyecek kadar yükseltmek.
6. Sözün kötüsünü kullanmamak, olabildiğince onu güzeli ile değiştirmek ve dili nezih tutmak.
7. Sokak insanlarının kullandığı argo kelimeleri kullanmaktan kaçınmak. İlim ve edebiyat insanlarının dilini kullanmaya çalışmak. İnsanlardan her kesimin kendisine göre örneklemeleri vardır. Kültürsüz insanların da seviyesine göre benzetmeleri vardır. Bunun için de kültürsüz ve kültürlü insanların örneklemeleri arasında önemli farklar vardır. Atasözlerinin, insanların zihnine etkileri ve verdikleri öğütler bakımından ayrı bir yeri vardır. Bunun için Kur’an-ı Kerim’de bazı konuların insanlar tarafından daha iyi anlaşılması için bir takım benzetmeler yapmıştır.
Yapılacak benzetmelerin etkili olabilmesi için dört koşul vardır: 1. teşbih (benzetme) doğru olmalıdır. 2. Geçmişte bilinen ve genel kabul gören bir bilgiye dayanmalıdır. 3. Hızlı bir şekilde anlaşılması, zihinde hemen karşılaştırma yapılacak şekilde anlaşılması ve sonuç çıkarılacak şekilde olması gerekir. 4. Dinleyenlerin durumuna göre en etkili sonucu alacak şekilde olmalıdır. Bu dört koşul söylenecek atasözünde bulunursa, söz için bir süs olur, anlamların parlaklığı için bir cila olur ve sözün anlaşılmasını kolaylaştırır.
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.islamahlaki.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder