SEVGİLİ EFKAN HOCAM FAKİRİNİZİN HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ÖZETLEYEREK ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ...
Allah razı olsun hocam... Sizi çok seviyorum canım hocam...
Sevgili Efkan hocam kendisinden bahsettiğim bölümleri yazılardan çıkartmış. Kendisi benim en iyi dostum, akıl danıştığım büyüğüm, kendime örnek aldığım mütevazi, dürüst, ahlaklı, dindar, çalışkan, Allah'ın -inşallah- salih bir kuludur.
Benim namaza başlamama vesile oldu, yani beni Rabbimle buluşturdu. Allah ebediyyen razı olsun.
Allah bizleri sevdiklerimizle birlikte cennette de komşu etsin.
Çok emek harcayıp özet haline getirmişsiniz. İyi ki varsınız hocam, bizi komşu yapana hamdolsun...
http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-68/Blog/?BlogNo=493625
Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-68
Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi yorumlarını yayınladığım yazı dizisini sevgili Celal ÇELİK’in tüm yazılarını yeniden gözden geçirerek kısa ve öz olarak özet şeklinde sizlere iki aylık bir aradan sonra sunmaya devam etmek istiyorum.
Benim hayatımın dönüm noktası çalıştığım 2003 yılında aldığım bir emaildi. Stresli çalışma ortamında çalışırken bir e-mail aldım. Birtakım sorular vardı ve cevapları Kuran-ı Kerim'de bulabilirsiniz diyordu.
“Yaşamın gayesi nedir? Ölen insanlar nereye gidiyor? Cennet, cehenneme kimler, nasıl gider? Dünya hayatının değersizliği... Kalpten yapılan bir tövbe ile günahsız yaşama başlanacağı... vs...” gibi sorulardı.
Ramazana bir hafta vardı. Gecelerce düşündüm. Hayatıma bir yeni sayfa açtım, tövbe-istiğfar edip Kuran okumaya karar verdim. Zaten Ağustos 2002 de tövbe etmiş sigarayı da bırakmıştım. (Yaptığım bir hesaba göre on bin dolar civarı parayı yıllarca sigaraya yatırmışım... Sağlığıma yaptığı zararı saymıyorum bile... )
Ramazan da bir ay orucu sadece ve sadece Allah benden razı olsun diye tuttum... Aslında oruç tutmakta zorlanıyorum. Çünkü şimdilerde sıcakta oruç tutunca hiç can kalmıyor. Patates çuvalı gibi oluyorum.
Ama 2003 yılında ramazan kış günlerindeydi. Oruç çok zor gelmemişti.
Elhamdülillah Allah bana İslamın kapılarını açtı. Çünkü Allah, kendisine adım atana yürüyerek gelirmiş. Yürüyene koşarak gelirmiş. Evet Efendimiz (SAV) öyle diyor. Aslında Allah herkese hidayet vermek istiyor.
Sadece kendisini (c.c) hatırlamamızı, sevmemizi ve önemlisi O’na samimi ihlaslı olmamızı istiyor. Yeter ki O’nun kapısına gelip tokmağa dokunalım.
Kuran-ı Kerim'i yedi ayda bitirdim. Evet Türkçe mealini.. Akşamları işten gelince 10-15 ayet okuyordum ama defalarca okuyup, konu üzerinde düşüncelere dalıyordum. Ve hayatımda tatbik etmeye başladım.
Ben, Kuran’ın Türkçe mealini günlük yarım saat okumayla düşüne düşüne altı yedi ayda bitirdim. Kuru kuru okumadım, uyguladım da… Sonuçta Rabbim samimiyetimi gördü, hidayet nasip etti.
Elhamdülillah şimdi teyemmümle sırtüstü yatarak veya babam oturtturunca, oturarak beş vakit namazımı kılıyorum. Namazlarımdan sonra baklava yiyerek dua ediyorum. Yani ağlayarak :)
Allah hepimize Kuran’ı okumayı, anlamayı ve Kuran’la amel etmeyi nasip etsin. Kainattaki her olaya Kuran gözlüğüyle bakmayı nasip etsin...
Hiç kimsenin ve özellikle yakınlarımın ve dostlarımın cehenneme uğramasını istemem.
Önünden dere akan bir dağ evindeyiz. Yemyeşil bahçesinde rengarenk çiçekler ve ağaçlar.
Serin bir yaz akşamı; hafiften bu dağlık yemyeşil ormana yağmur yağıyor.
Toprak ve çiçeklerden mis gibi koku geliyor. Samimi dostlarımla bahçedeki çardaktayız. Masamızda çaylar, kekler ve meyveler...
Dolunaylı gece ve radyodan gelen hafif nostaljik bir sanat müziği şarkısı... Sohbet edip kahkahalarla çaylar yudumlanıyor....
İşte hayalimdeki cennet. Beni seven bütün dostlarımla cennette beraber oluruz inşallah.
Eeee tabi önce iman ve biraz da ibadet gerekir.....
Efkan Vural
(Devam edecek)
Benim hayatımın dönüm noktası çalıştığım 2003 yılında aldığım bir emaildi. Stresli çalışma ortamında çalışırken bir e-mail aldım. Birtakım sorular vardı ve cevapları Kuran-ı Kerim'de bulabilirsiniz diyordu.
“Yaşamın gayesi nedir? Ölen insanlar nereye gidiyor? Cennet, cehenneme kimler, nasıl gider? Dünya hayatının değersizliği... Kalpten yapılan bir tövbe ile günahsız yaşama başlanacağı... vs...” gibi sorulardı.
Ramazana bir hafta vardı. Gecelerce düşündüm. Hayatıma bir yeni sayfa açtım, tövbe-istiğfar edip Kuran okumaya karar verdim. Zaten Ağustos 2002 de tövbe etmiş sigarayı da bırakmıştım. (Yaptığım bir hesaba göre on bin dolar civarı parayı yıllarca sigaraya yatırmışım... Sağlığıma yaptığı zararı saymıyorum bile... )
Ramazan da bir ay orucu sadece ve sadece Allah benden razı olsun diye tuttum... Aslında oruç tutmakta zorlanıyorum. Çünkü şimdilerde sıcakta oruç tutunca hiç can kalmıyor. Patates çuvalı gibi oluyorum.
Ama 2003 yılında ramazan kış günlerindeydi. Oruç çok zor gelmemişti.
Elhamdülillah Allah bana İslamın kapılarını açtı. Çünkü Allah, kendisine adım atana yürüyerek gelirmiş. Yürüyene koşarak gelirmiş. Evet Efendimiz (SAV) öyle diyor. Aslında Allah herkese hidayet vermek istiyor.
Sadece kendisini (c.c) hatırlamamızı, sevmemizi ve önemlisi O’na samimi ihlaslı olmamızı istiyor. Yeter ki O’nun kapısına gelip tokmağa dokunalım.
Kuran-ı Kerim'i yedi ayda bitirdim. Evet Türkçe mealini.. Akşamları işten gelince 10-15 ayet okuyordum ama defalarca okuyup, konu üzerinde düşüncelere dalıyordum. Ve hayatımda tatbik etmeye başladım.
Ben, Kuran’ın Türkçe mealini günlük yarım saat okumayla düşüne düşüne altı yedi ayda bitirdim. Kuru kuru okumadım, uyguladım da… Sonuçta Rabbim samimiyetimi gördü, hidayet nasip etti.
Elhamdülillah şimdi teyemmümle sırtüstü yatarak veya babam oturtturunca, oturarak beş vakit namazımı kılıyorum. Namazlarımdan sonra baklava yiyerek dua ediyorum. Yani ağlayarak :)
Allah hepimize Kuran’ı okumayı, anlamayı ve Kuran’la amel etmeyi nasip etsin. Kainattaki her olaya Kuran gözlüğüyle bakmayı nasip etsin...
Hiç kimsenin ve özellikle yakınlarımın ve dostlarımın cehenneme uğramasını istemem.
Önünden dere akan bir dağ evindeyiz. Yemyeşil bahçesinde rengarenk çiçekler ve ağaçlar.
Serin bir yaz akşamı; hafiften bu dağlık yemyeşil ormana yağmur yağıyor.
Toprak ve çiçeklerden mis gibi koku geliyor. Samimi dostlarımla bahçedeki çardaktayız. Masamızda çaylar, kekler ve meyveler...
Dolunaylı gece ve radyodan gelen hafif nostaljik bir sanat müziği şarkısı... Sohbet edip kahkahalarla çaylar yudumlanıyor....
İşte hayalimdeki cennet. Beni seven bütün dostlarımla cennette beraber oluruz inşallah.
Eeee tabi önce iman ve biraz da ibadet gerekir.....
Efkan Vural
(Devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder