"BENİ ÖLDÜRMEK İÇİN GELDİN!.."
“Siyer-i Halebî” kitabında şöyle anlatır:
Bedir Vakası olduktan sonra, Umeyr bin Vehb el-Cühamî, Safvân bin Ümeyye ile bir gün Bedir Savaşında uğradıkları hezîmeti konuşuyorlardı.
Umeyr bin Vehb’in oğlu bu savaşta esîr düşmüştü. Umeyr bin Vehb, “Eğer borçlarım olmasaydı ve çoluk çocuğumun perîşan olmasından korkmasaydım, Muhammed’i öldürmek için Medîne’ye giderdim” dedi.
Bunun üzerine Safvân “Borçlarını ben ödeyeyim. Çoluk çocuğunun geçimini de üzerime alayım. Yeter ki sen bu işi yap” dedi. Umeyr, “Bu sır aramızda kalsın. Sakın kimse farkına varmasın” diye tenbîh etdikten sonra, Medîne’ye gitmek üzere yola çıktı...
Medîne’ye varınca, mescidin önünde hayvanından inip, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanına gitmek üzere yürüdü. O sırada Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh” Ümeyr’i görür görmez, “Bu köpeği tutunuz! O Allahın düşmânıdır.
Bedir Savaşında kavmini bizimle savaşmaya teşvîk ediyordu. Bizim ordumuzun az olduğunu kavmine haber veriyordu” dedi. Bunun üzerine onu yakaladılar. Hazret-i Ömer, Resûlullahın huzûruna gidip, durumu arz etti.
Resûlullah efendimiz, “Onu getiriniz” buyurdu. Hazret-i Ömer bir eliyle Umeyr’in kılıcının bağını boynuna takıp bağladı ve sıkıca tuttu. Bir eliyle de kılıcın kabzasından tuttu. Böylece Resûlullahın huzûruna götürdü. Resûlullah bu durumu görünce, “Ey Ömer onu salıver” buyurdu.
Sonra, “Yaklaş ey Umeyr! Niçin geldin” dedi. “Oğlum esir olmuştu, onun için geldim” dedi. Resûlullah “Doğru söyle, doğruyu söylemedikçe kurtulamazsın” buyurdu. O yine esir oğlu için geldiğini söyledi.
Bunun üzerine Resûlullah “Safvân bin Ümeyye ile oturup, Bedir Savaşının hezîmetini konuşmadınız mı? O senin borcunu ve âilenin geçimini üzerine alıp, sen de beni katletmek için gelmedin mi? Sen beni öldürmek için geldin! Fakat Allahü teâlâ seni maksadına kavuşturmadı” buyurdu.
Umeyr bunları işitince hakîkati anladı ve “Sen Allahü teâlânın Resûlüsün. Şimdiye kadar câhilliğimden seni inkâr etmişim. Zîrâ bu işi benden ve Safvân’dan başka hiç kimse bilmiyordu. Bunu sana ancak Allahü teâlâ haber verdi ve beni Müslüman olmakla şereflendirdi” diyerek Kelime-i şehadeti söyledi...
Vehbi Tülek
“Siyer-i Halebî” kitabında şöyle anlatır:
Bedir Vakası olduktan sonra, Umeyr bin Vehb el-Cühamî, Safvân bin Ümeyye ile bir gün Bedir Savaşında uğradıkları hezîmeti konuşuyorlardı.
Umeyr bin Vehb’in oğlu bu savaşta esîr düşmüştü. Umeyr bin Vehb, “Eğer borçlarım olmasaydı ve çoluk çocuğumun perîşan olmasından korkmasaydım, Muhammed’i öldürmek için Medîne’ye giderdim” dedi.
Bunun üzerine Safvân “Borçlarını ben ödeyeyim. Çoluk çocuğunun geçimini de üzerime alayım. Yeter ki sen bu işi yap” dedi. Umeyr, “Bu sır aramızda kalsın. Sakın kimse farkına varmasın” diye tenbîh etdikten sonra, Medîne’ye gitmek üzere yola çıktı...
Medîne’ye varınca, mescidin önünde hayvanından inip, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanına gitmek üzere yürüdü. O sırada Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh” Ümeyr’i görür görmez, “Bu köpeği tutunuz! O Allahın düşmânıdır.
Bedir Savaşında kavmini bizimle savaşmaya teşvîk ediyordu. Bizim ordumuzun az olduğunu kavmine haber veriyordu” dedi. Bunun üzerine onu yakaladılar. Hazret-i Ömer, Resûlullahın huzûruna gidip, durumu arz etti.
Resûlullah efendimiz, “Onu getiriniz” buyurdu. Hazret-i Ömer bir eliyle Umeyr’in kılıcının bağını boynuna takıp bağladı ve sıkıca tuttu. Bir eliyle de kılıcın kabzasından tuttu. Böylece Resûlullahın huzûruna götürdü. Resûlullah bu durumu görünce, “Ey Ömer onu salıver” buyurdu.
Sonra, “Yaklaş ey Umeyr! Niçin geldin” dedi. “Oğlum esir olmuştu, onun için geldim” dedi. Resûlullah “Doğru söyle, doğruyu söylemedikçe kurtulamazsın” buyurdu. O yine esir oğlu için geldiğini söyledi.
Bunun üzerine Resûlullah “Safvân bin Ümeyye ile oturup, Bedir Savaşının hezîmetini konuşmadınız mı? O senin borcunu ve âilenin geçimini üzerine alıp, sen de beni katletmek için gelmedin mi? Sen beni öldürmek için geldin! Fakat Allahü teâlâ seni maksadına kavuşturmadı” buyurdu.
Umeyr bunları işitince hakîkati anladı ve “Sen Allahü teâlânın Resûlüsün. Şimdiye kadar câhilliğimden seni inkâr etmişim. Zîrâ bu işi benden ve Safvân’dan başka hiç kimse bilmiyordu. Bunu sana ancak Allahü teâlâ haber verdi ve beni Müslüman olmakla şereflendirdi” diyerek Kelime-i şehadeti söyledi...
Vehbi Tülek
Kaynağımı merak edenlere:
Bu yazıları Facebook grubundan alıyorum.
Resimlere tıklayınca Facebook sayfası açılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder