Zaman gazetesindeki bu güzel yazıyı inşallah bölümler halinde yayınlayacağız...
Çanakkale kahramanlarının torunları anlatıyor [Çok özel röportajlar - ZamanTV]
ŞEYMA ERCANLI, SEVDE NUR TUNÇ
O yıllarda bir evden yalnızca bir er alınma kuralı olmasına rağmen Karabük’ün Eskipazar ilçesinden Osmanoğlu Hasan ailesinin üç çocuğu da askere gitmiş. Hikâyeyi bize anlatan Şehit Hasan’ın ismini gururla taşıyan torununun çocuğu Hasan Ünver ve annesi Gülizar Ünver.
Üçüncü kuşaktan torun Hasan Ünver, aile meclislerinde sıkça anlatılan dedesinin anılarını şöyle paylaşıyor: “Gülsüm Ana’nın oğulları askerden gelmeyince cepheden dönen Halit Er’in evine gider. Her yeri sargı içinde olan Halit Er’in anlattığına göre dedem Hasan ile cephede karşılaşmışlar. Hasan ona ‘Herkese selam söyle. Haklarını helal etsinler. İki kardeşim şehit oldu. Benim de buradan kurtuluşum yok.’ demiş.
Bunu duyan Gülsüm Ana, yüreği yanarak evin yolunu tutmuş ve gelinlerine, ‘Ağlanacak bir şey yok. Ben şehit anası oldum, siz de şehit hanımları.’ demiş.” Ünver, şehit Hasan’ın ölen bebeğini defnedecek bir erkek bile bulunamayışını şöyle anlatıyor: “Osman isimli bebek, bakımsızlıktan vefat etmiş. Gülsüm Ana torununu kucağına alarak köyde cenaze işlerini yerine getirecek bir erkek aramaya başlamış.
En büyük erkeğin 5-6 yaşlarında çocuklardan ibaret olduğu köyden umudunu kesen Gülsüm Ana yedi köy gezmiş ancak torununu yıkayacak, cenaze namazını kılacak kimseyi bulamamış. En sonunda Çayeli köyünden geçerken çadırlarda yaşayan ve askerlikten muaf olan muhacirlere seslenmiş:
‘Ağalar, beyler kimse yok mu?’ demiş. Oradan biri, ‘Buyur ana ne derdin var?’ diye sormuş. Gülsüm Ana: ‘Erkeklerimiz şehit oldu, bebelerden birisi öldü, gömecek kimsemiz yok. Biz kadınız, yapamayız. Bize yardım edin.’ demiş. Oradaki erkekler hemen Gülsüm Ana’nın yardımına koşmuş.”
15 Mart 2015, Pazar
Dile kolay bir asır geçti üzerinden... Anadolu’nun dört bir yanından yarım adaya koşup, geri dönme gayesi taşımadan şehit düşenlerin arkada bıraktıklarıyla görüştük. Gördük ki her ilden yüzlerce kayıt defteri tutulmuş. Bize ise o kahramanlık hikâyeleriyle dolu defterlerin yapraklarını aralamak düştü.
Dile kolay bir asır geçti üzerinden. Ancak büyüklerinden o kahramanlıkları dinlemiş, hâlâ anlatacak bir şeyleri olan nesillere ulaşmak mümkündü. Anadolu’nun dört bir yanından yarımadaya koşup geri dönme gayesi taşımadan şehit düşenlerin geride kalanlara emanet ettikleri kıymetlilerinden savaşı dinledik. Çanakkale’den yola çıkıp İzmir, Bursa, Karabük, Ankara ve İstanbul’a döndüğümüzde gördük ki her ilden yüzlerce kayıt defteri tutulmuş. Bize ise sadece o defterlerin yapraklarını aralamak düştü.
Gülizar Ünver
Yedi köy gezen cenazeO yıllarda bir evden yalnızca bir er alınma kuralı olmasına rağmen Karabük’ün Eskipazar ilçesinden Osmanoğlu Hasan ailesinin üç çocuğu da askere gitmiş. Hikâyeyi bize anlatan Şehit Hasan’ın ismini gururla taşıyan torununun çocuğu Hasan Ünver ve annesi Gülizar Ünver.
Üçüncü kuşaktan torun Hasan Ünver, aile meclislerinde sıkça anlatılan dedesinin anılarını şöyle paylaşıyor: “Gülsüm Ana’nın oğulları askerden gelmeyince cepheden dönen Halit Er’in evine gider. Her yeri sargı içinde olan Halit Er’in anlattığına göre dedem Hasan ile cephede karşılaşmışlar. Hasan ona ‘Herkese selam söyle. Haklarını helal etsinler. İki kardeşim şehit oldu. Benim de buradan kurtuluşum yok.’ demiş.
Bunu duyan Gülsüm Ana, yüreği yanarak evin yolunu tutmuş ve gelinlerine, ‘Ağlanacak bir şey yok. Ben şehit anası oldum, siz de şehit hanımları.’ demiş.” Ünver, şehit Hasan’ın ölen bebeğini defnedecek bir erkek bile bulunamayışını şöyle anlatıyor: “Osman isimli bebek, bakımsızlıktan vefat etmiş. Gülsüm Ana torununu kucağına alarak köyde cenaze işlerini yerine getirecek bir erkek aramaya başlamış.
En büyük erkeğin 5-6 yaşlarında çocuklardan ibaret olduğu köyden umudunu kesen Gülsüm Ana yedi köy gezmiş ancak torununu yıkayacak, cenaze namazını kılacak kimseyi bulamamış. En sonunda Çayeli köyünden geçerken çadırlarda yaşayan ve askerlikten muaf olan muhacirlere seslenmiş:
‘Ağalar, beyler kimse yok mu?’ demiş. Oradan biri, ‘Buyur ana ne derdin var?’ diye sormuş. Gülsüm Ana: ‘Erkeklerimiz şehit oldu, bebelerden birisi öldü, gömecek kimsemiz yok. Biz kadınız, yapamayız. Bize yardım edin.’ demiş. Oradaki erkekler hemen Gülsüm Ana’nın yardımına koşmuş.”
http://www.zaman.com.tr/pazar_canakkale-kahramanlarinin-torunlari-anlatiyor-cok-ozel-roportajlar-zamantv_2283311.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder