22 Ağustos 2017 Salı

Dünyamızdan İbret Almak-1

Dünyamızdan İbret Almak-1
 
Her akıl sahibi şu hususu asla inkâr edemez. Bu âlemde öyle müthiş bir denge var ki. Bu denge bir zerre hatayı kabul etmiyor. Hata yapıldığı zaman, âleme konulan denge bozulmaya çalışıldığı zaman bunun sonucu Yaratılanların aleyhine oluveriyor. Aklını hatalar bürümemiş olanlar, vicdanında yaralar açılmamış olanlar bu dengenin tek başına oluşabileceğine asla kanaat getiremezler. İmanın bir başka boyuta da bu âlem değil midir? Âleme bakarak, dünyaya bakarak, yaratılan her şeye bakarak Yaratana gidilmelidir. Bu gece vaazımızda sizlerle beraber Yüce Rabbimizin Kur’an-ı Kerimde bizlere bildirmiş olduğu ayetler ışığında yerlere, göklere ve âleme bakmaya çalışacağız. Akıl sahibi olarak idrak etmeye ve imanızı kemale erdirmeye çalışacağız.
 
Şu hususu asla unutmayalım ki, Yaratılan varsa Yaratanda var. Var edilen var ise Var edende var. Sanat eseri var ise sanat eserini ortaya koyan Sanatçı var. Kul var ise Allah (c.c.)’da var. Var olan Allah bize en doğru bilgileri bildirdi. Var eden Allah (c.c.) varlığın mahiyetini bildirdi. Gayb âleminden haberdar olamayacak olan bizlerin bu konular hakkındaki bilgilendirilmesi yine Rabbimiz tarafından, O’nun gönderdiği Kutsal kitaplar ve Peygamberler tarafından gerçekleştirildi. Bizlere gönderilen son kutsal kitap olan Kur’an-ı Kerime birde bu gözle bakmak gerek. Rabbimiz kıyamete kadar gelecek olan insanlığa kendisinden en doğru bilgileri alacağı son ilahi mesajı gönderdi. Bu hususu göz önünde tutmanızı sizlerden istirham ediyor ve bir ayeti kerimeyi aktararak vaazımıza başlamak isterim.
 
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
 
Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (1)
 
Bu âlem düzensiz, dengesiz yaratılmamıştır. Bu âlemin düzensiz ve dengesiz yaratılmadığını, bizlerin yapmış olduğu bazı hatalardan dolayı bozulan düzen ve dengenin faturasını ağır surette ödemekle daha iyi anlıyoruz.
 
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقاً مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ
 
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? (2) Bu gece yeniden yaşadığımız dünyamıza bakalım. Hiçbir dengesizlik var mı? Günümüze kadar insanoğlu bozmadıkça hiçbir dengesizlik meydana gelmiş mi? Bir daha, bir daha bakalım. Asla Yaratanın yaratışında yanlışlık yoktur. Bu durum Yaratanın var olduğunun ve tek olduğunun en büyük delilleri arasındadır.
 
Yüce Rabbimiz bizi yarattı. Yarattığı insanoğluna yaşam alanlarında doğru davranış şekillerini oluştursunlar diye akıl verdi. Akıl vermekle kalmadı aklı doğru kullanalım dile kullanma kılavuzu olarak Kutsal Kitaplar gönderdi. Kutsal Kitaplar göndermekle kalmadı, bu Kitaplarda bulunanlar doğru hayata aktarılsın diye örnekler yani Peygamberler gönderdi. Bunların hepsi Yaratanın var olduğunun, kullarına karşı ne kadar çok rahmet sahibi olduğunun ve tek olduğunun bir delilidir. Kur’an-ı Kerimde Yüce Rabbimiz Rahman süresinde şöyle buyuruyor.
 
الرَّحْمَنُ {} عَلَّمَ الْقُرْآنَ {} خَلَقَ الْإِنسَانَ {} عَلَّمَهُ الْبَيَانَ {} الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ {} وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ {} وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ {} أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ {} وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ {} أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
 
“Rahmân Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğerler. Göğü yükseltti ve ölçüyü (dengeyi) koydu. Ölçüde haddi aşmayın (Dengeyi bozmayın).” (3)
 
Akıl iyiyle yanlışı, eğriyle doğruyu, kötüyle güzeli birbirinden ayırt eden bir yeti olarak tarif edilmiştir. Akıl beyin denilen bir organın içinde. Aklı tam olarak göremiyoruz. Ancak varlığını ve işlevselliğini yapmış oldukları ile bilebiliyoruz. Yüce Rabbimizde değişik birçok ayette aklımızı kullanmamızı, yaşanan şeylerden ibretler almamızı bizlere emretmektedir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır.
 
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ النَّاسَ وَمَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِن مَّاء فَأَحْيَا بِهِ الأرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخِّرِ بَيْنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
 
“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgârları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (4)
 
Ahmet ÜNAL
Vaiz
1. En’am,6/59
2. Mülk, 67/3
3. Rahman, 55/1-8
4. Bakara, 2/164
 
Ahmet ÜNAL
Vaiz
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder