Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır.
أَكْثِرُوا ذِكْرَ هَاذِمِ اللَّذَّاتِ
“Lezzetleri bıçak gibi keseni -ölümü- çok hatırlayın!”(1) Bu Ramazan akşamında, iftar sofralarından, lezzetli yemeklerimizden kalkıp geldiğimiz şu zaman diliminde belki de ağzımızın tadını kaçıracağımız bir şeyi hatırlayacağız. Aslında hiç aklımızdan çıkmaması gereken ölümü bu Ramazan akşamında yeniden hatırlayacağız ve siz kıymetli cemaatimize hatırlatacağız. Rabbim sadece hatırlamakla kalmayıp, hazırlık yapanlardan eylesin.
Neyleyelim ölüm hepimizin başında. İster hatırlayıp uykularımız kaçsın, ister hiç hatırlamamak için aklımıza getirmek istemeyelim, isterse kendisine hazırlık yapsak ta durum böyle. Yaşam bulan bütün canlılar için kaçınılmaz bir gerçek: Ölüm. Cahit Sıtkı TARANCI “Yaş Otuz Beş” şiiriyle karşılaşacağımız ölümü, bizlere ne güzel hatırlatıyor.
“… Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.”
Ölüm imtihanın tabii bir sonucudur. İmtihan dünyasında yaşayan insanların yapmış olduklarının sonuçlarıyla karşılaşacağı zaman dilimine atılan ilk adım. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. (2)
Ölümle karşılaşan ise mutlaka Rabbine geri dönecektir. Geri döndürülecektir. Rabbimizin (c.c.) Kur’an-ı Kerimde bildirdiği üzere.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.” (3)
Ölümü tadıp bir çukurda bedenimiz yok olmayacak. Rabbimize geri döndürülüş mutlaka gerçekleşecek. Bu döndürülüşün ise neticesinde karşılaşacağımız bazı durumlar var. Kur’an-ı Kerimden bu hususu aktaralım.
كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَما الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ
“Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” (4)
Ölüm geldiğinde vakit ileriye veya geriye alınmayacak. Vakti gelen vaktinde bu dünyadan ayrılma mecburiyetinde kalacak. Bu gerçeği hiçbir şey unutturmamalıdır. Dünya sevgisi, dünyanın süsü olan çocuklarımız, mallarımız ölüm gerçeğini hafızamızdan silmemelidir. Münafıkun Süresinde bildirilen ayetleri beraberce lütfen dikkatlice dinleyip anlayalım.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ {} وَأَنفِقُوا مِن مَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ الصَّالِحِينَ{} وَلَن يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْساً إِذَا جَاء أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
“Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (5)
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيْهَا مِن دَآبَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.(6)
Hazırlık yapmalı mı veya yapmamalı mı sorusundan ziyade şu soruyu sormak isterim. Ne zaman kendisiyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz ve vakti geldiğinde bizi apar-topar alıp götürecek olana ölüme nasıl hazırlık yapmalıyız?
Ölüm fani âlemden ebedi âleme geçişin adıdır. Ölümle karşılaşan bizler için eğer ahiret sermayemiz iyi ise o zaman bu yolculuk çok güzel bir yolculuk olacaktır. Ya tam tersi ise, Ya ahiret azığımız az ise. O zaman Ölüm geride bıraktıklarımız için bir acı, hüzün, keder olsa da, asıl hüzün bizim için olacaktır. Sevgili Peygamberimizin bir hadisini tam bu noktada hatırlamakta fayda var. Gönüller Sultanı (s.a.s.) şöyle buyuruyor.
يَتْبَعُ المَيِّتَ ثَلاثَةٌ : أَهْلُهُ وَمالُهُ وَعَمَلُهُ : فَيَرْجِعُ اثْنَانِ . وَيَبْقَى وَاحدٌ : يَرْجِعُ أَهْلُهُ وَمَالُهُ وَيَبْقَى عَمَلُهُ
“Ölen kimseyi peşinden üç şey takip eder: Aile çevresi, malı ve yaptığı işler. Bunlardan ikisi geri döner, biri ise kendisiyle birlikte kalır. Aile çevresi ve malı geri döner; yaptığı işler kendisiyle birlikte kalır.” (7)
Biz bizimle olacak olana asıl kıymeti vermeliyiz. Bizimle kabirde kalacak olan ise amellerimizdir. Ne kadar çok sevsek de, bizi ne kadar çok sevseler de aile efradımız, dostumuz, arkadaşlarımız hep geride kalacak. Bu sebeple ölüme hazırlıklı olmak isteyen bizler için öncelikle neye değer verdiğimizi sorgulamamız gerekir. Biz bu dünyada, dünyamızı ve ahretimi kurtaracak ve mutluluğa eriştirecek olanları mı, yoksa dünya ve ahretimiz açısından bize hiçbir faydası olmayan şeylere mi kıymet vermekteyiz? Soru kendimize cevap yine kendimize aittir. Soruya doğru cevabı verdikten sonra halimiz düzeltmekte kendimize aittir. Sormuş olduğumuz bu soruya bir cevap Efendimizin (s.a.s.) hadislerinden arıyalım.
İbni Ömer (r.a.)’tan aktarılan bir hadiste; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem omuzumu tutarak şöyle buyurdu: “Dünyada tıpkı bir garip hatta bir yolcu gibi davran!”
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle derdi:
Akşamı ettiğinde, sabahı bekleme!
Sabaha çıktığında, akşamı bekleme!
Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için; hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al!(8)
http://www.guncelvaaz.com
Ahmet ÜNAL
Vaiz
1. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 580
2. Enbiya, 21/35
3. Ankebut, 29/57
4. Al-i İmran, 3/185
5. Münafıkun, 63/9-11
6. Nahl, 16/61
7. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 462
8. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 575
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.guncelvaaz.com/
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder