Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz sabrı nasıl tarif ediyor? Kulluk görevinde sabrın önemi ve sonunda mükafatı nedir?

Rivâyete göre Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz sabrı şöyle tarif buyurmuştur:
“Sabır üçtür:

  • Musîbetlere karşı sabır,
  • Kullukta sabır,
  • Günah işlememekte sabır…” (Süyûtî, II, 42; Deylemî, II, 416)

Tâat ve ibâdette sabır; «Ölüm gelinceye kadar» huşû ile ibâdete devam edebilmektir. Ramazan gibi mâneviyat mevsimleri sona erince ibâdet şuur ve hassâsiyetini kaybetmek, bilhassa mâsiyete karşı sabırda gevşeklik göstermek, hazin bir sabırsızlık ve istikametsizlik olur ki, iflâs ile neticelenir. Daha evvel kazanılmış ecirler de ziyân olur.

Kullukta aslolan, ibâdetin ömre yayılmasıdır. Saman alevi gibi bir ateş, nasıl bir yemeği pişiremezse, devamlı olmayan bir kulluk gayreti de gönülde olgunlaşmayı hâsıl etmez.

Cenâb-ı Hak da böyle inişli, çıkışlı, muvâzenesiz ve tezatlı bir kulluktan râzı olmaz.

Hadîs-i şerifte;

“Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır.” buyurulmaktadır.
(Müslim, Müsâfirîn, 218; Ahmed, VI, 61)

Bu sebeple istikametin bir sırrı da, «az da olsa devamlı» gayreti şiâr edinip, inkıtâ vermemektir. Şeytanın müdâhil olacağı bir boşluk oluşturmamaktır.

Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede;
فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ

“Boş kaldın mı hemen işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (el-İnşirah, 7-8) buyurarak bir hayırlı ameli bitirdikten sonra hiç fâsıla vermeden, diğer bir hayırlı amele koşmamızı emretmektedir.

Zira Mevlânâ Hazretleri’nin buyurduğu gibi:

“İbâdetin kabul ediliş alâmeti; o ibâdetten sonra hemen başka ibâdete girişmek, birbiri ardınca durmadan hayırlara koşmaktır.”

Sabrın bir başka makamı ise; musîbetlere gösterilen sabırdır ki, ilâhî taksime karşı gönül hoşnutluğudur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Temmuz Sayı: 149

http://www.islamveihsan.com/peygamber-efendimizin-sabir-tarifi.html